Muhittin Ve Komşu Kadın
Güneş, yüzünü göstermesede vakit öğleye yaklaşmıştı.
Annesi, Hasibe hatun gidince evde yalnız kalan Muhittin,
Bugünü pijamaya ve bir çift terliğe hapsolarak geçirmeyi planlamıştı ki;
Kapı çaldı, duymazdan geldi ama diğerinin duracağı yoktu, karşısında
Kara, kuru oldukça zarif otuz otuz beş yaşlarında bir kadın annesini soruyordu
yok!
Nerde?
Gitti...
Bana pazardan sonra gideceğini söylemişti
Öyle yaptı zaten pazardan alışverişini yaptıktan sonra vınn
Gün olarak pazar sanmıştım.
Ha bu arada ben Naciye birinci katta oturuyorum yani komşuyuz
İnce esmer elini uzatan kadına
Ben de Muhittin, biraz şaşkın biraz da mahcupça, henüz ellerimi yıkamadım da
Adınızı biliyorum kedimin adaşısınız
Ne?
Neyse sonra anlatırım
Anneniz bana kahvaltıya gelecekti o kadar çay demledim börek, sucuklu omlet yaptım kim yiyecek ayol...
Yersiniz yersiniz hem ihtiyacınız var, maazallah ayağınıza taş bağlamadan çıkmayın sokağa.
Komik mi bu?
Değil mi?
O halde siz gelin.
Bu durumda bir yere gidemem!
Ne varmış durumunuzda, kadın Muhittin’i baştan ayağa şöyle bir süzdükten sonra,
Ha evet bir haftadır yıkanmamış saçlar, sakallar iki beden küçük gelmiş pijama ayağınızın ön tarafını dışarıda bırakan Geçen yüzyıldan kalma terlikler, bencede çıkmayın bir yere korkar insanoğlu.
En iyisi ben kahvaltıyı buraya getireyim evet evet bu en doğrusu, hem sizin huzurunuz kaçmaz
Hoşca kalın hanımefendi...
Kapıyı açık bırk üç dakkika sonra burdayım.
İkili oturmuş caylarını yudumluyorlardı
Ne yapacaksınız günün geri kalanında?
Valla kendimi aslan sütüyle beslemeyi düşünüyorum
Eşlik edebilir miyim?
Hayır!
Zira yarama tuz rakıma buz istemem!(Muhittinin yaşam felsefesi)