- 1144 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR NAMAZLIK SALTANAT
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-Yaşın kaç amca?
- Altmış beş!
-Maşallah , pek de dinç görünüyorsunuz!
-Sağ olasın evlat...
Aslına bakılacak olunursa amca pek de dinç görünmüyordu. Sigarayı dudaklarına götürebilmek için çok zorlanıyordu. Yürümek için baston da yetersiz kalıyordu artık. Eskisi gibi hızlı da konuşamıyordu. Torunlarının isimleri de karışıyordu zaman zaman. “Bu yemek tuzsuz olmuş!” diye söylenmiyordu da. Fenerbahçe’nin kadrosu silinip gitmişti hafızasından. “Lefter kim?” diye sorsalar, herhalde uzun uzun düşünüp cevap verirdi.Sokakta top oynayan çocukların peşinden de koşamıyordu mesela. Gülleri her sabah koklayamıyordu erkenden. “Eskiden cami kapılarının boyu alçak tutulurdu, Allah’ın huzuruna girildiği için kibirler dökülsün istenirdi.” demişti Sabri Muhtar. Amca artık eğilerek girmiyordu camiye ama kibirli de değildi. On sene evvelinde boyu da çok uzundu. Şimdi sanki kısalmış!
“Maşallah , pek de dinç görünüyorsunuz!” diye iltifat eden genç gitmişti odadan. Ve yalnızlığın sarhoş eden çığlığınını terkardan duymaya başlamıştı. “Yaşın kaç amca?” dedi kendi kendine ve sonra “Altmış beş, belki de daha fazla...” diye ekledi. Sarı koltuklara tutuna tutuna çıktı balkona. Vakit geceydi ve kaç gece geçmişti ömründen? Kaç gece yıldızları umursamadan uyumuştu? Ve kaç gece sabah uyanamama ihtimalini görmezden gelmişti? Düşünüyordu...
Düşündükçe söyleniyordu. Söylendikçe dertleniyordu. Dertlendikçe hatırlıyordu. Hatırladıkça özlüyordu. “ Ben de eskiden hıphızlı koşardım.” diye bir ok fırladı yaydan! “Benim de güvercinlerim vardı. Benim de peşimden koşanlar, peşinden koştuklarım... En çok da gözlerim konuşulurdu ya hani! Çakır gözlü Yavuz’dum ben. Çakı gibi dişlerim vardı benim, tarlada bıçak kullanmazdım. Delikanlı adamdım ben...”
Birkaç gece daha geçti. Amcayı Sabri Muhtar’ın yanına gönderdiler. Yağmur damlaları gibi dökülen dişlerinin yerine kullandığı takma dişlerini masanın üzerine koymuşlar. Her sene biraz daha kalınlaşan gözlükleri de pencerenin kenarında! Çakır gözlerini de en küçük oğlu kapatmış. Şehadet parmağını kaldırken görmüşler en son. Gülüyormuş...