- 646 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(33): HAMİDLİ ŞABAN(Selîkî)
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(33): HAMİDLİ ŞABAN(Selîkî)
Mustafa CEYLAN
*************************
Asıl adı Şaban olup, Hamidli Şaban olarak bilinen ve şiirlerinde Selîkî mahlasını kullanan şairimiz, haydutlar tarafından yolu kesilerek öldürülen şairlerimizdendir. Tepedelen kadılığından sonra Mankub kadılığında atanmış, kısa bir süre sonra da bu görevden azledilmiştir. Bunun üzerine ailecek İstanbul’a yola çıkmış, yolda eşkiyalar tarafından yolu kesilmiş, ailesi, çocukları ve yanında bulunan bütün yakınlarıyla birlikte öldürülmüştür.
*
Hamidli Şaban denmesinin sebebi de, Ispartalı oluşundandır. Zira, Isparta tarih sinesinde Hamitoğulları Beyliği sınırları içerisinde idi.
Saçlı Emir’in talebelrindendir. Ayrıca Medine kadısı Hakimzade’ye de mülazimlik yapmıştır. İlmî derinliğinin iki kaynağı da bunlardır. Kanuni yönetiminin son çeyreğinde yaşamıştır. O yüzyılda yaşayan Hayalî Bey’in sevmediği ve adını verdiği birkaç şairin arasında adı geçer.
*
Demiştir Ki:
“Turrede alnın nihân olsa gözüm giryân olur
Kim kamer gelseydi akrep burcuna bârân olur
Sâkiyâ yağmur gibi yağar dolular meclise
Gülşen-i işretle gönlüm goncası handân olur
Hane-i dilde gamın mihmânım oldukçe benim
Sine tennurunda murğ-i cân u dil biryân olur
Sâkî-i devran ki sağar eyleye sır kâsesin
Bezm-i mihnetde mey-i aşkınla ser-gerdân olur
Zâhire bakma Selîkî bâtının ta’mîr kıl
Bâtını ma’mûr olanın zâhiri virân olur.”
*
Selîkî’ nin eli kalem tutar, bütün eş-dost ve tanıdıkların hatıra defterlerine süslü harflerle şiirler yazarmış. Hat sanatını şahane bir şekilde kullanan şaire, zamanın dost meclislerinde, ellerinde getirdikleri defter ve kâğıtlara, mecmualara şiir yazdırabilmek, anı bıraktırabilmek için insanlar kuyruğa girerlermiş. Hattâ, çok yakın dostları ona şaka mahiyetinde takılarak; “herkes şiirin için değil, hüsn ü hat sanatın için kuyrukta..” derlermiş.
*
Demiştir Ki :
Müseddes
Gah firkat bir yanedan gönlüme verir elem
Gâh hasret bir yanedan cânıma eyler sitem
Gâh mihnet bir yanedan gösterir râh-ı adem
Gâh gam bir yana canım almak ister neyleyem
Dört yanedan bana olurlar havâle dem-be-dem
Gâh firkat gâh hasret gâh mihnet gâh gam
Tîr-i firkat geh delüp bağrım deruna kâr eder
Hançer-i hasret geh dem olur sînemi efgâr eder
Derd-i mihnet kim beni künc-i belâda zâr eder
Gam gam gönlüme geldikçe beni bîmâr eder
Her biri bir yana cânımdan beni bîzâr eder
Gâh firkat gâh hasret gâh mihnet gâh gam
Olmuş iken ol perî aşkında şeydâ bir yana
Kakülünden var iken başımda sevdâ bir yana
Cevr ederler câna ol yâr-i dil-ârâ bir yana
Dil çekerken cevri ağyâr ile kavgâ bir yana
Cânımı almak için eyler tekazâ bir yana
Gâh firkat gâh hasret gâh mihnet gâh gam
Dil belâ bezminde her dem ney gibi nâlân olur
Gözlerim yaşı şarâb olup ciğer biryân olur
Şem’olup ol bezme cânım rişte-i sûzân olur
Zerd olup benzim dem-â-dem gözlerim giryân olur
Avş içün ben bî-kes ile hem-dem-i yârân olur
Gâh firkat gâh hasret gâh mihnet gâh gam
Ey Selîkî gâh firkatten nola kılsam figân
Gâh hasretden yeridir yaşın olursa revân
Gâh mihnetden nola olsan za’îf-i nâ-tüvân
Gâh gamdan tan mı olursa vücûdun bî-nişân
Râh-ı aşka girenin yolunda olur her zamân
Gâh firkat gâh hasret gâh mihnet gâh gam”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.