- 697 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Teşekkür
’Ve Oscar...’
Bayan Hattaway sözünü geleneksel olarak burada kesip, zarfı açtı. Biz izleyenler için gayet çabuk açılan bir zarf gibi gözükse de, En İyi Yönetmen adaylarının beşine de yavaşlatılmış çekim havasında geldiğine emindim.
Bayan Hattaway zarfa göze attı ve heyecanlı bir şekilde:
’Vadim O Kadar Kanlıydı ki filmiyle William Westover’a gidiyor!’ diye anons etti.
Bir anda salonda çılgıncasına alkış koptu. Drake’le ben de kendimizi kaybetmişcesine alkışlıyor, bağırıyor, alkışı kesip ıslığa geçiyorduk. William ise sakince ayağa kalktı, benim elimi sıktı, Drake’i yanağından öptü ve sahneye yöneldi. Gülümsüyor, topluluğa zarif baş selamları veriyordu. Basamaklardan çıkıp Bayan Hattaway’in yanına geldi. Hattaway ona Oscar heykelciğini verdi, tebrik öpücüğünden sonra da William’ı mikrofonla başbaşa bıraktı.
William sakindi ama yüzüne duygusal bir ifade gelmişti. Koreli atalarından miras kalan ifadesiz yüzü yumuşamıştı.
’Teşekkür ederim...’ diyerek alkışları ve tezahüratı susturdu. Bizim oturduğumuz yöne doğru şöyle bir baktı ve söze girdi.
’Harris Reeter... Harris Reeter benim eşim değildir. Aile bireylerimden biri de değildir. Burada bulunan ya da bulunmayan meslekdaşlarımdan biri de değildir. Afganistan’daki çekim ekibinden, çekim sırasında orada tanıştığım, terini, kanını bu ülkenin idealleri için veren kahramanlardan biri de değildir. Harris Reeter benim arkadaşımdır. Çocukluk yıllarımdan bugüne gelen bir arkadaşımdır. Harris..’
Elindeki Oscar heykelciğini havaya doğru kaldırdı:
’Harris, sıkıysa şimdi bunu geç. Teşekkür ederim.’
YORUMLAR
Bence kapalı bir gönderme var öykünün sonunda, çünkü harris öykünün içinde yok, belki bir atıf olabilir.
İlhan Kemal
lacivertiğnedenlik
İlhan Kemal
Öyküdeki kahramanımız gerçeğin tersine ödülünü almaya giderken bir kadını öpmedi.
Arkadaşıyla arasında dostluğun yanısıra yarış da varmış demekki. Bu arada arkadaşı anlatıcı oluyor sanırım. Final tarzınız her zaman farklı. Harris'e söz hakkı vermemişsiniz. Tabiki bu daha havalı olmuş. Ben olsam araya seksen türlü içsel konuşma sokardım:)) Küçük bir ayrıntı: 5. satırdan sonraki arada bir eksiklik var sanki. (Çok övüyor demesinler diye yazdım:)
Not: ‘Buzkashi Boys’ dan çok umutluydum.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
İlhan Kemal
Ama Teşekkür adlı öyküyü kurarken kesinlikle aklımda Can Uran'ın hikayesi yoktu. Doğrudan benim teşekkür konuşmam nasıl olurdu diye düşündüm. Benimki biraz daha uzundu; öyküde bunu kısaltmak zorunda kaldım.
Bir kadını değil de Drake'i öpmesini güzel yakalamışsınız. Ama Harris Reeter'in salonda olmaması biraz bulanık kalmış (Benim hatam). Belki teşekkür sözlerinde: Harris Reeter, dünyanın her neresinde isen... tarzında bir ifade kullanmam gerekirdi. Beşinci satır konusunda ise son derece haklısınız, hemen düzeltiyorum. Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Saygılarımla.
İlhan Kemal
Senaryo yazdım açıkçası. Öykü yazmadığım yıllarda iki, hatta üç tane kısa film senaryosu yazdım. Çocukcaydılar ama sınırlamalar ve onlara bulmaya çalıştığım çözümler sayesinde çok eğlenmiştim. Sonrasında öykü yazmaya başlayınca elimdeki olanaklara inanamadım (Herkese her şeyi yaptırabiliyordum: İstediğim arka planı kullanabiliyordum, kimse kararlarıma itiraz edemiyordu: ''Şimdiki sahnede erkekler soyunacak, kızlar üzerindekilerle oynayacak. Yok, yok, erkekler de soyunmasın. Onun yerine köşeden bir yaratık girsin'' gibi keyfilikler yapma şansımız var). Tabi ki öykünün de görsel ve işitsel bir anlatıya göre epey sınırlamaları var.
Çok güzel , çok...Başarısının mutluluğunu ve arkadaşından önde olduğunun zaferini yaşıyor...
Keyifle okudum, tebrikler.
Sevgilerimle...