- 699 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kaybolan Şehir;İSTANBUL...
İlk olarak şunu belirtmek isterim ki,buradaki kaybolma sözcüğünü eski güzelliğini ve değerlerini kaybetmiş anlamında kullanıyorum ayrıca kendiliğnden çıkmışlığını yani yabancılaşmasını da kastediyorum ve yazıya geçiyorum.
İstanbul....
İki mükemmel imparatorluğa ev sahipliği yapmış ve uğruna bir çok savaşların verildiği ve bir çok insanın da onun sevdası yolunda öldüğü nadide şehir...
Hakkında Nedim’in yazdığı gibi;
Bu şehr-i İstanbul ki bi misl ü behâdır( eşi,misli olmayan ve paha biçilemeyen eşsiz şehir)
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır(bir taşına bütün İran toprağı fedadır)
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında(iki deniz arasında tek parça bir mücevher)
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır(Cihanı aydınlatan güneşle eş ve denktir)
Hakkında bu kadar güzel mısraların yazıldığı ve bunun gibi daha nice şairlerin nice güzel mısralarıyla seslendiği ve onu övdüğü bu şehir bugün bu güzelliklerinin neresindedir? Yoksa yazımın başlığındaki gibi kayıp mı olmuştur bu şehir o günlerden bu günlere...
Eskiden şairlere ve insanlara hayat sevinci veren,komutanlara ve padişahlara mücadele isteği veren ve kendini elde ettirmek için süslenmiş olan bu şehir bugün nerededir ve eski güzelliğinin neresindedir?
Bugün,İnsanların yüzlerinin daima bir acıyla ve hüzünle karışık donuk bakışlarla yürüdüğü bu şehir o eski şehir midir sizce?
Ya otobüslere,metrolara,vapurlara bindiğinizde gördüğünüz o bezmiş ve hiçbir hayat belirtisi taşımayan ve hayattan tamamıyle kopmuş insanlar o eski İstanbul’un insanları mıdırlar veya o güzel ve eski İstanbulda mı yaşamaktadırlar tabii ki hayırrrr...
Çünkü şimdi tarihi eserlerin virane hallere getirerek şehrin tarihi dokusunun harap edilmişolan,iç karartıcı bir trafik ve bilinçsiz bir sanayileşmeyle havası kararmış olan ve niteliksiz insanların tedbirsizlik ve terbiyesizliği yüzünden denizleri lağım çukurlarına dönmüş ve o güzel maviliğini yitirmiştir bu şehir.Ve eski İstanbul’un sokaklarında inanlar neşeyle,gülerek ve mağruru yürürlerken, bugünün insanları ise başları eğik,omuzları düşük ve hayattan hiçbir ümidi kalmamış insanlardır.Ve eskinin idealleri olan insanları yerlerini sadece para kazanmak için evinden işine giden ve başka hiçbirşeyden anlamayan insanlara bırakmıştır ki bu insanlar İstanbul’un eskiye göre az da olsa geriye kalan güzelliklerinden de istifade edememektedirler.
En güzel mekanlarının tinerciler, sarhoşlar veya çeşitli işletmelerve şahıslar tarafından işgal edilmiş bu şehir giderek kendini ve benliğini kaybetmektedir.Çeşitli etnik çatışmaların olageldiği ve suç işlenmeyen ir günün geçmediği ve dolandırıcılık,hırsızlık vs. gibi suçların devleştiği bir şehir olagelmiştir.
Zenginiyle fakiri arasında uçurumlar(!!!) olan bu şehir insan hayatının giderek değersizleşmesine de öncülük etnektedir günümüzde fakat yine bu şehir öyle bir şehirdir ki;ne kadar nefret ediyorsanız bir o kadar da bağlandığınız ve sevdiğiniz bir şehir haa şunu belirteyim ki nasıl ve neden sevdiğinizi ve vazgeçemediğinizi anlayamıyorsunuz belki ama biliyorsunuz ki,bu şehirden ayrıldıktan sonra bu şehiri arayacaksınızdır mutlaka...
İnsanlarının birbirlerine güvenlerinin kalmadığı ve birbirlerine sanki bir düşman ve yaratık gibi bakmaya başladığı ve giderek insanların insanlıklarını yitirdiği ve bütün duyarlılıklarını askıya aldığı ve içindeki bütün yardımlaşma ve sevgi tohumlarını içinden alan bu şehir iyice kendini kaybetmektedir.Durmadan artan nüfusu ve çözülemeyn sorunlarıyla karanlık ve korkunç bir sona doğru sürüklenmektedir.Burada yaşayan insanlara olarak buna izin vermemeliyiz ha bizim gücümüz yetmez diyorsanız unutmayın ki,atalarımız bir çok olmazı yüreklerindeki cesaret ve inançla başarmışlardır öyleyse bizde samimim olursak başarabiliriz.Kendini kaybeden ve silikleşen,ümidinin yitirmiş insanlardan olmamanız dileğiyle....
Saygılarımla
M.ZAHİD AY (20.3.2008)