- 1250 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(30):ŞÂHÎ(Şehzade Bayezid)
“Gamzen okıyla sîne vü dil yâre yâredir
Cevr-i rakîb ile ciğerim pâre pâredir
Rahm eylemez figânına ben bî-dilin meded
Benzer ki kalbi ol güzelin seng-i hâredir.
Feryâd ü nâleme rahm itmedi seng-dil
Hışm ü itâbı yine hemân bir karâredir.
Bir bûsesi bahâsı lebinin çün cân ola
Ölür dürülür aluruz anı ne çâredir.
Mihr-i nigârı sanma ki sînende sakladın
Eşkinde Şâhî gibi o âşikâredir.”
*
Öldürülen şairlerimizden “Şehzade Bayezid (1525 - 25 Eylül 1561), Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olma şehzadelerindendir.
Babası henüz sağ iken kardeşi Şehzade Selim ile giriştiği taht mücadelesinde yenilmiş; sığındığı İran Şahı’nın sarayında babasının adamları tarafından oğulları ile birlikte boğularak öldürülmüştür.
1525 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan’dır. 11 Kasım 1539’da erkek kardeşi Cihangir ile birlikte sünnet edildi. 1541’de Macaristan seferine katıldı. 1546’da Karaman Sancak Beyliği ile görevlendirildi. 1548’de İkinci İran seferine çıkan babasını Akşehir’de karşıladı.
Kanuni 1553’te Nahcıvan Seferi’ne (3. İran seferi) çıkarken Bayezid’i taht muhafazası için Edirne’ye gönderdi. Ordu sefere giderken Konya’da Şehzade Mustafa’nın boğdurulması ve ardından Şehzade Cihangir’in de hastalanarak Halep’te hayatını kaybetmesi üzerine Bayezid, tahtın iki varisinden birisi olarak kaldı. Diğer varis, ağabeyi Şehzade Selim idi.
Düzmece Mustafa olayı
Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra ortaya çıkan Düzmece Mustafa olayında Şehzade Bayezid’in, isyancı kuvvetleri durdurmada ağır davrandığı, hatta bu isyanı onun düzenlediği iddiası ortaya atıldı. Kanuni’nin ona olan güveni sarsıldı, ancak yine de kendisini affedip Kütahya’ya gönderdi. Bayezid bunun üzerine babasına yazdığı mektupta “ben kulunuzu muradına irgürdünüz” diyerek teşekkür etmiş ve kendisini tahtın varisi olarak görmeye başlamıştır.
Annesinin koruması
Hürrem Sultan, kendi oğullarından birisinin, daha çok karakter bakımından Kanuni’ye benzeyen Bayezid’in tahta geçmesini istiyordu. Yaşamı boyunca da onun koruyuculuğunu üstlenmiştir. Hatta Düzmece Mustafa olayında Bayezid’in, affedilmesini Hürrem Sultan’a borçlu olduğu söylenmektedir. Ancak Hürrem Sultan’ın 1558’de ölümünden sonra, Bayezid koruyucusuz kalmış ve kendine taraftar toplamaya girişmiştir. Bayezid’in Selim aleyhine harekete geçmesinde, Lala Mustafa Paşa’nın rolü olduğu düşünülür.
“Şehzade Mustafa’ dan sonra, ikinci bir evlât acısı eklenince ki, Cihangir Sultan’ın vefatıytı. Yaralı kalbli baba ilk isyanını yakaladığı Şehzade Bayazıd’ı Hürrem Sultanın da ısrarları ile affetti. Bayazıd yaptığı isyanın farkında olduğundan barış şerbetini eline tutuşturan babasının sunduğu şerbeti zehirlidir korkusuyla bir müddet içemeyip endişeyle bekledi. Sultan Kanuni Hz.leri durumu görünce oğlunun elinden aldığı bardağı bir dikişte bitirdi. Belki de Sünneti Şerife uygun içme tarzını ilk defa terketmiş oldu koca Padişah.
Evet oğlu ona itimat edememişti. Affa inanamamıştı, banş merasiminde annesi Hürrem Sultan bulunduğu halde.
Bu tereddüd onun bu işlere yeniden teşebbüs edeceğini gösteriyordu, nitekim etti de...”
Selim ile sürtüşmeler
Oğullarının taraftar toplamaya başlamaları üzerine Kanuni onları birbirlerinden uzaklaştırmış, 1558’de Selim’i Konya’ ya, Bayezid’i ise Amasya’ ya göndermiştir. Bayezid bunu kendisine bir hakaret saydı ve Kütahya’da kalmaya çalıştı. Ancak babasının ısrarları sonucu Amasya’ya gitmek zorunda kaldı; 21 Aralık 1558’de Amasya’ya vardı. Kanuni onu çeşitli vaadlerle oyalamaya çalışırken, o bir mektubunda babası için “padişah olan yalan söyler mi” dedi ve taraftar toplamaya devam etti.
Kanuni, aynı şekilde Selim’in de asker toplamasını söylemiş ve Sokollu Mehmed Paşa’ yı ona yardıma göndermiştir. Bu arada Bayezid’in sancağından çıkması isyan olarak değerlendirildi ve Şeyhulislam Ebusuud ve başka din adamları tarafından öldürülmesinin vacib olduğuna dair fetvalar verildi.
Bu esnada Amasya’dan Ankara’ya gelmiş olan Beyazid, 29 Mayıs 1559’da Konya önlerinde Selim’in ordusuyla çarpıştı, ancak 2 gün süren savaşta onun düzenli ordusu karşısında üstünlük sağlayamayıp yenildi. Bunun üzerine Amasya’ya dönmüş ve müftü Muhyiddin Cürcani’yi babasına, affedilmesini dilemesi için gönderdi.
İran’a sığınması
Kanuni, Bayezid’in af talebini reddedip yakalanmasını emredince Bayezid oğullarını alarak 7 Temmuz’da Amasya’dan çıktı. Ağustos ortalarında İran’a sığınmak zorunda kaldı.
İran’da Şah Tahmasb tarafından Kazvin’ de büyük bir törenle karşılanan Bayezid, onun aracılığıyla babasından affını diledi. Tahmasb, Selim ve Kanuni arasında Bayezid’in teslimi konusunda yazışma ve pazarlıklar yapıldı. Tahmasb’ın isteklerinden bir kısmını kabul etmek zorunda kalan Kanuni, ona 1.200.000 altın ödeyeceğini ve Kars Kalesi’ni bırakacağını vaad etmiştir. Ayrıca Selim de padişah olduğunda, İran’la dost kalacağına dair bir ahidname vermiştir.
Ölümü
Anlaşma sağlanınca Kazvin’ e giden Osmanlı elçileri 25 Eylül 1561 tarihinde önce Bayezid’i ardından da oğullarını boğarak öldürdüler. Bayezid ve oğullarının cenazeleri Sivas’ a getirilerek surların dışında bulunan "Melik-i Acem türbesi"ne defnedilmiştir. Bu türbe Abdulvahabi Gazi Camii içerisinde bulunur.
Bayezid’in ölümünden sonra Bursa’ya nakledilen karısı bir kale içinde bekletilmiş ve yanında bulunan üç yaşındaki oğlu da öldürülmüştür.
Çocukları
-Şehzade Orhan (d.1543 Kütahya, - ö. Kazvin, 23.7. 1562 öldürülmüş).
-Şehzade Osman (d.1545 Kütahya, - ö. Kazvin, 23.7.1562 öldürülmüş).
-Şehzade Abdullah (d.1548 Kütahya, - ö. Kazvin, 23.7.1562 öldürülmüş).
-Şehzade Mahmut (d.1552 Kütahya, - ö. Kazvin, 23.7.1562 öldürülmüş).
-Şehzade Murat (d.1559 Amasya, - ö. Bursa, 1.8.1562 öldürülmüş).
-Mihr-u-Mah Sultan (d.1547 Kütahya - ö. Istanbul, 1593), 1562 ile Damad Muzaffer Paşa evlendi, 1568 Bağdat, Kıbrıs 1570 ve Luristan 1592-1593 valisi oldu.
-Hatice Sultan (d. ve ö. Kütahya, 1550).
-Ayşe Sultan (d.1553 Kütahya, - ö. Tokat, 1572), 1568 ile Damad Hoca’Ali Paşa Eretnaoğlu evlendi ve bir oğlan doğum sırasında öldü.
-Hanzade Sultan (d. ve ö. Kütahya, 1556).
Ölümünden sonra
Bayezid olayından sonra, yeniçerilerin Anadolu’ya muhafız olarak yayılması ve şehzadelerden yalnızca en büyüğüne sancak verilmesi gibi idari değişikliklere gidilmiştir.
Ona sadrazamlık vaadinde bulunan Selim’in tahta çıkmasını isteyen ve Bayezid’i babasına karşı isyana teşvik eden Lala Mustafa Paşa, ancak III. Murat zamanında, yaklaşık 3 ay sadrazamlık yapabildi.
*
“Zahid niçün etmezmiş ol kâmeti revândan haz
Âdem midir ki etmez bir serv-i revândan haz.
Hicrinde geçen ömrün hiç tadını bulmadım
Vaslına erişmekle buldum dil ü cândan haz
Sensiz bu cihân içre bildim ki olunmazmış
Ey yâr-i dil-ârâmım hûbân-ı cihândan haz.
Ey bülbül-i dil durma gel nâle vü efgân et
Gördün idiyor çün ol gül-çehre figândan haz.
Kûyinde seni Şâhî bu hüsn ile seyretmiş
Hiç ide mi andan ol hûrâ-yı cinândan haz.”
*
Şairliği
Bayezid’in “Şahi” mahlasıyla yazdığı şiirleri, Türkçe ve Farsça şiirlerinden oluşan bir divanı vardır. Şiirlerinde saltanat arzusu, aşk, günahlarından bağışlanması için yakarış konularını işler. Babasından affını dilemek için yazdığı şiirleri ve babasının yine şiir olarak verdiği karşılıklar meşhurdur. Divanının iki el yazma kopyası Millet Kütüphanesi Ali Emirî koleksiyonunda bulunur. Divanı Filiz Kılıç tarafından yeni Türk alfabesine aktarılmış, fakat bu aktarım fazla hatalı olduğu iddiasıyla eleştirilmiştir.”
*
SON SÖZ :
BABASINA YAZDIĞI MANZUM MEKTUP
“Ey serâser âleme Sultan Süleyman’ım baba
Tende cânum cânımın içinde cânânum baba
Bayezîd’ine kıyar mısın benim cânum baba
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Enbiyâ ser-defteri, yani ki Âdem hakkiçün
Hem dahi Mûsâ ile İsâ-i Meryem hakkiçün
Kâinâtın serveri, ol Rûh-i A’zam hakkiçün
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Sanki Mecnûn’am, bana dağlar başı oldu durağ
Ayrılup bi’l cümle mâl ü mülkden düşdüm ırağ
Dökerüm göz yaşınu vâ-hasretâ dadü’l-ferağ
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Kim sana arzeyleye hâlim eyâ şâh-ı kerîm
Anadan, kardaşlarımdan ayrılup kaldım yetîm
Yok benüm bir zerre isyânum, sana Hak’dır alîm
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Bir nice ma’sumum olduğun şehâ bilmez misin?
Anlarun kanuna girmekden hazer kılmaz mısın?
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısın?
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Hak Teâla kim cihânun şahı itmüşdür seni
Öldürüp ben kulunu, güldürme şâhım düşmeni
Gözlerüm nuru oğullarımdan ayırma beni
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba
Tutalum, iki elüm başdan başa kanda ola
Bu meseldür söylenir kim, “kul günâh itse n’ola”?
Bayezid’in suçunu bağışla, kıyma bu kula
Bî-günâhım, Hak bilür, devletlû sultanum baba”
Kaynakça
--------------------------------------------------------------------------
-Fahri Unan, Kanuni Devri Şehzade Mücadeleleri ve Bunun Osmanlı Siyasi ve Sosyal Tarihi Bakımından Önemi, Erişim tarihi:04.01.2012
- Çiçekler, Şehzade Mustafa ve Farsa Divançesi, Erişim tarihi:04.01.2012
-Şâhî Divanı, (Haz: Filiz KILIÇ), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2000.
-Azad Ağaoğlu, "Şahi Divanı mı, Vâhî Divanı mı?", Toplumsal Tarih derg., SAYI:93 CİLT:16 EYLÜL 2001
-İslam Ansiklopedisi, Bayezid maddesi sf:230
-Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları, Şerafettin Turan, Bilgi Yayınevi”
-Şiirler Dışında (Alıntı-Kaynak ) : tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehzade_Bayezid
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.