- 853 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Düşünce sanal bir eylemdir, paylaşıldıkça büyüyen, sonuç veren... hatta mahkum edilen....
Sanırım Hz. Mevlana’ nın şu sözleri,nasihatleri desek belki daha doğru.Üzerinde düşünmeye değer.
Hayatı doğru yaşama, insanın aslına uygun duruşu kendine haslet yapma mücadelesinin çetinliğinin yüzyıllardır aynılığını algılama açısından, üzerinde yaşanmış bir belge olarak kabul ediyor ve üzerinde düşünüyorum.
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.Işığı gördüm, korktum.Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.Karanlığı gördüm, korktum.Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.Yarıştım onunla.Zamanla yarışılmayacağını,zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim.
İnsanı öğrendim.Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.Sonra güvenmeyi.Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra…Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana.
Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi.Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta…Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde.Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün.Ve gerçeğin acı olduğunu.Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim. Olur ya ...Kalp durur ...Akıl unutur ...Ben dostlarımı ruhumla severim.O ne durur, ne de unutur ...
Bir çok insanın aynı şeyleri düşünmesi ve düşüncelerini paylaşması kadar doğal bir şey yok ki...Bu noktası virgülüne aynı olmayabilir ama, işin özü aynı ....
Zıtlıklarla halk edilmiş mahluktur insan ve en büyük devrim, kendi zıtlıklarında iyiyi muzaffer kılmaktır,kendine rağmen.Başarabilindiği kadar,kimse mükemmel değil....Toplanıp Saray’ a yürümeden önce ( bunu mecazen yazdım), kendimizi toplayıp, içimize okkalı bir eylem yapmamız mı gerekiyor acaba ?
Sonuçlarının yüzümüze, sesimize,tavırlarımıza, ilişkilerimize yansıması, başkalarını olduğu kadar, kendimizi de bocalattıracaktır muhtemelen.Sanal olmaktan çıkmıştır artık...
Birileri kalkıp "HADİ CANIM, OYNUYOR" da diyecektir..."ÖYLE UZAKTAN KONUŞMAK KOLAY" diyen de çıkacaktır.Öyle uzaktan konuşana kadar, neler yaşayıp ta nerelerden geçilmiştir, kaç iklimin tufanlarında kaç evrim geçirmiştir, sözlerin sahibi yürek....hemde yorgun düşerek...Buna rağmen size düşen ise, onları da OYUNA DAVET ETMEK OLACAKTIR,tercihlerini eleştirmeden...Duruşunuz bile yeterli olacaktır, ....Düşünce sanal bir eylemdir, paylaşıldıkça büyüyen, sonuç veren... hatta mahkum edilen....
SELDA İYİEKMEKÇİ..
YORUMLAR
başlangıçta söz vardı , söz allah idi...hadisi ile allah ahad ayeti herşeyin düşünceden ibaret olduğunu , O varken başka birşeyin zaten olamayacağını belirtir bize. düşünce AN'da ve sonsuzdadır...hayat ise düşüncenin , hayalin zamana yayılmış hali , esma'nın kendisi demektir bence. selamlar ve saygılar...
Hocam bana göre okuyupta hala cahil olan çok insan var.İnsanlara söz anlatması zor.Ağaç yaş iken eğilirmiş bu durumda çocukları küçükken eğitmek daha doğrudur.Bu görevde başta ebeveynlere düşmektedir.
Güzel anlamlı bir yazı okudum.Gönlünüze emeğinize sağlık hocam.Saygılarımla
İYİEKMEKÇİ
Allah bu güzel yüreğinize güç kuvvet versin Selda hanım, bir insanın bu kadar art niyetten arınmış olarak düşünmesi ve iyi niyetli olduğunu düşünenlerin kendilerine dönüp bakmasını öğütlemesini çok güzel anlatmışsınız... Oynuyor diyenler kendi zekasını aşağılamış olmaz mı!..Hayat boğazın kıyısında oturmak, bilgisayar başında fikir yürütmekle yaşanmaz... Hayat yaşanır öğretilmez... yaşayanlar bilir... sevgiler