- 1080 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
MİSAFİR OL GEL BANA, REHBERLİK YAPAYIM SANA -4-
ÜÇ YÜZ ALTMIŞ BEŞ GÜNÜM DE YANDI HA YANDIIII.
Okullarda rehberlik olayının eğlenceli tarafları da vardır. Özellikle de göreve yeni başlayan stajyer öğretmenler rehberlik faaliyetlerini öyle eğlenceli hale getirirler ki sormayın...İşte o stajyer öğretmenlerden biri
-Sami Hocam 12 Fen B sınıfının sınıf rehber öğretmenliğine beni getirdiler. Usta öğretmen olarak bana siz rehberlik yapacakmışsınız.
-İkimizi aynı sınıfa mı vermişler? Tamam Meltem Hanım tamam…İşimiz yok bebelere balon satacağız artık.
-Hocam bebe değil 12 Fen B den bahsediyorum.
-Ben sınıftan bahsetmiyorum ki.
-Ya neyden bahsediyorsunuz? Yoksa bebe olan ben miyim?
-Boşver…Dur bakalım işe nereden başlayalım. Lakabın ne senin? Öğrenciler ne diyor sana?
-Destina diyorlar...Artık her ne demekse?
-Destinaaaaa…Hımmmmm…Dest el , nâ olumsuzluk eki olduğuna göre destina ‘’ Eli yok ‘’ anlamına geliyor.
-İyi de hocam benim çok şükür iki elim var ve de sağlam.
-Ellerin var ama bir işe yaramıyor.
-Anlamadım…Ne demek işe yaramıyor?
-Meltem Hanım bu çocuklar alışmışlar okşanmaya…Ara sıra da olsa beş kardeşi indirmek lazım şöyle okkalısından...Sen hiç kimseye fiske dahi dokundurmadığın için sana Desitana, yani eli yok diyorlar.
-Yok hocam ben şiddete şiddetle karşıyım. Ama çocuklarla nasıl iletişim kuracağımı da bilemiyorum pek.
-Kolay…Oyun oyna onlarla. Üç aşağı beş yukarı aynı yaşlardasınız...Seninle oyun oynamaktan hoşlanacaklardır.
Hay dilim kopaydı da ‘’ Öğrencilerle oyun oyna demeseydim Meltem’e’’ Bir kaç gün sonra onu bahçede çocuklarla oyun oynarken gördüm ama nasıl?
Koskoca kazık kadar on ikinci sınıfları toplamış okul bahçesine beşerli gruplar yapmış ve her biriyle ayrı ayrı oyunlar oynuyor:
Birinci grupla: ‘’Ciiim ciiimmm. Cimama…Arpa buğay bir yana…Sarı kızın saçağı…Ispanağın bıçağı….Havadan bir kuş uçtuuuu…Sare’nin başına düştüüüüü.
İkinci gurupla: ‘’Bu parmak bir kuş tutmuş, bu kesmiş, bu pişirmiş , bu yemiş, bu da hani bana, hani bana demiiiişşşş’’
Üçüncü grupla: ‘’ Böcü gelmiişşş gelmiiişşş.. gelmiiişşş , yemiş yemiş yemiişşşş.
Dördüncü grupla: ‘’ Aç kapıııyııı bezirgaaan başııı, beziiirgan baaaşııı’
-Hocaaammm Bezirgan ne demek?
-Bilmiyorum Hayat…
-Sami Hocaya sorarız…Kendisi antik çağdan kaldığı için bilir bu kelimeleri.
[Yav… Gel de bu Hayat denilen gıcık kızı dövme…Antik çağı biliyor ama bezirgan ne bilmiyor.]
Beşinci Grupla…’’ Haydi çocuklar hep birlikte söylüyoruz: Fadime annenin bir çiftliği var…Çiftliğinde öküzleri var…’’Yemek var mı?Yemek var mı?’’ Diye bağırır…Çiftliğinde Fadime Annenin.
Anlayacağınız iki ayda çocukların tüm psikolojilerini felç etti, kimyalarını bozdu bu Meltem Hanım…Yahu düşünsenize sakalına bıyığına ak düşmüş Tacettin bile koridorlarda ‘’ Yağ satarıııımmm...Bal satarııımmm...Ustam ölmüş ben sataaarıııım.’’ Diye dolaşıyor. Ama işin ilginç tarafı öğrenciler onu çok sevdiler nedense.
Sözün kısası zor zenaattır rehberlik. Rehberlik yapacak olanlara da rehberlik yapmak gerekir bizim meslekte.
Rehberlik deyince tabii ki bu olayın üç ayağı vardır: Öğretmen-Öğrenci- Veli…İşte bu sebeple sık sık velilerle toplantılar düzenlenir okulda. Tabii ki çocuklarımızı, yarınlarımızın umutları olan yavrularımızı daha iyi eğitmek içindir tüm gayretler.
Gelin bir de veli toplantısı yapalım ha ne dersiniz?
Benim Müdür Başyardımcısı olduğum bir okuldayız. Hay olmaz olaydım…Adım ‘’ Baş Efendi’’ye çıktı.
-Baş Efendi…Biz bu velilere toplantı yapacağımızı hem mektupla hem de mesajla bildirmedik mi?
-Bildirdik Müdür bey.
-O zaman ne diye bu kadar az veli gelmiş?
-Müdürüm yani bunu bunca yıllık tecrübenize rağmen sğiz de anlayamadıysanız ben nasıl anlatayım ki?
-Bilmece gibi konuşma Sami Hocam..Neymiş sebebi söyle de anlayalım.
-İyi o zaman izle beni de gör.
Toplamda Dört yüz elli olması gerekirken ancak ellisi toplantıya gelmiş olan velilerimizi okulun yemekhanesinde topladım.Daha sonra da iki masa yan yana getirilerek yapılan bir platformun üzerine çıkarak başladım konuşmaya.
-Sayın Müdürüm, Değerli Meslektaşlarım,Kıymetli veliler. Veli toplantımıza hoş geldiniz. Bildiğiniz gibi eğitim çok çok önemli bir şeydir. Bu mini mini evlatlarımızın yarınlara güvenle bakabilmeleri için işte şimdi bu ocakta çok iyi bir şekilde pişmeleri gerekmektedir.
-Hocaaaaaa…Ne deyon sen bakemmm? Çocuklaamızı ocaklarda mı pişirceeen?
-Yahu öyle değil…Ne demiş atalarımız…Ak akçe kara gün içindir…Sayın veliler..Okul olarak çok kara günler yaşamaktayız. Neden? Çünkü akçe yok.
-Hocaaaammm..Akçe ne demek?
-Hayattttt..Def ol…Bu toplantı veli toplantısı..Burada senin işin yok.
-Hocaaammm..Bu amcaların hepsinin de adı Veli mi?
-Nöbetçi öğrenci nerede ? Atın şunu dışarıya…Fesübhanallah yahuuu.
-Hocaaaa..Hakket akçe ne demek?
-Yani para demek efendim.Para...Allah sizi inandırsın ve de iki gözüm önüme aksın ki bir tane dosya kağıdı alacak kadar bile paramız kalmadı…İle bir evrak göndermek için eski kullandığımız kağıtları silip silip onlara yazıyoruz.
-Hocam biz buraya çocukların durumunu öğrenmeye gelmiştik.
-Ah sayın velim ahhh..Çocukların durumu içler acısı.Zavallı yavrularımıza her Allahın günü dayıyoruz bulgur pilavını...Evlatlarımmm...Yavrularım benim açlıktan bir deri, bir kemik kaldılar.
-Hocaaa...Benim Hasan doksan okka çekeyooo..Ne derisi, ne kemiği?
-Sayın velim…Çocukların dert yemekten karınları şişti..Siz bilmezsiniz neler çektiklerini…Okulumuzun tahtaları o kadar yıprandı, o kadar üzerine yazı yazılamaz halde ki artık fareler bile tenezzül edip kemirmiyor tahtalarımızı. Yahu düşünsenize zavallı yavrularımıza beden eğitimi derslerinde pinpon oynatalım diyoruz ama bir tane bile pinpon topumuz yok...Zavallı çocuklar pinpon topu olarak kullanmak üzere komşuların kümeslerinden yumurta çalıyorlar.
-Aneeeeeyyyy..Benim kümesteki yımırtaları senin öğrenciler mi çalıyooo?
-N’aapsın sayın velim…N’aapsın ...Haydi siz söyleyin. Bu masum yavrular pinpon oynamasın mı yani?
-Yahu sayın hocam...Devlet ödenek göndermiyor mu?
-Sayın velim..Devlet diyor ki ‘’ İhtiyaçlarınızı çevrenin imkan ve şartlarıyla halledin..Her şeyi devletten beklemeyin ‘’
-Hocam sadede gelelim.
-Ah sayın velim ah...O Saadet yok mu o Saadet…O kadar uğraşıyorum ama kadın Nuh diyor, peygamber demiyor.
-Sami Hocaaammm..Sapıtma. Ne Saadeti?
-Pardon müdürüm. Hatlar karıştı. Evet sayın veliler..Sözün özü: Pamuk eller cebe..Her şey çocuklarımız, evlatlarımız için.
-Yahu Hocam bir kere de şu veli toplantılarında para istemeyin dişimi kırcem valla. Ula ne zaman veli toplantısına gelsek boynu bükük Küçük Emrah gibi hemen Acıların çocuğu moduna geçiyorsunuz..
Döndüm Müdüre.
-Sayın Müdürüm şimdi anladınız mı veli toplantılarına niçin oldukça az sayıda veli geldiğini?
Neyse efendim…Veli toplantısının bu bölümünde velilerin homur homurları arasında onlardan toparlayabildiğimiz üç beş kuruş için ‘’ Şükür elhamdulillah’’ deyip velilere sonsuz şükran ve sevgilerimizi sunduktan sonra Toplantının diğer bölümüne geçtik. Bu bölümde velilere öğrencileri hakkında bilgi verilir tabii ki? Öğretmenler sınıfları dolaşarak öğrencilerin kendi derslerinde ki performansı hakkında bilgi verir velilere.
Velilerin merak ettikleri tek şey vardır genelde ‘’ Hocam benim oğlan/kız senin dersten kaç aldı?’’ Çok nadir olarak da evlatlarının devamsızlık durumlarını merak eden olur.
Çocuklarının notları iyi olan velilerin yüzünde güller açar...Notları zayıf öğrencilerin velileri ise sorar tabii ki ‘’ Hocam ne yapmamız lazım?’’ diye...Çok çok üzülerek söylüyorum ki pek çok velinin pek çok öğretmenden ‘’ Ne yapmamız lazım? ‘’ Sorusuna aldığı cevap : ‘’ Çok çok çalışması lazım’’ olur..Nadiren de ‘’Planlı, programlı çalışması lazım.’’ Deriz. Hatta bir program bile yaparız çocuk için : 8- 17 saatlerinde okulda…17-17.30 evin yollarında…17.30- 18.30 Yemek ve dinlenme…18.30- 18.45 Büyük ve küçük her türlü def-i hacetini eyleme ( Kabız olmuş ise bu süre uzayabilir ) 18.45-20.00 der s çalışma…20.00-23.00 Aşk-ı Memnû, Fatmagül’ün Suçu Ne? Adını Feriha Koydum saati. 23.00- 03.00 İnternete takılma…03.00 Yatış. Bilmem anlatabildim mi?
Efendim öğrenci milletinin korkulu rüyası nasıl ki notlar ve dolayısıyla o notları veren öğretmenler ise biz öğretmen milletinin korkulu rüyası tabii ki müfettişlerdir. Daha doğrusu acemi öğretmenlerin korkulu rüyasıdır müfettişler…Bizim gibi meslekte kaşarlanmış olanlar pek korkmaz…Lakin bir Kel Erol vardı ki Allah düşmanımın başına vermesin. Herife ‘’Hocam’’ ya da ‘’Sayın Müfettişim ‘’ demeyeceksin . İlle Erol Abi diyeceksin…Anlayacağınız ağır ağabeylerdendi kendileri.
Müdür bey telaşla bizleri öğretmenler odasında toplantıya çağırdığı zaman felaketin yaklaşmakta olduğunu anlamıştık.
Değerli arkadaşlar…Yarın okulumuza bir müfettiş heyeti geliyor.
-Deli kız siniiin geliiiyooorr..Deli kız siniiin geliiiyoor…Sinide neler geliiiyooor sinide neleeer geliiiyooor?
-Ne gelecek Sami Hocam Kel Erol geliyor…
-Eyvah eyvahhh.
-Hepsi o olsa öp de başına koy…
-Dahası da mı var?
-Var yaaa…Fırtına Neşe ile Yürükçü Neslihan da geliyor teftiş heyetinde.
-Yandı gülüm keten helva desene
-Yandı ki hem de ne yandı...Aman gözünüzü seveyim…Eksiğiniz gediğiniz neyiniz varsa tamamlayın da teftişten yüzümüzün akı ile çıkalım.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DÖRDÜNCÜ GÖREV YERİM: AFYON-SANDIKLI İMAM-HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
Sol taraftaki bina okul pansiyonu, sağ taraftaki bina ise dersliklerin olduğu bölüm.
YORUMLAR
SEN BİR TANESİN MORAL HOCAM GÜLME KRİZİNE TUTULDUM İNAN ASLINDA HEPSİ GERÇEK HANİ DERLER YA GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN ? DEĞERLİ KALEMİNİ AYAKTA ALKIŞLIYORUM
NOT VAY BEN NEYMİŞİM FIRTINA NEŞE EYVAH EYVAH HERKES KORKSUN BENDEN
EN İÇTEN SEVGİ VE SAYGILARIMLA
GÜLDESTE tarafından 4/14/2013 11:16:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Bir sonraki bölüme yazdım cevabımı.
Selam ve sevgilerimle
hocam veliler toplantınız gerçektende olması gerektiği gibi geçmiş ben veli durumunda olduğum için biliyorum bizim okuldada aynı durumlar olurdu her okul aynı konuşmayı yapıyor galiba yine çok güzeldi kutlarım güzel kaleminizi gülümseten yazınızı saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Yazdıklarım her ne kadar abartılı bir mizah ise de üç aşağı beş yukarı veli toplantıları da diğer rehberlik hizmetleri de aynen yazdıklarım gibidir.
Selam ve sevgilerimle.
yürükçü neslihan müfettiş olarak geliyorsa işimiz zor hocam...külyutmaz o...... yandıkki ne yandık....bu seriye devam güzel insan saygılar sevgiler
sami biberoğulları
El elden üstündür derler..Bir de '' Zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtına'' derler...Bakalım bahtımıza ne çıokacak.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam iyi binalı okullarda çalışmışsın,ders de çocukların fare kovalamamış.Yanmaz sobanın dumanını çeke çeke kafan bulutnanım bulutlar üstünde ders anlatmamışsın.3,5 km uzaktan öğrencilerin soğuk kış aylarında elleri yarı buz geç oğlum sobanın yanına deyip ders anlatmamışsındır...
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
İzmit'te bir köyde olan ( Benim Baş efendi olduğum okul ) Yatılı Bölge okulu dışında mahrumuyet çekilen bir okulda görev yapmadım. Ama yatılı bölge okulu bambaşkaydı. Orada altı yaşına yatılı öğrencilerimiz vardı...Altlarına işerlerdi..Kuru elbiseleri de olmazdı pek..Her sabah ilk işimizi o öğrencilere evlerden kuru giyecek temin etmek, banyolarına nezaret etmek, ıslanan yataklarını değiştirmek olurdu.Nöbetçi öğretmen ya da idareci olduğumuz zaman her gece sabaha kadar sık sık yatakhanelere girip üstü açılan öğrencilerin üstünü örtmek, bazı küçük öğrencileri çişe kaldırmak, tek hademe on iki sınıfın teneke sobalarını aynı anda yakamadığı için sobaların yakılması için hademeye yardımcı olmak...Orman köyünde rüzgar dağlardan estiğinde soba yakayım derken tilkiş dumanında boğulmak gibi olayları sadece altı sene yaşadım...Onun dışında çok şükür hep ilçe merkezlerindeydim..Çok fazla mahrumiyet çekmedim Can Hocam.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam hemen belirtmeliyim ki isim benzerlikleri ile bazı hususiyetlerin çapraştırışmıştıkmaşmaları kelimenin tam manasıyla sebabbatimanamüflisa olmuş. Bir takım zaman ve mekanları içerisinde zuhur eden bu durumların behemahal düzeltilmesi elzem ve istişareler neticesinde kararın gözden geçirilerek tekraren izah edilmesi evladır.
Bir takım isnad ve iddiaların bazı şahısları zan altında bırakacağı,ve bu durumda zan altında kalan şahısların zan üstünde kalanlardan bir mintan üstün ve âlâ olduğu idrak edilebilecektir.
Bir de şu mevzuda fikirlerimi naçizane ifade etmeyi memleketin "akil" olmayan fertlerinden biri olarak üzerime bir vazife kabul ediyorum,o da şudur ki; bizzat bu "kel" lik mevzuunda "elden ele gitsin kel'e" atasözüne ithafen benim bu hususiyetle bir alakam yoktur. gerek olduğu zaman protokollerde kullanılmak üzere İngiliz soylular gibi saç kullanmaktayım.
Bir defa boyatmak arzısında olduğum saçlarımı değerli kuaför esnafımızın "Abi ya sadece deri boyanır ,boya tutacak kıl yok sende " demesini de teessüfle karşıladığımı da ifade edeyim.
Bir muallim olarak her dakikanızın dolu geçmesi memleketin "akilleşemeyen" zatlarına ders veren bir ömür sürdüğünüzü de kabul ve beyan ederim.
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Niçin yorumuma cevap yazmadın abi diye sormuşsun ya..Hemen açıklayayım...Hâla ilk paragraftaki şifreyi çözmeye uğraşıyor şifre uzmanları..Özellikle ''çapraştırışmıştıkmaşmaları '' ve ''sebabbatimanamüflisa olmak'' terimlerini araştırmaktalar...Taaa Sümerlere kadar indiler ama hâla bulamadılar bu kelime ve deyimlerin anlamlarını...Ben de '' Yahu o kısım boş kalsın madem '' dedim ve kalan kısma bir iki kelime yazmaya karar verdim.
Bu yazıdaki mezkur kişinin zât-ı âlinizle elbette ilgisi yok..Bu kişi '' Keller-Herkesi eller '' sınıfından biridir..Yani hiç bir özelliği zatınıza benzememektedir.
Memleketin akilleşemeyenlerine gelince: Adamın aklini alırım aklini...Efendi olsunlar...
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.