- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bilecik'de Yağmurlu Bir Akşam
Serin bir hava var Bilecik’de.
Kaldırımlara sataşıyor ilkbahar yağmurları.
Dışarısı karanlık, dost yok verecek selamlık.
Ney’im elimde üflüyorum gönlümce.
Otlar yağmurla konuşuyormuşcasına sallanıyor,
Onlarda şikayetçi hallerinden.
Sabah kalabalıktan şikayet eden sokak, şimdi insan yüzüne hasret.
Bir tek balkon korkulukları aldırmıyor ilkbahar yağmurunu.
Aldırmadığını sanıyor ama sonra paslanıyor.
İnsanlar pencereden yağmurun karışık hallerini izlerken,
Bir ağaç dibine siniyor mahallenin çapkın kedisi.
Sanki saçları bozulmuşcasına bir telaş içinde.
Meğer ki bizimki can derdinden unutmuş süslenmeyi.
İhtiyar köpekte bırakmış kedilerin peşine düşmeyi.
Dışarısı karanlık, inatla aydınlatmaya çalışıyor ev lambaları geceyi.
Ama biraz ötede yitiriyorlar aydınlık sevdalısı tutkularını.
Yol kenarları eskisi gibi değil, sanki öc almaya çalışıyor toprak insanlardan.
"Siz hergün selam vermeden, Allah’a şükür etmeden beni ezersiniz ha, şimdi batında bileklerinize kadar çamura göreyim" diyor.
Yağmur yavaş yavaş diniyor.
Az önce çılgınlarca düşen su damlaları şimdi toprakta sürünüyor.
Otlar: " Devamlı yağabileceğinizi mi düşünüyordunuz? Şimdi yerlerde sürünüyorsunuz" demek istercesine yağmur damlalarına bakıyorlar.
İçimden : " Hazan gelince sizi de görürüz" demek geçiyor ama vicdanım senin de ömrün çok değil diyor.
Nefesim tükeniyor artık, gönlüm Ney’e daha fazla işkence vermek istemiyor. Kapatıyorum perdeyi ve Bilecik’i yağmurla baş başa bırakıyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.