- 6713 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Nasıl Oluşur? Fikir Nedir? Akıl Olayı Nasıl Oluşur?
Düşünce Nasıl Oluşur? Fikir Nedir?
Akıl Yürütme Nasıl Oluşur?
Ertuğrul Çaylar([email protected])
İnsanoğlunda bulunan fikrin ve düşüncenin iki kaynağı vardır: 1. İnsan İradesi :Düşüncenin gerçelliğini kabullenme insanın iradesi ile sınırlanmıştır. Bilgileri Allah’tan gelip gelmediğini önemsemeyerek, iradesini doğru addettiği taktirde kabul etme. Bu düşünceden çıkan yönetim biçimine demokrasi denir. 2. Allahtan Gelen Bilgi: Vahiy + İnsan iradesinin birlikte oluşturduğu fikir ve evrensel değerler. Her insanda düşüncenin oluşabilmesi için, Bilimsel metoda göre akıl süzgeci şöyledir:
1- Bir fikrin bir düşüncenin oluşabilmesi için bir OLAY şarttır.
2- Bu olayı kaydeden sağlıklı bir dimağa, belleğe, zekâya sahip olmak şarttır.
3- Bu olayı belleğe ileten DUYU ORGANLARI’nın en az biriyle belleğe iletilmesi de şarttır.
4- Bellekte o olay hakkında sağlam delillere dayanan bir geçmiş bilgi bulunması da şarttır.
Olay olur, görülür, duyulur, işitilir, tadılır, koklanır ve bellekte bekleyen geçmiş bilgiyle birleşince insan, idrak ve bellekte saklı bilgiyi sentez yaparak bir düşünceye varmış olur. Algılanan olay geçmiş bilgi ile sentez yapılınca düşünce oluşmuş olur. İnsan o zaman bu olaya karşı bir tavır alabilir. Bir olayın bu düşünce metoduna göre değerlendirilme neticesine; akıl yürütme diyoruz.
Pratik olarak her insan yaratılış icabı bu akıl yürütmeyi gerçekleştirmektedir. Haklı olarak da aklına güveniyor. Bunun adı aynı zamanda insan iradesi’dir. Dördüncü aşamadaki “geçmiş bilgi” yerine Peygamberlerin getiridiği bilgileri kabul etmeyerek kendi ürettiği bilgilerle düşünüldüğünde, Buna demokratik insan düşüncesi denir. Demokresi insan iradesiyle sınırlı bir fikirdir. Tarihte kendilerini seçilmiş gruplar olarak benimsetip, insanlara bu üstünlüklerini kabul ettirmek için kendilerini hümanist olarak ifade ettiler. 1789 dan sonra Laiklikle kiliseyi devreden çıkarınca Demokresiyi Evrensel değer olarak herkese dikta ettiriyorlar.
Bir kısım insanlar0 ise, geçmiş bilgi yerine diyalektik materyalizmi koyarak düşünenler de başka bir ideoloji üretmiş oldular.
Müslümanlar ise akıl süzgecinin dördüncü aşamasındaki “geçmiş bilgi” yerine, akli ve nakli delillerle gelmiş olan vahy-i ve bilim dünyasınca geliştirilen bilimsel metodu koyarak düşünürler.
İşte, bu akıllı insan kimselerden etkilenip kendisini yanıltmadan olayı dosdoğru olduğu gibi naklederse buna haber denir.
Bu insan; geçmiş bilgiyi kendi inanç ve vicdani amacına göre kullanarak bu olayı kendi bakış açısıyla ortaya koyarsa işte, yorum yapmış olur. Yorum yapacak insanın olayları değerlendirerek karar verebilmesi için gereken yetenek ve eğitim durumu yeterli olmalıdır ki, yorumları da isabetli olabilsin ve geleceğe yönelik fikir verebilsin.
İşte eğitimdeki isabetsizlik veya ciddiyetin ortaya çıkışı buradan başlıyor. Çünkü: geçmiş bilgi yerine doğru bilgiyi koyarsanız yorum da doğru olacaktır. Yorumcu, işte o zaman hür iradeli bir insan özelliğini kazanacaktır. gerçek demokrasiden kast edilen ve umulan da budur. Düşünce hürriyeti için yapılan kanunlar yorumcunun fikirlerini serbestçe yaymasını sağlamak içindir. Zamanımızda küçük gerçeklerin gösterilmesi, büyük gerçekleri perdelenmek amacıyla yapılmaktadır. Eğer geçmiş birikim yerine zorla, hileyle veya kandırılarak yanıltıcı bilgilerle düşünmeye kalkarsak düşünce yanlış olacaktır. Neticede insan akılsız olacaktır.
Bu düşünce metodunu her fikir adamı bilir. Fakat geçmiş bilgilerin belgeli delilli olması bir çoğunun işine gelmiyor. Örneğin: Sosyalistler, İNANÇ konusunda geçmiş bilgi yerine diyalektik materyalizmi kullandılar. Kapitalist toplumların ise ahlâk-i olmakla ilgili belli ilkeleri yoktur. Kendi menfaatlerine göre düzenledikleri, ön plana çıkardıkları, sahtekârlığa kaçan olay ve olgular ve bu olay ve olgulara göre ileri sürülen görüşler geçmiş bilgiyi ve birikimi oluşturur. Bilimsel metotlar iddiasında bile, insanları yanıltma amaçlanabilmektedir. Onlarda: “Gaye, vasıtayı meşru kılar.” ilkesi ve menfaatini koruma ön plandadır. Ama ahlaksızlığı da kabul etmezler. Gerçekten her iddianın bir doğru yönü vardır. Her akıl ve izan sahibi fark ediyor. Tartışmalar yalnız geçmiş bilgiye kalıyor.
Bizim kültürümüzde aklın tanımı, ne sosyalizim, ne kapitalizim, ne de başka ideolojilerden alınmamıştır. Çünkü, bunlar yalınız insan mahsülü ve sınırlıdırlar. Düşüncede ve inanç konusunda, geçmiş bilgi de akli ve nakli deliller yanında, bilimsel metodu da kullanmak zorundayız. Belli ideolojiler çeşitli zamanlarda sosyolojik ve teknik gelişmeler sonucu insanların icat ettiği yönetim biçimleridir. İnsan iradesi taş devrinden bu güne, hiç ilerleme kaydetmedi mi? Etti, elbette. Önceden düz zannedilen Dünya’nın yuvarlak olduğu bilgisi insanlığa birçok olayı doğru yorumlama fırsatı sunmuş, uzayda dolaşma imkânı sağlamıştır. Tüm bilgileri birlikte değerlendiren, insan iradesinin yüceliğini Allah’ın indirdikleri ile birlikte “Evrensel Değerler” olarak görüyoruz.
[ikiyanayasla]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.