- 495 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Deliyle Akıllı Sohbet
Deliyle Akıllı Sohbet
“Deli” deyip, geçmeyin! Çoğu akıllının dile getirmeye cesaret edemediği gerçekleri deliler açığa çıkarır! “Çocuktan al haberi” derler ya onun gibi ben de deliden alırım asıl haberi!
Filip Çorlukiç “İnsanoğlu Nereye Gidiyorsun” kitabını okurken geldi aklıma, bir deliyle akıllı muhabbetim! Kitapta, insanoğlunun ilk aşamasından günümüze seyri, gayet açık ve bilimsel bir dille anlatılmış. Bilimsel ve metafizik konularda azıcık da bilgi gerekebilir! Anlayacak kadar!
Ne zaman insanı sorgulamaya kalkışsak, karşımıza kocaman kaya gibi kutsalları dayarlar! “Al sana bir kaya, nerene dayarsan, daya!” der gibi! Bu kutsallar sadece dinsel değil, bazıları; “Kutsal” dendiğinde sadece kendi dininin kutsalı olarak algılıyor. Batıl veya nakil, yazılı veya sözlü, cisimli veya cisimsiz; her türlü kutsanan şeyi “Kutsal” kapsamında değerlendirmek gerek! Bunu anlayamayanlar zaten oyunda çorbadan! Çocuklar oyun oynarken, oyunun kurallarını algılayamayacak kadar küçük olanları da aralarında oynatırlar! Buna “Çorbadan” oyuncu denir! Yani oyunun kuralları, çorbadan oyuncu için geçerli değildir. Ceza almaz! Skora etki edecek puan da kazandırmaz! Yani oyunun içinde etkisiz olarak yer alır!
Farklı şuurlarda hayat formları olduğunu biliyoruz! Çok söylendi ben kısa ve birkaç ana başlığı saymak isterim. Cansız dediğimiz “Toprak” yani yeryüzündeki her şey! Ana madde! Atomları ve elektronları hareket halinde olan toprak, aslında kendi izafiyetinde bir “Hayat” formuna sahip! İkinci aşama, hücreli hayat; bu da malum kendini yenileyen ve üreme kabiliyeti olan en basit canlı! Üçüncü aşama, bilinçli hayat; insan! İnsanın topraktan geldiği kutsal söylemlerin ana maddesidir! Toprak, şuursuz hayvan ve şuurlu insan aşaması! Peki Şuurlu insan asıl “İnsan” makamına gelebildi mi oraya başka yazılarda girmiştim. Şimdi insanın şuuru, yazılımı konusunu açalım! Ruh yazılım gibi, hani şu Allah’ın kendinden insana üflediği ruh. İşte o ruhla insan şuurlu varlık olarak tüm sorumluluğu üstlenmiş! İnsan, üç boyutlu; madde, enerji, şuur! Toprak, canlılık, akıl! Başka boyutlar elbet var, ben sadece ana hatları inceliyorum. Ayrıntılar pek çok! O halde şuur bedene binmiş ve işliyor! Yani şuur, program; bilgisayar, beden; enerji, canlılık! Bakın konuyu nereye getireceğim? Program denen yazılım, yani şuur; bedeni ve hayatı binek yapar! Bunu anladık! O halde gelelim işin özüne; evrende sayısız şuur var! Bineği olan, olmayan şuurlar her tarafta. Bineksiz olanlara “Cin” diyenler var! Çünkü ortada maddi binek yok ama soyut şuur var! En azından hissediliyor!
Haa! Ben deli ile olan akıllı sohbetimi anlatacaktım!
Bu deli çok konuşmaz! Zaten konuşmasını anlayan da var mı bilinmez! Ben mi? Ben anladım ve anladıklarımı yazacağım!
Bakın ne diyor; “İnsan bedenleri işgal halinde!”
Buyurun çıkın içinden?
“Bedensiz varlıklar, insanların bedenlerine yerleşti ve insanların şuurlarını bastırarak hazır bedeni kendi amaçları doğrultusunda kullanıyor! Cin ya da uzaylı olarak! Bedensiz enerji varlıklar!”
Aneyyy!
Dahası var!
“Özellikle Dünya’yı yönetenlerin içlerine girip insanlığı zayıf düşürecek ve inançlar üzerinden insanları kolay lokma yapacaklar! Ele geçirdikleri ve başa getirdikleri yöneticilere metafizik destek sağlayarak büyü ve benzeri etki ile destek verip maksatlarının devamını sağlıyorlar! Şuurları etkisiz hale getirip kendi enerjilerini şuurlarını insan bedenlerinde birden fazla da olabilir yerleştirecekler! Hatta bu yerleştirme işi nerdeyse tamamlanmak üzere!”
Yine aneyyy!
Deli ile sohbet etmek delilik ama deli, delinin dilinden en iyi anlar! Aklınıza mukayyet olun! Bedeniniz ve canlılığınız başka şuurların eline geçmesin! Bir halk sözündeki gibi olur yoksa “Nikahı birinin boynunda, kadın diğerinin koynunda” Halk sözünün doğrusunu siz bilirsiniz!
Selametle,
Ahmet Bektaş