- 500 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirde Şehvet
Şiirde Şehvet
İnsanı sevk eden üç ana kuvve var; kuvve-i şeheviye (yeme, içme, cinsellik, uyku ve konuşmak), kuvve-i gadabiye (elde etme, hükmetme, menfaat sağlama), kuvve-i akliye (felsefe ve düşünmek). Bu kuvvetler üç şekilde kullanılır. Tefrit (en düşük seviyesi), ifrat(azami düzey), vakar (kararında yerli yerinde, uygun şekilde). Örneklemek gerekirse; yeme konusunda en düşük seviye vücudu zayıf düşürerek verimli çalışmasına mani olur, üst seviyede olunca çeşitli hastalıklar ve hantallığa sebep olur; orta karar en uygunu. Diğer kuvvetler için de bu geçerli. Gadabiye kuvvetinin aşırısı Firavunluğu, yetersizi de köleliği doğurur! Vakar olan orta karar ise en uygunu ne köle ne de firavunluğa yol açmadan özgür ve insan onuruna uygun yaşamak.
Edebiyat konusunda güzel bir tespit var; “Edebiyat ne ahlakidir, ne de gayri ahlakidir; edebiyat la ahlakidir.” Yani edebiyat ahlak dersi vermek için değildir! Ahlaksızlığı ders vermek için de değildir; edebiyat ahlak konusunun dışındadır, ayrıdır. Edebiyat kelimelere edep vermek sanatıdır. Edebiyat, kelimeleri ustaca dizerek şiir olsun, yazı olsun; şeklen estetik, mana olarak da anlamlı olacak dizimi elde etme sanatıdır.
Hadis olarak duymuştum “Sözde sihir vardır” Edebiyatçı bu sihri şiir ve yazısında oluşturabilirse başarılıdır. İçerik zengin olabilir, kapsam geniş olabilir. Edebiyatçı ahlak bezirganlığı yapmaz, ahlaksızlık da yapmaz; edebiyatçı şekil ve mana açısından değerli üretim yapar. Yapmalı…
Şiire şehvet nasıl yansır?
Şehvet dendiğinde yeme, içme, cinsellik, uyku ve konuşma anlaşılmalı. Günlük kullanımda ise insanların aklına ilk gelen cinsellik oluyor. Algıda seçicilik… Madem öyle şehvet cinselliği ilk akla getiriyor, vereceğim örnekleri de ilk akla gelen üzerinden yani cinsellik üzerinden yazıyorum.
Konuşmak fiili kuvve-i şeheviyede yer alırken, düşünmek kuvve-i akliyede yer alıyor. Şiir hem düşünmek hem yazmak olduğundan ikisiyle de doğal olarak alakalı hatta kuvve-i gadabiye ile de alakalı; kahramanlık, ideolojik şiirler bu kapsamda. O halde “Şair” bu kuvveleri bilinçli kullanan kişi oluyor…
Şehveti şiirde işlemek şairin başarısına bağlı.
Bu konuda vereceğim örnek şiirler kendi şiirlerimden olsun istedim. Böylece eleştiri olursa kendim cevaplayabilirim.
Aşağı bakma!
Herkesin aklı aşkta, oynaşta…
Ellerine yüzlerine bulaştırdılar,
Şehvete kutsal kattılar,
Hem pişman hem de kıskançlar!
Salya, sümük, ağlak…
Aşk’ı oyun ettiler…
“Yeni Kapılar Açılıyor” şiirimden.
Burada şehvetin kutsallaştırılmasına işaret var. Meşruiyet arayışında şehveti aşk üzerinden yaşama arzusunun deşifresi var. Burada nazikçe bir uyarı var.
Düzen/bazlar, düzeni sağlar!
Düzülenler alkışta…
Haram kazanç, revaçta!
Zavallı fahişeler, helal kazançta…
“Aşk Olsun” şiirimden
Burada ise düzenbazların, düzdüklerinin gafleti ve kötülenen fahişelerin, kötüleyenlerden daha helal kazanç peşinde olduklarına işaret var.
Güzeli taşladılar,
Maria’ya İsa gözüyle bakmadılar.
Aynada görünce hallerini,
Pişman olup döndüler…
Kim ne derse desin, çıplak kız;
Ben seni hep sevdim, seveceğim.
“Nü” şiirimden.
Burada Fahişe olarak damgalanıp sokak ortasında taşlanarak öldürülmek istenen Maria Magdelena’yı İsa’nın “İlk taşı günahsız olanınız atsın” diyerek kurtarmasındaki güzellik var.
Düzen değişse de düzülenler üzülür!
Zaten hep alttakiler düzülür!
Düzülenler, özgür seçer “Düzen”i;
Ne de olsa, “İnsan hakları evrensel”…
“Düzüşmece” şiirimden.
Burada düzen denen sistem ile sistemin egemenlerinin özgürlük söylemleri perdesinde elde ettikleri menfaat ve çaktırmadan üste çıkmalarına işaret var.
Kim Kime
On sekiz bin alem iç içe,
Herkes ayrı alemde.
Kimi mal, mülk peşinde,
Kimi bir parça kuru ekmek derdinde.
Mollalar, softalar avucunu ovalar,
Şifacılar, hocalar cukka kovalar.
Yalakalık görünürde geçer akçe,
Makam, yetki ayak takımının elinde!
Asi parkalılar kuzu oldu, hidayete erdi; şaşırma!
Muhafazakar paltolular hala vatan, millet, Sakarya…
Sarıklılar kadınlarla, kızlarla oynaşta; Maşallah!
Alkış tutan lavuklar uyanır belki; İnşallah.
Kimi de Dünya’nın anasına göz dikmiş, ona niyetle;
Kendi kıçını parmaklar, ne hikmetse.
Ahmet Bektaş
Bu şiirdeki çıplak gerçekleri açıklamaya bile gerek yok.
Aslanın artığını sinsice gözlüyor bak sırtlan.
Herkes sırasını bekliyor böyle kurulmuş düzen.
Erkekler kıyasıya savaşta…
Güçlü genlerle devam edecek yeni nesil.
İki de bir "namus" diyenlerin bakma sözüne.
Gönlünce özgür yaşamalı insan.
Katı kurallarla gereksiz sınırlanınca dişi
Kaçınılmaz sonuç; sıkanın altına etmesi çişi
Meraklanma anlayan anlar zaten,
Kadın sayılmaz dişiliğini körelten.
Bu yüzden acırım kız kurularına …
Hadi sevgilim inadına,
Şimdi al beni kollarına.
“Dişi” şiirimden.
Burada dişiliğini köreltenlerin aslında kendi potansiyellerini açığa çıkaramayacağına bunun da “Namus” perdesi arkasına gizlenerek sunulmasına başkaldırı var.
Son tahlilde; şiirde şehvet, şehvet tanımındaki “Konuşmak” eyleminden geliyor. Şair şiirle konuşur. O halde şiirin kendisi bizatihi şehvettir. Güzel anlatımlarla güzel manaları yakalamak ve sözdeki sihri en uygun şekilde kullanmak dileğiyle.
Saygı ve selam olsun.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Konuşmak fiili kuvve-i şeheviyede yer alırken, düşünmek kuvve-i akliyede yer alıyor. Şiir hem düşünmek hem yazmak olduğundan ikisiyle de doğal olarak alakalı hatta kuvve-i gadabiye ile de alakalı; kahramanlık, ideolojik şiirler bu kapsamda. O halde “Şair” bu kuvveleri bilinçli kullanan kişi oluyor…
Değerli hocam: bilinçli kalem...pencereniz çok geniş..birçok kez düşünmek kelime kelime hazmetmek verilmek istenen fikri algılayabilmek,o pencerenın buyuklüğüne bağlı....Nice hakikat dolu satırlara saygılarımla