Manaların Ruju Değdi Yüreğime
hayrettin taylan
Yarı yarıyaydı cümlelerim sen gelene dek.
S’özlerim yarım , yalnızlığım yarimdi. Seni sevmeyi bekliyor yarım kalanlar. Yarımlarımın yari olunca aşk eli olup başka periler el kalıp sana aktım Şulenar.
*Şimdi seni sevdiğim için ertesi günü özlüyorum.Çünkü her gün daha çok sana alışıyorum. Süzme peynir gibi berraklarına kahvaltı oluyorum. Bandırılmış bir yürek yemeği gibi hayallerimin tadı oluyorsun.
-Uykumun aklını baştan almış olmalısın, gelmiyor bir türlü.Biraz uyusam seni rüyalarda görsem diyorum ;ama sözlerin gecemi aydınlattığı için, içim hep gündüz sanıyor. İçim sayende apaydınlık.
-Zaten sevince gün ile gece ortadan kalkıyor .Mevsim yok, iklim yok, mekan yok, akıl yok…Sadece sevmek,sadece sevilmek …
Yüreğimin en diplerinde dip boyasını süren yazgının boyacısıyım.Gönlünün duvarlarını boyadım. Yüreğinde renklerimin izi var.Dokundum bir kere cümlelerine. Öptüm seni sözcüklerin dudağıyla. Manaların ruju değdi yüreğime. Anlam içinde anlama boyandı kırmızıların.Kırmızı noktalar kendini bıraktı içime…
-Yarın yaşanmaya özel hayal gibi kırmızısını sundu, kırmızı rujunun rejimiyle yürek devletimizin sistemini kurduk.
-Ana aşkımızın ilk maddesi, her yerde, her anda, demde, olayda, sıcakta, aşkımızı hep canlı tutmaktır. Sadıklığımızı kördüğümlere teslim edip kalitenin en güzel zirvesine öznel duruşumuzla gitmektir.
-Bir çocuk hayaliyle sarıldım senli demlere.Bir çocuğun kendisi kadar büyük bir şekeri sevmesi gibi ilginç, farklı, bir o kadar sevinçliydim.
-Ben de çocuk gibiyim seni severken. Benim şekerim, içtenliğin, tanımsız duruşun, kadınsal ışığın, romanları ağlatan sözlerin , bir de hayallerimiz….bir de yaşacaklarımızın paftaları…Benim şekerim senden de bende de büyük Şulenar.
Bir tebessüm bağışladın sesinle. Sesinde bir film başlıyor.Sen konuştukça oynuyor bütün dünyan ve dünyamın sahnesine taşınıyor film çekimleri.
-Şifa niyetine sarılıyorum.Ki aşığın sarılması bütün ilaçlardan daha etkilidir , üstelik yan etkisi yok yar etkisi var sevgilim.
Sen… Sen O kadar Çoksun…Sen o kadar çocuksun ki içimdeki çocuğun oyuncaksı kızgın.
İçimdeki çocuğun oyuncakçısı sen her duygumun oyunu olunca, ondan aldığım duygu oyuncaklarına ihtiyaç yok.
-Bir bebeğin var, bir de bebek yüzün. Bu da içimizdeki çocuğa yetiyor.Evcilik oynuyor, egolar, tatminler, arzular, sevdalar. Bilinçaltının altın kalpli çocuğu oluyoruz ve bilince sarılıp seviyoruz Şulenar.
-Kronik şüpheci olmaktan kurtardır bizi içten bağlanış.Samimiyetimiz zincirlenme isim tamlamasıyla birbirine bağlandı.
-Tecrübenin niteli olduk tümlendik ikimizin isminde.Bir sıfat tamlaması gibiydik.Tek başına sıfat değeri taşımıyorduk.Önadım gibi, aşk şanımdın.
Şimdi yüreğinin bağlantısını tümlediğin ilgilerimde seni dahadan çok , dehanın sırrında sevmeye çiftçiyim.
-Seni ektim sevda nadasına.Yeşermeli ilginle, güzel düşlerinle ve de benli zamanlarınla.
-Her anının tiryakisi olduğum yaşanırlık aynasındayım.Kendime baktım seni gördüm.
Seni içtim ömrümün pınarı gibiydin.İçtikçe susadım, susadıkça içip sustum.
-Özel bir alev gibi yakıldım ,yandıkça üşüdüm, üşüdükçe şulelerine sarıldım.Serinledim , sevdim bilerek, yüreğine bilenerek üşüdüm ki iliklerine kadar ısıtasın ilklerinle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.