Bambu gibi Her Gün Büyüyorum Sana Şulenar
hayrettin taylan
Şairzal:
Her an farklı şekillere renk veriyordu sevdan.Renginardın. Gül şulesiydin.
-Her gül yaprağında oyaların vardı.Gülleri tığla değil, ruhunla, nefsi tınınla nakışlamıştın.
Şarabı sarhoş eden aşkının sarhoşuyum..Sen hoşuyum... tutku koşucusuyum. Köyüne kadar gelmişliğin iç kurduyum.Puslu havaları değil, senli havaları severim.
İçini içmişim, bu sarhoşluk ebedi,edebi…
Şulenar:
- Sesini nefis , nefes yastığımın altında saklıyorum..
Uyandığımda , uyuduğumda güleçliğin, güleç sözlerin, gülleri açtıran cümlelerinle gülüyor, gül yüzümde derleniyorsun.Sözcük sözcük yüzümü elliyorsun.Cümlelerin gıdıklıyor ayaklarımı. Perhiz edilmiş hayallerin değiyor dudak uçlarıma.
-Seni güleçlerinden öpüyorum. Birkaç damlaya sevi
gökkuşağı huzur verirmek için renkli dünyama geliyor.
Aşka bezenmiş benzetmelerin sarıyor can yorganımı.Yordamlarımla sendeyim.Güleçlere yeniden taşıdığın güzel anların içindeyim.
Şairzal:
-Erteliyorum aklımı, duygularımı mantıkla tanıştırmasın. Sevmenin duyusal denizindeyim.Seninle berraklığın, maviliğin, sonsuzluğuna kabarcık oluyoruz.
Körkütük sensizim. Bir kütük kadar değerime değiyor öylece kalışım.
-Vadesiz değilsin diye kendime geliyorum.Hibe edilmiş bir aşk da değiliz.
-Bütün sonları satın alıyorum ki bu aşkın sonu olmasın.Tek son kavuşmamız olsun diye.
Seni sevmek için sevmedim .Sevmek başka bir şey. Ben b’aşka sevdim, bambaşkalara büyüdüm. Hatta, Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, günde 90 cm kadar büyürken benim sevgim onu da geçti Şulenar.
Sevgimin yeşilliği gözlerinden başlar, arz- ı aşka kadar yücelir.
Tenimin uydususun .Tenimle uyumluluk sürecisin. Tenimin uydusu, uyumlusun, izlenirliğin sevdaya böyle başlar.
Başka dillere, güllere, güzel yüzlere bakmayayım diye acı biberler sürüldü sözcüklerime, cümlelerime, dilime.
Duvarlar örüntüsündesin. Aşamadığın benlik dağın var.Kendinle savaşmayı bırak. Artık seviyorsun bu gerçeğin engeli olmaz.
Yüreğime hicret ettin.Yerin, yarin, sızın, ruhunun merkezi belli.
Kuyruklu yıldızın kesilen kuyruğu gibi değiliz.Bir yere değil bir yare çarpılsak dünyanın sonu gelir. Seninle dünyanın sonundayız. Sonu yok bu sonunun. Gel dünyamın gün’eşi ol.Aydınlat gözbebeğimin seninle büyülendiği her şey.Gözbebeklerimin hayalinde bebeğe anacıl yarınlar besle.
-Minnacık bir şule salınsın gönlünde.Onu büyüt ben yokken.Onun yürek anasısın. Rahminde kalmasın hayallerle emzirdiğin sevda bebeğimiz.
-Doğur sevdanı. Sobeledi aşkın ebesi.Sen artık aşk bebeğimizin annesi, sen artık aşk salıncağımızın tutku sallanışı.
Şulenar:
Gönlüne karşılık, karşılıksız gönlümü serdim.Sermestliğim böyle başladı.Gönül meyhanesinde sakiliğim böyle bakiliğe adım attı.
-Demiştin ya şarabı sarhoş eden şarhoşluğun hoşluğusun .Ben de gittikçe sarhoş oluyorum bu mistik yolculuğuna.
-
ben var, asıl ben yok
ben var, asil ben yok
sen var, istediğim sen yok
Şimdi bu anadan gerçeğin benlik dilinde,ben nerdeyim?
Bu mahremlerini de sana sunan benlik dilimde güzel yazılmanın tadındayım. Mahreç aruzlarını mahrem dizelerinin arzusuna aruz kıl.. Failatün olmasın …Aşkilatün olsun.
Sözlerin çıplak olsa imgeler onu çok giyinik gösteriyor.Gizli şifrelerinde manalar akıyor.
Doğrularında gizlidir, doğrular.Ben artık bir doğru biliyorum.
*** Seni seviyorum şairim****
Şairzal:
-Tek yalanımı öğren bugün…
“Seni sevmediğim yalan”
Bütün doğruları açan kilidin diliyim. Doğruluğumun duruşunda durulandı sevdamız. Arıtıldık gerçeklere. Tartısı, artısı, seni, beni yapıldı bu sevdanın.
Duygular, arzuların fahişeliğini yaptığı doyumsuzluklar çağındayız.
Hiçbir sevdanın vesikası yok;ama herkes
vesikasız da olsa gayrıları meşru edip doyumsuzluk oyununda haz oyuncusu.
-Dışarıdan bakarsan namuslu ,herkes masum.
Oysa aslında herkesleşerek doyumsuzlukların gizil sığıntısında emellerine ,pazarlamacılık ediyor.
Bu yüzden sana senin melek olduğun bebekliğin kadar sağlam duruşumla geldim.
-Daha dün yeni doğmuş bir bebek gibiyim
Kimse öpmeden, sevmeden, cennet kokusunu çekmeden, gel sevdanla doyur beni, emzir beni.
Şulenar:
Sırtımda onca yılın aşksızlık yorgunluğu. Sen mi yeni doğdun, ben mi bilemiyorum.Asıl masum bebek, masum melek bendim hani.Hani bana böyle diyordun. Tamam sen de bebek ol.Bebekler masum severler.
-Emziğin olmasın ben seni emziririm sözlerimle, duygularımla.
Yemyeşil gözlerimde geçiyordu sözlerinin ormanı.Bir bakayım diye gelmiştim.Ormandan sonra anlamlar gölü, gölden sonra derin manalar okyanusunu görünce bu muhteşem sözler, sevgiler, aşklar manzarası içinde sana kaldım.
-Sandalla beni karşıladın.Elimden değil, önce gönül dilimden tuttun.Sözcüklerinle, sözlerinle sandalı sürdün.Açıldık okyanusa.
Okyanusun ortasına usumla tanıştım.Kendime dedim nerdesin ey aşk bebeği Şulenar. Bu aşk bu kadar sonsuz, bu kadar huzur veriyor.Bu adam kim? Neden sende? Neden kendisine onca hayranlık ayranı içiren varken gelip sende kaldı?
Aklım durdu:
-Aşk, aşkını kendisi bulur. Herkes aşk olamaz.Meşk olmak kolay.Ama sen aşksın.Ruhsal buluşmalarınız, duyusal mecralarınız, sevi sularınız, bilinçaltınız, bilinciniz, sizi aşka teslim etmiş. Herkese ulaşmak kolay ;ama yüreğinin götürdüğü aşka ulaşmak imkansızdır.Siz imkansızlığın sızısından aşkın yüceliğine masmavi oldu.İçiniz sonsuz okyanus, dışınız sonsuz gökyüzü. Masmaviliğin mavişesin.
Sustum sevdim işte. Sevdim işte…Kime ne?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.