ALIŞTIM BEN ÜZÜLMELERE
Yokluğunda yaşam savaşı verirken, alıştım ben üzülmelere. Deli ruhum yine kayıplarda ve üzgün. Saklandı yine ama hangi öykümsü kadınımın yüreğindeki karanlığa hapsetti kendini bilmiyorum. İnsanlar iyi niyetimin içinde dikenler aramaya başladı, kimileri benim söylemediklerimi söylüyor ben söylemişim gibi ve ellerindeki altın kaplamalı bıçağı hiç canı acır mı diye sormadan saplıyorlar gözlerinde kırmızı bir şehvetle ve kimileri söylediğim en güzel, en seçilmiş kelimelere alışık olmadığı için kapatıyor yüreğinin kapılarını suratıma.
Yalnızlaşıyorum gün geçtikçe ve hayalinin menekşelerden daha güzel gözlerine öylesine alıştım ki, sana en ihtiyaç duyduğum anda çekip hayalini benden, nerelere gittiğini, hangi gönülde, hangi renkte aşklara yelken açtığını düşünüyorum. Alıştım ben hayaline, hem de hayatın tüm acılarına göğüs gerecek kadar, deli kalemime senli nağmeler sunacak kadar alıştım ve şimdi öylesine dağınık, eksik bıraktın ki beni, ne yapacağını bilmez bir haldeyim.
Yargısız infaz etti bu hayat beni, seninle birlikte geçirebileceğim, seni doyasıya yaşayabileceğim bir günün, tüm insanlardan ve şehrin gürültüsünden, hayatın telaşından uzak, akarsuyu yanında şırıl şırıl akan, yeşil elbisesini giymiş doğanın kalbinde küçük bir göz odada senin hayalini kuran ben, şimdi sensizliğimde dar ağacının önünde duran bir ruh olarak görüyorum kendimi. Son arzumu soruyor cellat, son arzum sensin sevgili.
Yara bere içinde her yanım, ince ince bir kan sızıyor bedenimden, sen yoksun ve sana olan hasretliğim bu gün daha da ağır geliyor bana, şehrin binaları yıkılacak gibi, kalabalıklar üstüme üstüme geliyor, tüm sevdiklerim yaralamakla kalmıyor ruhumu, unutulmak kurşunuyla da vuruyor, eksik, yarım kalmış hissediyorum sensiz ama ben hala hücrelerime kadar seninle doluyum, ölmüyorum sevgili, seni hissettikçe ölmek bana dar gelir. Alıştım artık ben sensiz bir hayatta âşık bir ruhla üzülmelere.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.