- 1570 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
Onun Yerinde Olamadan Onun Yerinde Olmak Onun yanına Uzanarak
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Benim bir kolum yok bir bacağım yok ama tüm bu yalnızlığa rağmen mutluyum
çünkü hatırlamak istediklerim var fazlalıklarımdan kurtuldum
bakmayın bana öyle acımtrak çıkmamış bir savaşın kahramanlarısınız hepiniz
yaşanmamış bir aşkın gideni ve unutmak isteyenleri
yarın sabah sizler gibi uyanacağım güne,hatta sizlerden daha fazla tebessüm edeceğim çünkü hepiniz korkaksınız dedi bana o çocuk
ufak dilim bile titredi boğazımda ne kadar acizdim ne kadar yanılgı içinde
hayatı öğrenme yolunda terk edilmiş,okuduğum kitaplardaki hüzünlü her cümle yalancıydı
dinlediğim her melodi gözyaşlarına rağmen çalıntı , insan mıydım ben ya
illa ki babam gibi mi yatacaktım o masaya
ya sevdiğim kadın , ya çocuğumun babasına hayranlıkla bakan gözleri
geride mi kalacaktı herşey
o daha çok ufak en çok oyuncak arabaları seviyor ve kırmızı olanları
sevdiğim kadınsa gözlerine titreyen sesimi
kendimi hep dünyaya daha önce gelmiş bir şairmiş gibi inandırdım yaşamaya
çünkü onlar ölmezdi, çünkü onlar tüm acılara rağmendi çünkü büyük aşklar,
büyük sözler büyük savaşlardı onlar her gidene rağmen terk edilmeyenlerdi
bir un tanesini bile anlamlandırarak görebilenlerdi onlar bir o kadar da kör keyiftiler, hüzünlü
anladım yarım kalacak bu anlatım bir kola bir bacağa yenilmişim gibi
üstelik kendi ellerime kendi ayaklarıma, lanet olsun
peki o çocuğun mutluluğu nasıl bir mutluluktu nasıl bu kadar inançlı olabiliyordu
sormaya bile cesaretim yoktu doğrunun yüzüme tükürmesinden korkmuştum her zaman
Tanrıya sığınmalıydım belki de bir camide, bir barda içmeliydim köpekler gibi ya da
ona sormak da bir bahaneydi aslında ,o ruhunun mucizesini yakalamıştı o boşlukta biliyordum
kendi yerime dönüp konuştuğumda korkular yada umutlar bu kadar basit mi ulan
hadi oradan da diyebilirdim, evet bu kadar basitte diyebilirdim
sokaklara çıkmalıydım bana ait bir devrim çöplüğüne kendimi atmalıydım
yağmur yağmalıydı
bu kadar aciz miydin sen aynasının önünden geçmeden uzaklaşmalıydım,
yani yüzleşmekten, unutmalıydım.
en büyük hatam da bu olacaktı belki de unutmak. fazlalıklarımdan kurtulmadan
tüm fazlalıklarıma ait bir yanılgıymışım meğer diyerek içten içe
o çocuğa dönmeyecektim yüzümü çünkü biliyorum sen hambalsın diyecekti bana
asalaksın, belki de sümüklü böceksin diyecekti,
onun açısından kabullenemeyeceği bir gerçekti çünkü bu.
ben ise onun galibiyetine hayranlıkla bakan bir yenilgi
beni anlatmayan kalabalık bir çarşının kuytu bir köşesinde duvar dibine çöktüm sessizce
büyük bir suç işlemiştim ve kendisini affedecek tüm müziklere sağırdım artık
uzaklaştım sadece...
.
YORUMLAR
bir kör kadın rolü yapmam gereken bir oyun vardı
yaşlı kör bi nene 50 60 yaşlarında
(sorun yaş olsa daha üç ay evvel masalcı neneydim,,))
bundan iki sene evveldi
aynı zamana denk gelen başka bir tiyatro gurubunda sonradan görme
kompleksleri yüzünden iyice çirkinleşmiş takıp takıştırmış kocasının egemenliği ve kendi benliği arasında gidip gelen bir kadını canlandıracağım
bir rol vardı Yılmaz Erdoğanın kadınlık bizde kalsın oyunuydu
asla unutmam kadının ismi dürdane:))
şimdi düşünüyorum da
O zaman neden o kör rolünü yapamayacağımı düşündüm de
dürdaneyi oynadım..
Ne kadar güzeldi.
Aslına bakarsak hepimizin tanışıp, bizlere birşeyler öğretmesi gereken bir çocuk o.
Günün birinde bende bir sergimde böyle birisiyle tanıştım. Bir kolu yoktu,
-"sizden rica etsem boydan bir resmimi yapar mısınız" dedi.
Şaşırdım.
Hem kolu yoktu, hem de boydan resmini yapmamı istiyordu. Hayret. Herhalde kollu olan kısmını yaptırıp kamuflaj edecek diye düşündüm. Sordum.
-"hayır efendim, bacaklarım varken kıymetini bilmeliyim."
O an elimde su dolu bardak vardı. Nasıl yere düştüğünü inanın bilmiyorum.
ama Toplarken ellerime baktığımı çok iyi hatırlıyorum.
Saygıyla.