- 443 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EVRENİN SIRRI
İyinin ve kötünün ayrımı hayatın her safhasında kendini öyle belli eder ki, bu farklı iki terim aslında dünyanın gidişatını belirleyen temel öğelerdir. Güllük gülistanlık bir dünyanın varlığı sadece hayallerde mümkündür. Onun yerine her yeri dikenli bir gül bahçesidir varlığımızı sürdürdüğümüz dünya denen mekân. Bu iki tezat kavramdır her şeyin tek sebebi ve tabii ki cennet ve cehennemin farkı da bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Bir yandan iyi olmaya çalışırken nefsimizin ve ihtiraslarımızın kurbanı olup bir bakmışız ki biz de bu ayrıma tabi olmuşuz.
Hep merak etmişimdir, problemsiz, mutlu bir âlemde yaşasaydık acaba yaradılış sebebimizi yine sorgulayacak mıydık? Ya da böylesine pozitif bir ortamda her şey tek düzen ve yeknesak mı olacaktı. Ya da maneviyatımızı böylesine güçlendiremeyecek miydik? Kim bilir her şeyin sütliman olduğu dünya denen mekânda yaşamak belki de daha cazip olacaktı. Daha mı mutlu olacaktık yoksa doyumsuzluğumuz bizi öylesine bedbaht mı yapacaktı?
Aslında hep şikâyet ettiğimiz zorluklar, zorlu aşamalar mı bizi daha da güçlü kılan ve zırhımızı güçlendiren? Sanırım bunları sorgulamak ve cevabını bulmak imkânsız. Aslında göz ardı edilmemesi gereken bir şey var ki güç koşullarda belli çabalar gösterip elde ettiklerimiz bize daha fazla doyum sağlamakta. Her şeyin basite indirgendiği, sıfır problemli dünya büyük ihtimalle tekdüze bir ortam ve düzen sağlayacaktı biz insan denen açgözlü, nankör varlıklara. Prototip bir kimlikle birbirine eş değer insanlar büyük olasılıkla medeniyetin gelişmesine katkı sağlamayacaktı.
Kısaca, bizler; beynimizle, ruhumuzla ve bedenimizle belli bir amaç için hayata gelmiş ve kâinatın sırrını keşfetmekle yükümlüyüz. Dolayısıyla da bizi biz yapan o ilahi güçle olan bağımızı, hayatın her aşamasında daha da güçlendirmekteyiz. Bu, mazoşist bir yaklaşım olabilir ama hayatımızdaki zorlu bariyerler ve keşfedilmeyi bekleyen sayısız kâinat sırrı aslında gücümüze güç katmaktadır. Yoksa insanlık tarihi erişilen bu son noktaya nasıl gelirdi…
Tıbben, teknolojik yönden, sanayi devriminden tutun da her alanda kat edilen tüm ilerlemeler, hastalıkların birer birer kökünün kurutulması, her ne kadar yüzde yüz başarı sağlamasa da, çığır açan buluşlar vb. yürüyen bu düzenle mümkün olmuştur. Zaten zıt kavramlar aslında yaşam boyu verilen mücadelenin en iyi noktada sonuçlanmasına sebebiyet vermektedir.
Özetle, Yaradan’ ın kudreti her şeye kadirdir ve mükemmel şekilde donattığı biz insanlar da O‘ ndan birer parça olduğumuz için; farkında olsak da olmasak da her birimiz aslında evrenin bütünlüğünü sağlayan yapı taşlarıyız. Çünkü genetik, biyolojik, psikolojik yönden her birimiz eşsiz varlıklarız, tekiz ve özeliz. Kainatta bir kum tanesi kadar yer kaplayabiliriz ama gücümüzün, sonuçta tamamen Yaradan’ dan ve O’ nun eşsiz varlığından kaynaklandığını asla unutmamalıyız.
YORUMLAR
sayfaya düşen içten bi r yazı okudum yazna kaleminizi en içten duygularımla ketlarım sevğilerimle