Yok Talha...

Bu iş burada biter. Dayanamıyorum

İncik boncukları hoşuna gidiyor değil mi ? Erkek milleti işte parıltı nasıl da cazip geliyor. Madem öyle, bana da incik boncuk al.
Ama sen, sen ne yapıyorsun dededen miras kalan kuyumcu dükkânını adıma yapıyorsun. Onlardan taksam da parlamıyor ki artık Talha.

Bıktım artık şu dedikodulardan Talha...
Karını Boğaza götürmüşsün. Üstüne üstlük bu da yetmemiş gibi bir de un helvası almışsın Talhaaa. Güzel miydi bari, sende yedin mi ?

Bana ne aldın, bi küçücük un fabrikası. O da yanındaki araziyi tek başına vermediler diye. Off Talha dayanamıyorum sana. Ya sen bütün paralarını bu kadın için mi harcayacaksın ?

Bi de geçen balık ekmek yemişsiniz. Biri görmüş. Sen üşümesin diye ceketini karının omuzuna atmışsın. Yok artık inanamıyorum sana. Yazık yazık. Gerçi benim omuzuma bişey atmana hiç gerek olmadı ya. Omuzumdaki kürkler hep sıcak tuttu beni. O yüzden ceketini çıkartmana da gerek kalmadı.

Yine de içim acıyor. Ne verdi ki bu kadın sana Talha?
Çocuklarını mı göstereceksin bana, aman sende. Yeminlen ben sana daha iyilerini veririm, hele sen bana Eyfel’in yakınlarında bir ev al... Şöyle perdeleri gülkurusu renginden, kapısında da kırmızı bir araba. Hani o en son çıkandan, benim kullandığımın. Aa sakın beyaz olmasın içi, unutma bak.

Sahi ya senin çocuklar ne iş yapıyorlardı, sordun mu karına son görüştüğünüz de Talha, ne yiyip, ne içiyorlarmış ?

Amaan bize ne, değil mi hayatım ?
Sen gelirken kedime iki paket jambon al lütfen. Dikkât et markası aynı olsun tamam mı canım ?


Güllerimi de getirmeyi unutma sakın, biliyorsun yarın kadınlar günü Talhaaa.




öyküsatıcısı2013Davidoff