- 784 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK YAMALI ELBİSE 4.BÖLÜM
4. bölüm
Asya Baranın sesiyle kendine geldi
,annem dedi sarılırken, çok özledim seni
bende yavrum ,küçüğüm dedi Asya.
Babam ne zaman gelecek
Kerim amcanlarla beraber gelecekler yemeğe dedi , genç kadın.
Baran biraz sohbet ettikten sonra odasına yol aldı.
Çok düzenli ve akıllı bir çocuktu aynı zamanda çok duygusaldı annesine çok düşkündü.
Asya donatmıştı masayı kısacık sürede , Demir hayrandı yemeklerine oldum olası dile getirirdi bunu Kerim bey ve eşi çok sıcak insanlardı yıllardır görüşürlerdi bu çift , tek çocukları kızları Dileği , trafik kazasında kaybetmiş ve inzivaya çekilmişlerdi Demirin sahip olduğu restorantın muhasebe müdürlüğünü yapmaktaydı,evet Demir İstanbul un iki yakasında elit bir çevrenin müdavimi olduğu restorant sahibiydi.
Kerim Cantekin onun babası gibiydi , çünkü babası ölürken kendisini onlara emanet etmişti o yüzden bu ailenin Demirin yanında yeri tarifsizdi, onlarsa onu oğulları yapmışlar ve Asyayı kızları yerine koymuşlardı baransa onların torunuydu sanki..!
Asya telaşla mutfağa gitti Sadet hanım kaygıyla yaklaştı ,
yanıma otur, kızım dedi usulca bugün hiç iyi görünmüyorsun hayırdır..?
yok bir şeyim anne dedi Asya
olur mu kızım hiç burada değil gibisin ,tuttu ellerinden Asya nın bir anda yaş kapladı gözlerini.
Hiçbir şeyim yok ama dedi.,tam o sırada Demir girdi mutfağa ,
benimi kaynatıyorsunuz dedi muzipçe .
Sadet anne parmağını kaldırıp, kızımı üzmüyorsun değil mi oğlum o bizim canımız ve sen onu sakın incitme.!
Asya Demirin ellerini tutup gülümsedi .
,anneciğim herkes kırsa o beni kırmaz dedi gülümseyerek.
Demiri tuhaf oldu o anda kalbine büyük bir ağırlık baskı yaptı içi içini yedi sanki, hüzün bastırmadan terasa çıkıp sigarasını yaktı.
O sırada Kerim baba geldi .
kahveyi burada içelim oğlum dedi ikisi de denizde yanan teknenin ışığına bakıyordu tam o sırada.
Bayanlarda gelince yanlarına sohbet derinleşti yaşlı adam huzur veriyordu her ikisine de konuşmalarıyla.
Her geldiğinde hayatı anlatır hadisler verirdi anlamlardan ne kadar uzaklaşılırsa yaşamın ne kadar monotonlaşacağından tut elimizdekilerin nefesimizin değerini anlatırdı usanmadan çünkü bu yaşamdaki streslerin kötü dürtülerin,yalanların basitliğin renk değiştirip bu gençleri olumsuz etkilemesini ve İstanbul un bu koca şehrin bu çocukları yutmasını istemezdi.
O yüzden sık sık rahatsız ederlerdi karı koca ama her defasında huzurun dalgasını akıtırlardı bu yuvaya.
Evet yaşlı adam aslında bu ihaneti görmüştü ve bundan kimsenin haberi yoktu.
Adam kahvesini yudumlarken gözünün önüne geldi İpek ve Demiri gördüğü yer.
O gece dedi içinden çalışırken biraz rahatsız hissettiği için yürümek istemişti durağa kadar yürüyelim demiş ayaklarına ve sahilde çay bahçesinin yanından geçerken tanıdık bir kahkaha çalınınca duraklar gördüğü manzarayla, bir hafta kendine gelemez yaşlı adamı.
Kaç yıllık hayat arkadaşına bile söyleyememiştir kendisine bile dile getirememiş ama büyük bir karar alıp daha çok bu çocukları rahatsız edip çoğu zaman evlerinde ağırlayıp sohbetler yapmıştır.
e.. çocuklar gece sessizse bizim sesimiz çıksın da karanlık olmasın dağlarımız, su, ahlak ve ateş arkadaş olmuşlar,
Suya sormuşlar, "Kaybolursan seni nasıl bulacağız?"
Cevap, "Nerede bir şırıltı, çağıltı duyarsanız ben oradayım."
Ateşe, "Seni yitirirsek ne yapalım?"
Ateş, "Bir duman gördüğünüz yerde ben varım."
Sıra ahlaka gelince, yanıt şu olmuş:
"Beni kaybederseniz, bir daha kesinlikle bulamazsınız!"
ahlak bu yaşamda sahip olacağımız, hiç kimse ve hiçbir şey için kaybetmememiz gerekendir .
Mevlanın öğütlerine bir bakın isterseniz gençler.
Aslında her sahip çıkılan öğüt en büyük yatırımlardır dünyamıza bize, kırılmak istemiyorsan önce kırmamayı öğren, senin olana sahip çık çünkü senin olmayan sadece yoldan çıkartır insanı bir daha dönüş olmaz yuvaya.
Şeytan her yerdedir bizde karşımızda küçücükte olsa niyetlerimizle büyür büyütmezsek çekip gider barınamaz içimizde çoğu zaman acılarımıza girer , niyet yine bellidir yoldan çıkarmak.
Kimi zaman yalan bir kahkaha olur kandırır bizi,kırar belimizi.
Ama dedi yaşlı adam;sizin beliniz hiç bir zaman kırılmasın, bükülmesin.
Siz hep mutlu olun her iki dünyada da olun.!
Bir köşede demleniyordu yaşam..kıs kıs gülüyordu zaman tohumlar tüm sırları toprağın yüzeyine çıkıp ta göstermek için acele ediyorlardı.
Asya dalgalardaydı güzel yüreğiyle lakin nefes alıyor ve yüzebiliyordu.
Gücü sevgidendi, lakin ayrılık kokuyordu teni.!
Hatice NİLÜFER DİRİLEN.
YORUMLAR
Suya sormuşlar, "Kaybolursan seni nasıl bulacağız?"
Cevap, "Nerede bir şırıltı, çağıltı duyarsanız ben oradayım."
Ateşe, "Seni yitirirsek ne yapalım?"
Ateş, "Bir duman gördüğünüz yerde ben varım."
Sıra ahlaka gelince, yanıt şu olmuş:
"Beni kaybederseniz, bir daha kesinlikle bulamazsınız!"
Asya hikayesi acımtırak ve dirematik beğeniyle okuyorum kutlarım.