- 923 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
CEMRELERDE BAHARI BEKLEMEK
Cemrelerde baharı beklemek ne kadar güzeldir. Umuttur Cemreler, tekrar doğuştur. Yeni planlar, yeni yollardır. Havanın, suyun ısınması, topraktan sıcak buharların yükselmesi, kanın daha da hızlı akması demektir. Atmak istersin kışın giydiğin karamsarlığı, hafiflemek istersin baharın renkleriyle. Gri bulutları dağıtıp aralarından güneşin hayat ışıklarını fışkırtan yeni bulutlara kucak açmaktır. Çok severim ‘’CEMRE DÜŞME’’ zamanını. Cildim daha güzeldir, saçlarım daha parlak. Işıl ışıl gözlerimle aynaya baktığımda öyle görürüm kendimi. Acaba diğer ülkelerde de ‘CEMRE’ inancı var mıdır bilmiyorum, ama CEMRE; SILADIR, EVİNDİR, YURDUNDUR. Başka ülkelerde yaşarken bilmezsin cemrenin düşüp düşmediğini. Düşmüşse bile ne beynin ne de vücudun algılar bunu. Oralarda, masallardaki yedi kat şilte altıdaki ufak bezelye tanesi gibi, en güzel yataklar huzursuz eder, kaşındırır, dalar seni. Kendi yatağının çukurunda kıvrılıp yatmak istersin, bir kedinin rahatlığında. Uyanıp kapını açtığında, sepette gazeten, ekmeğin seni bekliyordur. Komşudan kızarmış sucuk kokusu yayılmıştır merdivenlere. Pencere kenarında çayını yudumlarken fark edersin ki, saksındaki Japon Menekşesi tomurcuğa dönüşmüştür. O da cemre müjdesi almıştır besbelli. Karadeniz yaylalarında kardelenler, Tanrıya şükür duası eder gibi çoktan çıkarmışlardır başlarını ılık topraktan.
Cemreler düşerken daha az kızarsın, bozuk kaldırımdan paçana sıçrayan çamura, omuz atıp pardon demeyen adama. Serçeler çift çift ağaç dallarındadır artık. Cıvıldaşırlar cilveli cilveli. Yavrulamış sokak kedisinin bacağına sürünerek yüzüne bakması yiyecek ister gibi mırıldanması, sütte ıslatılmış ekmeği yedirirken, çocuğunu henüz emzirmiş bir anne gibi süt kanallarında ferahlık duygusu hep cemreler düşerken olur.
Cemreler düşmüştür, bilirsin ki arkası yazdır. Artık ne soğuklar eskisi kadar etkili ne de rüzgârlar ürkütücüdür. Sıkıntılar omuzlarında daha hafif durur, bir bahar esintisiyle üflenip uçacak gibi.
Cemrelerde yurdumu çok severim. ‘’gezmeye yaban eller, ölmeye vatan yahşi ‘’ isimli Azeri Türküsü, hep cemrelerde yapışır dudaklarıma. Küçük Prensin, milyonlarca yıldız arasından bir yıldızı seçip ‘’bu benim yıldızım. Onun için o diğer yıldızlardan farklıdır’’ demesi gibi; bu dünyada ki yeri çok özeldir benim yurdumun. Cemrelerde daha da güzelleşir, daha da yaşanası bir yer olur. Haritada bile duruşu başkadır. Bir kısrak başı gibi dik ve gururlu…
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara,
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga, ne hürriyet ne karım,
Toprak, güneş ve ben
CEMRELER DÜŞTÜ
BAHTİYARIM.
NUR İÇİNDE YAT SEVGİLİ NAZIM HİKMET
YORUMLAR
Kar eridi su yürüdü dallara
Çiğdem çiçek dal bezendi yaprağa
Cemre düştü, hava suya toprağa
Gel de baharım gelsin
Gel de güleyim
ömrünüz bahar olsun
Ayten Tekin
Ayten hanım, uzun bir aradan sonra tekrar merhaba,
Yazınızı büyük bir keyifle okudum. Kelimelere yüklediğimiz anlamlar yaşanmışlıklarla ve hayatı algılamamızla çok yakından alakalı. Cemre bu güne kadar benim için fazla anlamı olmayan bir olguydu. Ancak o kadar güzel anlatmışsınız ki üzerinde düşünmek zorunda hissettim kendimi...
Bir de yazım konusundaki yeteneğiniz göz önüne alınınca daha bir anlamlı olmuş.
Saygılarımla,
Ayten Tekin
VarolT
Saygılarımla efendim.