- 1319 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SENSİZLİKTEN BİR ALINTI
Gece evin kapısından girdikten sonra başlıyor çekilmez işkence saatleri.Soğuk ve sessizlik eşlik ediyor düşüncelerime.Kendimle konuşmaya başlıyorum.Ve bir süre sonra yemeği hazırlarken sen varmışsın gibi masaya iki tabak koyuyorum.Derin bir sessizlik içinde yemeğimi yiyorum.Tabağındaki yemeği lavaboya döküyorum.Sanki benimle yemek yemişsin gibi düşünüyorum.Sonra iki tane kahve hazırlıyorum biraz da patlamış mısır. Salona geçiyorum elimde iki fincan kahve ve patlamış mısırla. Herşey iki kişilik ama ben tek başımayım.
Hadi bu gece senin dizini seyredelim.Hiç alışamadığım ve sevmediğim diziyi açıyorum.Elimde kumanda bacaklarımı uzatıyorum sehpaya.Fincanın öyle duruyor sehpada.Gözlerim duvar saatine takılı. Saatler ağır ağır geçiyor gibi ve ben sevmediğim diziyi seyrediyorum.Hadi gel biraz yürüyelim diyorum kendime. Ağırlaşan düşüncelerimle evden çıkıyorum daha doğrusu kaçıyorum.Biraz yürüyorum sokaklarda belki bir saat belki iki saat.Sonra eve dönüyorum. Yine soğuk yine sessiz. Şimdi yatma zamanı yatak odasına geçiyorum.Yaşananların ve yaşamımın alt üst olduğu sensizliğin en yoğun yaşandığı noktaya. Burası daha soğuk daha karanlık daha sessiz.Yatak sanki buzdan yapılmış gibi. Giriyorum yatağa karşımda ki duvara projektör tutulmuş gibi. Asılı resmin parlıyor karşımda yıkmak istercesine beni.
Şimdiye kadar tutuğum gözyaşlarımın hürriyetlerini ilan ediş vakti şimdi.Hani böyle hıçkırıklar içinde bir ağlama nöbeti. Sarsıla sarsıla yıkılma ve seller gibi akması ama sessiz. Zamansız bir nöbet başlangıcı.Ne zaman sızarsam o zaman bitecek bir nöbet. Sanki bir savaş alanındaymış gibi devamlı hareket ediyorum. Ne yöne dönsem bir anı gözlerimi yumsam sen. Her gece aynı olaylar dizini.
Sanki arada sınır varmış gibi yatağın diğer tarafına yaklaşmadan hareketsizce sızmaya çalışıyorum. Yatağın diğer yarısı mayın tarlası. Yanlışlıkla dokunsam mazi patlayacak volkan gibi. Ama ölmeyeceğim sadece acılarını yaşayacağım tekrar ve tekrar.
Ya sabaha ne demeli?uyandığımda bildiklerimi bilmezmişim gibi yaşadıklarım.Gözlerimi yan tarafa çevirmeden kaçarak ve usulca yataktan kalkışım.Buda senden kalma bir alışkanlık aslında. Seni uyandırmamak için sessizce yataktan kalkma .Sonrasında odada yılan varmış gibi kaçarak çıkışım. Kendimi tek görmemek için kırdığım banyo aynasının önünde duran iki tane diş fırçası yetiyor sabah yıkıntısına.Her zaman ki saate ayarlanmış radyodan yükselen sabah programında ki spikerin neşeli sesi ve benimse hüzünlü bakışlarım.Evden çıkarken o son bakışmaların yaşandığı anlar canlanıyor.Hepsi böyle sürüp gidiyor.Her sabah sıcak ekmek aldığım fırının önünden geçmek,durakta otobüsü beklerken evin camından gülümseyerek el sallaman geliyor aklıma.Arada bir gittiğimiz cafenin önünden geçiyorum. Otobüs sahilden giderken bizim dolaştığımız yerleri görüyorum.
Anılarda yaşamak işte böyle oluyor.Duyduğun her sesten, gittiğin her yerden,yediğin yemekten içtiğin çaya kadar bindiğin otobüsten çalan radyoya kadar. Ama ben biraz daha ileri boyuttayım;aldığım nefese kadar seninle yaşamaya devam ediyorum.Benim için sıkıntı değil veya bunları yaşamaktan sıkılmadım hiç.Özlemimi dile getirmek için karalıyorum öylece defterime.Bu arada tabii ki sen yanımda olsan tekrar yaşasam aynı anları yılmadan sıkılmadan. Yeter ki sen ol ben yaşayayım.Sen ol ki ben nefes alayım.
12.10.2012 19:00