- 992 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İLGİSAVAR / Nesrin Z. İNANKUL
Her tuşa dokunuşunda, sanki ekrandan biri fırlayıp çıkacakmış gibi korkuyordu. Bir ara kursa gitmeyi düşündü; ancak zamanı çok kısıtlıydı. Üstelik gidenler de pek bir yararı olmadığını söylüyordu. Deneme, yanılmayla epey yol almıştı. Birçok siteye dalıyor; merak ettiklerini sorguluyor, müzik dinliyor, oyun oynuyor; yüzünü görmediği, göremeyeceği çok kişiyle tanışma olanağı buluyordu. Bu kişilerle sohbetse ayrı bir keyfe, hatta hastalık derecesine dönüşmüştü. Artık gecesi, gündüzü birbirine karışmış, neredeyse tüm günü ekran başında geçmeye başlamıştı. Bilgisayar adını da değiştirmiş, “İlgisavar” koymuştu. Şimdi; kaç zaman geçti, bu aletle tanışalı, hatırlamıyordu bile.
O gün, bir site dikkatini çekti: “İsteyin!” Sitede yazılanlar daha da ilginçti: “İstediğiniz yerde, istediğiniz zaman, istediğinizle…” Tıkladı, karşısına bir form çıktı. Seçenekler oldukça ayrıntılıydı; cinsiyet; saç, ten, göz rengi; boy, kilo, giysi, yer, zaman… Başladı doldurmaya. Ödeme şekline gelince duraksadı. Kredi kartıyla yapamazdı, ne de olsa iş dünyasında yeri olan biriydi. En iyisi peşin ödemeydi. Formu doldurdu, gönderdi.
Kapı çalınınca heyecanla açtı. İstekleri doğrultusunda yaratılmış bir kadın karşısında gülümsüyordu. Eli, ayağı birbirine dolandı; zorlukla “Merhaba,” diyebildi. Kadın bir şey demeden içeri girdi. Bakışları neden donuk maviydi, anlam veremedi. Bu kadar mükemmel birine bu bakışlar yakışmıyordu.
“Nasılsınız?”
“Teşekkür ederim.”
“Bir şey içer misiniz?”
“Siz nasıl isterseniz…”
“Pencereyi açmamı ister misiniz?”
“Nasıl isterseniz.”
Pencereleri açtı, içeri dolan bahar havasını içine çekti. Tüm şehrin ışıkları kendisine göz kırpıyordu. Heyecanı biraz yatışmıştı. İki bardak çıkardı, hafif bir içki doldurdu. İçkilerini karşılıklı yudumlarken donuk mavi gözlere baktı, oldukça iticiydi. Bu mükemmel görünüşlü kadınla oturup konuşamazdı bile.
“Özür dilerim, ben ücretinizi ödeyeyim, bugün hiç havamda değilim.”
“Bir yanlış mı var? İsteklerinizi tekrar inceletip düzelttirebilirim.”
“Yok, hayır. Tam istediğim gibisiniz; ama dedim ya, pek keyfim yok.”
“Bu mümkün değil, ben buna programlanmadım. Bana hakaret ediyorsunuz!”
“Ne programı ne hakareti? Ücretiniz hazır, fazlasını da verebilirim.”
“Konu para değil, bana yaptığınız hakaret… Bunu ödeyeceksiniz!”
Yanıt vermesine fırsat kalmadan, kadın ayağa kalktı, dudaklarını dudaklarına uzattı, öpmeye başladı. Nefessiz kalan adam, bedenine bir bıçağın saplandığını hissetti. Kadın kendisinden uzaklaştığında savunmaya geçmiş, bıçağı çıkarmaya çalışmış; ama bir işe yaramamıştı. Kan gölüne dönen salonun ortasında, son nefesini verdi. Kadın kendi kendine konuşmaya başladı: “Tehlike anı, ilk haline dön!” Donuk mavi gözler akmaya, mükemmel vücut erimeye başladı. İşadamının cesedinin yanında, bir su birikintisi duruyordu artık.
Ertesi günü tüm gazeteler aynı manşeti atmıştı: “Ünlü İşadamının Esrarengiz Ölümü”
Haziran 2012
Nesrin Z. İNANKUL
(Deliler Teknesi)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.