GÜZEL HALİFE
Elif huzur içinde uyurken, inceden ve derinden bir nida duyar.’’Elif hadi kalk’’.Tanıdık bir sestir ,içten sıcak bir o kadar da samimi.Tanıdı ,tanıyacaktır neredeyse.
Yıllardır özlemini çektiği ,eski ,kaybettiği bir arkadaş sesi gibidir.Sesin tonunda bir sevinç vardır.Gözlerini aralar ve etrafına bakar.Kimsecikler yoktur .’Sanırım rüya görüyordum ’der ve yeniden başını yastığa koyar.Tam uykuya geçmek üzereyken tekrar aynı sesi duyar.Nasıl olsa rüyadır deyip bu defa uyanmak istemez.Bilinci yerindedir fakat gözlerini açmak istemez.
İşte bu uyku ve uyanıklık arasında;iki melek görür.Uzun saçlı ,güzel yüzlü beyazlar içindedirler.Bir tanesinin elinde inciler işlenmiş saten bir bohça vardır.Diğeri ise Elife seslenir.
‘’Elif canım… Bak bu sana geldi!’’ der. Yavaşça bohçayı açar ve Elifin elinden tutup kaldırır.Bohçadan çıkardığı incilerle süslenmiş ipek elbiseyi ona giydirir.Elif ‘in gözleri kapalı bilinci açıktır.Harikulade bir elbise giydirmiştir bu iki melek Elif’e.
Misk kokan bu güzel elbise üzerine tam oturmuştur.Uzun bir gece ve tatlı bir rüyaydı diyerek uyanır Elif.Sabah olunca rüyasını düşünür ve çok mutlu olur.İçinde bir sevinç vardır.Sanırım Tanrım beni çok seviyor şükürler olsun diye geçirir içinden.Rüyasını yormaya çalışır ama hiçbir şeye yoramaz.
Kahvaltısını yapıp okuluna gider.Okul dönüşü yolda bir kadın görür.Kadın elindeki çocuğu çekiştirip,arada yüzüne vurur.Birden Elif çocuğun bütün hayatını görmeye başlar.Küçük çocuğun hayatı film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden.Acı doludur,anlam veremez ve kendisini çok kötü hisseder Elif.Bakkala girip su alır ve biraz oturur .Çocuk ve annesi otobüs durağında otobüs bekliyor olurlar.Kendisini denemek için yeniden onlara bakar .Tekrar aynı şeyleri görür.Çocuk çok acı bir hayat yaşayacaktır.Dayanamayan Elif kadının yanına gider ve:’’Neden çocuğunuzu toplum içinde dövüp onu rencide ediyorsunuz ki,o sizin yüzünüzden hep ezik bir insan olacak.Hayatta hep kötü şeyler yaşayacak.Kendine güveni olmayacak .Konuşması gereken ortamlarda konuşup hakkını savunamayacak,kendini ifade etmekten aciz,iki kelime edemeyen ,etse de yüzü kıpkırmızı olan bir insan mı olsun istiyorsunuz?.O zaten çok acı çekecek hayat çok zor.Bir de aciz ve hazırlıksız yakalanacak bu hayata hem de sizin yüzünüzden .İnsan hiç kendi çocuğuna bunu yapar mı?’’der.
Kadın :’’Terbiyesizin zoruna bak sana ne be!O benim çocuğum istediğimi yaparım.Suçu olmasaydı dövmezdim,sana ne bacak kadar boyunla benim işime karışma’’ diye çıkışınca Elif daha fazla sabredemez ve:’’O ayrı bir insan ,sizin bir uzantınız değil.Allahın bir emaneti size bu çocuk ve şu an bu emanete hıyanet ediyorsunuz.Onu sizin doğurmanız size bu hakkı vermez’’ der.Kadın daha çok hiddetlenir ve:’’Deli misin nesin be git başımdan ,sana mı soracağım sokakta her gördüğüne akıl vereceğine kendine bak’’der.Elif ‘in artık sabrı bitmiş ve gözünün önünde canlanan her şeyi anlatmaya karar vermiştir.
‘’Hanımefendi çocuğunuz çok başarışız bir okul hayatı yaşayacak .Arkadaşları tarafından hep dışlanacak.Kimse onu sevmeyecek.Doğru dürüst insanlara karışamayacak.O da sonunda bir sakak çocuğu olacak.Bir çok kötü şey yaşayacak .Uyuşturucu bağımlısı olacak ve bir çok suş işleyecek , hapse girecek.Hapis hayatında çok sopa yiyecek .Sürekli yediği sopaların haddi hesabı olmayacak’’ der.
Kadın yerden aldığı taşı Elif’in başına atar.Elif kanlar içinde kalır. Esnafın yardımlarıyla hastaneye gider ve başına dikişler atılır.Kadın gelen bir otobüse biner ve kaçar.
Elif uzun uzun neler olduğunu düşünür.Neden böyle hayaller gördüğünü o rüyayla ilgisi olup olmadığını tartar kafasında.Gördüğü hayallerin doğru olup olmadığını ,neden gündüz vakti hayal gördüğünü düşünür.
Bir daha kimseye karışmamaya karar verir.Gördüklerim ya doğru değilse diye korkar.
Hastahane’den çıkan Elif eve doğru yürür.
Yolda kızını azarlayarak yürüyen bir anne görür .Yine Elifin gözlerinin önüne görüntüler gelmeye başlar.Genç kızın iyi bir evlilik yapamayacağını ve sürekli yeni akrabaları tarafından eleştirileceğini ,sevilmeyeceğini görür.Elif kadının yanına gidip ‘’Hanımefendi kızınıza biraz sevgi gösterseniz ,o zaten hayatı boyunca dırdır dinleyecek merak etmeyin’’ demek ister ama bu defa korkar ve susar.
Okul boyunca yürürken , iki erkek kardeşe rastlar.Büyüğü sürekli küçük kardeşini tarlaklar.Çantasını taşıttırır.Bağırıp çağırır hakaretler eder.Elif küçük kardeşin bir müddet sonra çok kötü bir hastalık geçireceğini ve vücudunun tamamen değişeceğini tekerlekli sandalyede okula gideceğini görür.Öyle ki; sapasağlam çocuk sakat doğmuş gibi ve konuşamaz olur.Elifin içi yanar ve çocukların küçüklüğüne güvenerek yanlarına yaklaşır.Onlara sıradan bir abla gibi:’’Kardeş misiniz?’’ der.Çocuklar evet abla derler.E lif ‘’Bak sen kardeşini dövüyorsun ama hiç kaşağı ‘yı okudun mu, orada çocuk kardeşine suç atıyor ,sonra kardeşi ölünce ne kadar üzülüyor’’ der.Çocuk:’’Okumadım abla ama o yedi canlıdır merak etme ‘’ diye dalga geçer.Elif çocuklara iki dakikada bir şey anlatamayacağını ,çocuk olduklarını bilir ama bu acı görüntüler karşısında elinden geleni yapmak ister ve yine anlatır.
‘’O senin kardeşin ,kardeş gibisi var mı?İleride beraber yardımlaşıp iş yapacaksınız.Birbirinizin zor anlarında yanında olacaksınız .Mutlulukları da acıları da bereber yaşayacaksınız.İnsanın kardeşi olması çok güzel bir duygudur ,şimdi çocuksunuz anlamıyorsunuz belki ama birbiriniz için çok değerlisiniz.Birbirinize zarar vermeden oynayın,kırmayın,incitmeyin birbirinizi.Düşün ki kardeşi ya da sen on beş yaşlarında falan ölecek olsanız,Allah hayırlı ömür versin de.Böyle düşünmekte fayda var .O zaman empati yaparsanız sonra vicdan azabı çekmezsiniz değil mi?’’ der .Ama çocuklar işin dalgasındadır ve bu durumu anlayacak ,düşünecek durumda değildirler.Elif’’ Hoşçakalın kavga yok tamam mı?’’ deyip ayrılır.
Eve çok yaklaşmışken iki kadın görür.İki komşu olmadık hakaretler edip birbirinin kalbini kırarlar.Elif kadınların birinin bir gece çok hasta olacağını ve arabaları olan diğer kadının kocasının onu hastaneye yetiştirip canını kurtardığını görür.Bu olaya müdahale etmez .Çünkü sonunda nasılsa ölüm yok ve dostluk olacak diye sevinir.Biraz mahçubiyet ve vicdan azabı iyidir diyerek yoluna devam eder.
Eve gelir ve bir müddet dinlenir .Yemeğini yedikten sonra ders çalışmak ister .Fakat yaşadığı olaylardan çok etkilenmiştir .Doktora gidip gitmeme konusunda karasızdır.Yaşadıklarında doğru müdahaleler yapıp yapmadığını düşünür.Yaşadığı olayın iyi mi kötü mü olduğuna bir türlü karar veremez.
Gece olur ve uyur Elif.Melekler yeniden gelir ve:’’Elifciğim bu sana Tanrının bir armağanıydı,doktora falan gitmene ,korkmana gerek yok.Sen deli değilsin.İyi bir insansın o nedenle bu sana verildi .İnsanlara yardım edebildiğin kadar et canım ama kendini tehlikeye atma ,akıllıca davran tamam mı?’’ der ve giderler.
Elif sabah uyandığında gördüklerini hatırlar ve:’’ Deli değilim Tanrı beni seviyor ‘’ der.
Artık çok mutludur.
Kahvaltıya çağıran annesini düşünür.Acaba onları da görebilir miyim der.Ailesini süzerek kahvaltısını yapar ama hiçbir şey göremez.Tanrının verdiği güç sadece ve sadece diğer insanlar içindir.Bunun neden böyle olduğunu da kafa yorar.
Elif:’’ Babamın öleceğini görsem ağlarım,babama çok yakın davranırım ve bu olmaz ’.Babam da evdekiler de kötü etkilenir.
Tanrı bana merhamet elbisesini yollarken her şeyi düşünmüş .Ben buna gerçekten dayanamazdım ‘’der.
Bundan sonra Elif hep Tanrı’ nın ona verdiği gizli güçüyle yaşar.Çevresindekileri uyarır ,öğüt verir,bazen de susar.Merhamete ve hoşgörüye davet eden bir melek olur adeta.
Ben diyeyim feraset ,siz deyin Tanrının armağanı ,kalbi halâ canlı olanlar için!
YORUMLAR
Çok güzel bir hikaye..Elif'in durumu biraz zorlama da olsa hikayede verilmek istenen mesaj çok doğru bir mesaj...
Nurhilal gibi sende de zaman sorunu var..Geçmiş zamanla başladığın bir olayı şidiki zamanla anlatmaya devam etmişsin..Bunu nasıl başarıyorsunuz anlayamıyorum..Cetveli elime aldım ona göre.
Yaptığın hatayı görmen adına yazdığından bir örnek kopyalıyorum:
’’Deli misin nesin be git başımdan ,sana mı soracağım sokakta her gördüğüne akıl vereceğine kendine bak’’dedi.Elif ‘in artık sabrı bitmişti gözünün önünde canlanan her şeyi anlatmaya karar verir....Elifin artık sabrı bitmişti-------Her şeyi anlatmaya karar verir.------- Olmuş mu sence?
Selam ve sevgilerimle.
Yürükçü
Yürükçü
Yürükçü
İnsan bilmek ister...
Görülmeyeni görmek ister..
Fakat bu mutsuzluk verir insana..
Bilmemek hayatı yaşatır umutla..bilmek anlamsızlaştırıryarını..
Bir de eskiden Almanyadaki işçilere satılan "insanı çıplak gösteren gözlükler " vardı..
O da başka bir halidir bu vaziyetin.
Çok iyi olmuş bacım...
Aferin valla.
Yürükçü
hem yazdın hem yorumladın biz ne yapalım şimdi....yazı asılınca artık okuyucunundur...sen hep yaz....nu sana yakışıyor..cimcime saygılar