- 591 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI ZOR
Bu ülkede yaşıyorsanız eğer ikisi de kolay aslında.
Nasıl, derseniz..
Geride kalanlar; gidenin konumuna göre kendilerine düşecek maddi manevi getirilerin peşine düşecek. Toplumun hiç görmedikleri tanımadıkları yüzleri ile kendilerine ayrı bir çıkar kapısı aralayacaklardır. Gündem yaratıp kendilerinden söz edilmesini sağlayacaklardır.
Hatta Müslüm Gürses’e yapılan törenler sırasında en az onun kadar ünlü bir sanatçının yanındaki hatunla birlikte bir cenaze törenine katılmaktan çok kendilerini sergileme çabasında oldukları ortadaydı.
***
Gidenlerin ise hali çok beter!
Acaba ardımdan kim ne diyecek ne sorunlar çıkacak neler olacak ve yıllar sonra bile olsa a mezarım açılacak un ufak olmuş kemiklerimden ne hesaplar sorulacak!
***
Tepeden tırnağa ARABESK bir toplum olduğumuzu sağır sultan bile duymuşken.
Rahmetli Müslüm Gürses’in neden bu kadar sevildiği. Yaptığı müzik türünün nasıl bu kadar hayran kitlesini sarıp sarmaladığı merak konusu olmakla kalmadı Üniversite tezlerine ve
derin araştırmalara konu oldu uzun uzun.
Başta ülkenin Başbakanı olmak üzere hemen herkes Onun bu acılı yaşamını bu güne değin nasıl sessizce içinde ve şarkılarının gizli sözcüklerinde barındırdığına şaştı kaldı.
Çoğunluk onun bu suskunluğunu insan yanının inanılmaz güzelliği ve olgunluğuna bağlarken kimileri de bu trajik geçmişinin bilinmesini istemiyor oluşuna bağlıyordu.
Oysa bu ülkede şöhret olmanın ve bedavadan emeksiz yaşamanın ana kurallarından birisi de ‘acıların insanı’ hatta ‘acıların çocuğu’ olmaktan’ geçiyordu.
Üstüne üstlük bu konuda inanılmaz kurgular yapıp kısa sürede ün ve servet sahibi olan nice döküntüler salınıyorken ortalıklarda.
Ancak benim inandığım gerçek o ki; Kan bağı değil. Can bağıdır asıl önemli olan.
Oğlum! dediği Müslüm Gürses’i görmeye her gittiğinde Muhterem Nur’un onu görmesini engellemeye çalıştığını söyleyen üvey annesinin ‘kara gözlüksüz’ çıplak gözlerinin o iç yakan bakışları ve haktan insanların yürekten kopup gelen acı feryatları ve gerçek gözyaşları idi bir matemin gerçek yüzü..
***
Bir turne sırasında tesadüfen karşılaştığı Muhterem Nur’un yaşam ise daha da acılıydı.
Hapse düşmekten tutun da pavyonlarda şarkıcılık ve orası senin burası benim çıktığı turnelerde dansözlük yapmaya kadar.
Zamanın çok ünlü yapımcısı rejisörü sanatçısı oyuncusu gazetecisi iş adamı ve daha pek çok kişiyle olan ilişkisi de dramatik geçmişinin bir parçası.
***
Müslüm Gürses’in profilinde bir ayrıntı daha gizli bana kalırsa.
O, Muhterem Nur’u tutkulu bir aşktan çok kendisinin de ifade ettiği gibi; onu intihara kadar sürükleyen bu berbat yaşamdan kurtarmak maksadıyla açmıştı kollarını ona.
Acıların adamı. Acıların kadınını gerçek bir insan ruhunun temizliği ve aklının öfkesiz duru berraklığı ile sevmiş ve çekip çıkarmıştı onu bu bilinmezliklerin girdaplarından..
Ve yıllarca kol kanat germişti hiç yüksünmeden.
Peki bu Muhterem Nur nasıl oluyor da kendisini neredeyse bataktan kurtaran bu veli nimetinin sağlığına bu kadar kayıtsız kalabiliyor.
Bunca kilo almasına düzensiz beslenmesine ve dolayısı ile organlarının iflas etmesine nasıl seyirci kalabiliyor bunca zaman. Ve onun ağzından çıkanı neredeyse Allah Kelamı sayan Müslüm Gürses’i uyarmıyor!
Bu gün itibariyle medyaya düşen bir iddia ki eğer doğru ise Müslüm Gürses’ den çok mahvolmuş bir ülkenin haline ağıtlar yakmalı…
***
Tatlıses açıklamasında şunları söylüyor;
Senaryo hastanenin aynen planladığı gibi gitti. Baba zaten 1 hafta önce vefat etmişti. Bununla ilgili menajerinin de haberi vardı. Benim de haberim vardı. Hatta hastaneden bir doktor Müslüm Babanın ex olduğunu fakat ailesine söyleyemedikleri için cihaza bağlı tuttuklarını bizzat benim bir yakınıma söylemiş. Doktorlar kimi uyutuyor. Babanın beyin ölümü bir hafta önce gerçekleşmişti zaten.
Ben bunu dün akşam sayın Sağlık Bakanımızla, Sezen Aksu’yla ve ayrıca Hülya Avşar’la da paylaşmıştım. Babanın ölümü kalp yetmezliği, akciğer falan filan değil. Resmen yoğun bakımda kaptığı mikroptan öldü. Dün akşam sayın Sağlık Bakanımıza babanın birkaç gün önce yaşadığı yönünde yapılan açıklamaların yalan olduğunu, yarın hastanenin ölüm haberini duyuracağını söylemiştim. Ve aynen de öyle oldu.
Rahmetli babamın da dediği gibi ölü bizim Allah rahmet eylesin. Babaya Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Allah mekanını cennet etsin..
YORUMLAR
her anımızda reklam...uyutulacak o kadar büyük bir sürü varken . acı gerçeklerimiz arabesk . teşekkürler ve selamlar .
TÜLİN ÖZTUNÇ
Benden de Selamlar.