- 571 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
karararsız gece...
KARARSIZ GECE-1
Sıradan herhangi bir geceydi, sağ baldırıma saplanan kurşun çekirdeğinin adımlarımı engellemesinin dışında her şey aynıydı. Dar sokakların köşesinde beni bekleyen çöp kovaları ve etrafında gezinen sokak kedilerilerinin tüy renkleri gibi... Daha bu sabah boğazıma taktığım kıravatın bu kadar işe yarayacağını, yıllarca düşünsem aklıma gelmeyeceği kesinliğinin farkına yeni varsamda bunları bilmem bacağımdaki derin sızıyı hissetmemi engellemiyordu.
...
onun beni öldürme isteği içinde olduğunu, birlikte kahve içerken anlattığı fıkralardan sezmiştim. Garip bir intikamın soğuk bakışlarıyla onun gözbebeklerine bakarken benimde ona karşı ne hissettiğimi anlamış olacak ki bir kahve daha söylemişti, yanımıza sessizce gelen beyaz önlüklü garsona.
En son dışarı çıkan biz olmasakta dışarıdan, daha yarım saat önce bize kahve getiren garsonun son müşterilerini göndermek için kasanın başında uykulu gözlerle beklediğini gördüğümde onun kadar yorgun olduğumu anladım...Dikkatimi dağıtan tek şey kırmızı arabanın açılmış camından dışarı çıkan ses olmuştu...
Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Bu konuda ne o, ne ben birbirimize herhangi bir soru sormadık. En fazla cehennemin dibine ya da bir volkanın en derinlerine gidebilirdik. En son yanaştığım benzin istasyonundaki aldığım yakıt bizi nereye kadar götürürse oraya kadar gideriz diye gerisini fazla düşünmedim.
Kıvrımlı yolun her virajında, direksiyonun döndüğü yönün tersine bana bir şey söylemek ister gibi bakıp dudaklarını sıktığını, dolunayın arabaya vuran IŞIK(ğ)ında görebiliyordum... Ama umursamıyordum. Bir noktada yakıtımız bitecek ve sonunda konuşacaktık bir dolunayın çam ağaçlarına vuran gölgesinde...
Kendine bir sigara yaktıktan sonra, paketten bana da bir sigara sunarken kafamı sağa sola çevirip red cevabını vermiştim. Onun içtiği sigaranın dumanı arabanın içinde bir sis bulutu oluştururken, araba denizi gören yüksek kayalık bir yerde homurtularını motorla birlikte susturmuştu...
Arabadan inerken birbirimize son kez sarılır gibi sıkı sıkıya sarılırken onun ince belindeki küçük tabancayı ellerimde hissederken, kızıl rengli menekşe kokulu saçları rüzgarda savruluyordu. Sabit kalan tek şey dudaklarımızdaki yapışkan kalan öpüşme bir de gökte asılı duran ayın on dördü....
Önce fırtına batladı, ardından kayalara dalgalar vurmaya başladı, şimşek çakarken gök gürültüsünde namludan çıkan kurşuni bir buluttan bir yağmur damlası saplandı denizin derinliğine ....
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
dolu kalem...... ben inanıyorumki bizleri çok şaşırtacak.... bekliyoruz.... sevgiler
DİLEK YILDIZI
En derin saygılarımlasın her daim....
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI
En derin sonsuz sevgi ve saygılarımla ellerinden öperim...