- 495 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÖYLEMELİYİZ ARTIK !
Üniversite de konferanslar oluyor. Tabi biz de elimizden geldiği kadarı ile katılmaya çalışıyoruz. Yine bir konferans. Konferansa konuşmacı olarak gelen kişi, Suriye’de kaçırılan gazetecilerden olan Adem Özköse. Suriye’deki iç savaşı ve Suriye’de yaşadıklarını anlatacak.
⃰
Konferans, Adem Özköse’nin yönelttiği şu soruyla başlıyordu:"Arkadaşlar aranızda derdi olan var mı?’’. Önce amfiden ses çıkmıyor. Adem Özköse yine soruyor:"Derdi olan var mı?’’… Bu sefer sesler yükselmeye başlıyor. Var, var, var… Tabi konu Suriye olunca dertler de bu yönde. Kimisi Suriye’de yaşananlara İslam dünyasının sessiz kalmasından dem vuruyor, kimisi Esad’tan , kimisi Türkiye’nin tutumundan,kimisi de ABD,İsrail ve Batılı güçlerin oyunundan böylece dertler uzuyor.
⃰
Tabi dertli olanlar arasında ben de varım. Ama içimde tereddüt. Derdimi söylemekten çekiniyorum. “Derdi olan var mı?’’ sorusu 4-5 kez daha tekrarlanıyor. Benden ses yok.Korkmuyorum,çekiniyorum. Bir an tam söylemeye yelteniyorum. Konuşmacı son dert diyerek başka birini alıyor. Ve derdimi söyleyemiyorum.
⃰
Konferans çıkışı arkadaş soruyor: “Ne söyleyecektin ve niye söylemedin?’’
Evet. “Ne söyleyecektim ve niye söylemedin?’’ Derinden dokunanları söyleyecektim. Derinden dokunanlar kısaca…
Suriye, Filistin ,Afganistan ve diğer Arap ve Müslüman ülkelerde yaşanan olaylarda yerli halka uygulanan katliam , şiddet ve her türlü baskı hakkında konuşulup, konferanslar düzenlenirken, Urumçi , Karabağ, Doğu Türkistan ve diğer Türk ellerindeki Türklere uygulanan katliamlar, eziyetler niye konuşulmuyor, niye söylenmiyor. Bunu söyleyecektim. Söyleyemedim.
Tutsak Türk elleri ve onun Osman Batur gibi binlerce şehidi dururken, Che Guevara’yı tanıyan Türk gençliğini söyleyecektim. Söyleyemedim.
Şimdiki üniversite gençliğinin ağzından düşürmediği “Komünizmin, Sosyalizmin’’ Türklüğün ve Türkçülüğün en büyük düşmanı olduğunu söyleyecektim. Söyleyemedim.
1 Mayıs İşçi Bayramı, emekçinin, işçinin bayramı diye 1 Mayıs’ta komünistlerin meydana inmesine izin verilirken, 3 Mayıs Türkçülük gününün kutlanmasına izin verilmemesini söyleyecektim. Söyleyemedim.
Söyleyeceklerim bitmez ama son olarak şunu söyleyeyim. Türk milliyetçilerine bu ülkede faşist yakıştırması yapılıyor. Sorsan faşistin anlamını bilmezler. Neyse. Türkiye’de faşist, şu veya bu değil, Türkçü gençler vardır. Bunlar göğüslerine milli sembol ve alâmet olan Bozkurtlu rozet takarlar ve kendilerine Bozkurt derler.
⃰
Söyleyeceklerimi aktardım şimdi gelelim niye söylemedim. Eğer konferansta bunları dile getirseydim, şu yakıştırmalara ve damgalamalara maruz kalacaktım: MİLLİYETÇİ, IRKÇI, FAŞİST… Gerisini siz düşünün.
Bana ve benim gibi düşünenlere bu yakıştırmaları yapanlara bir olayı not düşeyim. Ve yazımı sonlandırayım.
1975 yılında, 16 yaşında bir lise öğrencisi olan Necati Kaya, Türlük gurur ve şuurunu içinde hisseden ve yaşayan bir gençtir. Bu genç göğsüne Bozkurtlu rozetini takarak okula gitmiştir. Okulun müdürü sırf Bozkurtlu rozet taktığı için Necati Kaya’ya sert bir cisimle vurarak komalık eder ve Necati Kaya kurtulamayarak şehit oluyor. Kine bakın.
⃰
Şimdi soruyorum, bize MİLLİYETÇİ, FAŞİST, KAFATASÇI, IRKÇI diyenlere siz nesiniz?
Bekleyin, devamı gelecek!
Hasan GÜNEŞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.