- 1370 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
FLORA VE FAUNAMIZI; GELECEĞİMİZİ SAHİPLENMEK
Ülkemiz, coğrafi olarak ılıman iklim kuşağında, üç kıtanın merkezinde yeralmıştır. Bu anlamda jeostratejik öneminin yanısıra, sahip olduğu flora ve faunası ile de ayrı bir değer taşımaktadır.
Dün Antalya Eczacılar Odası’nın seçkin mensuplarından oluşan bir grup ile, Antalya çıkışlı bir geziye rehberlik ettim. Gezimiz Isparta Davras Kayak merkezine idi. Gezimi oldukça neşeli geçti.
Yol boyunca değişik konulara değindim. Fakat grubumuzun eczacılardan oluşması nedeni ile, böyle bir grubu yakalamışken özelllikle bir konunun altını çizmenin belki daha fazla yarar sağlayabileceğini düşündüm ve konuya girdim.
Anadolunun coğrafi biçimini haritanız olmadığı zaman tarif etmek isterseniz, sol elinizi aynaya bakar gibi karşınıza alıp, sola doğru döndürerek yere doğru yatırınız, bu durumda, avucunuzun tam ortasında yer alan kısım, Konya Ovası başta olmak üzere İçanadolu düzlüklerini, başparmağınız ve gerisinde kalan kısım Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun yüksek dağlık kısımlarını, başparmağınızın ucunda kalan girinti İskenderun körfezini, işaret parmağınız, orta parmağınız ve yüzük parmağınız arasında kalan kısımlar Ege ve Marmara bölgesindeki verimli düzlükleri ve parmaklar arasında kalan çizgiler de Ege Denizine dökülen nehirleri çok iyi biçimde açıklar. El ve avucumuz ise esas gövdeye, Asya anakarasına kolumuz ile bağlıdır.
Bu konum ile Anadolu coğrafyası, güneyden, kuzeyden ve doğudan yüksek dağ silsileleri, üç yanından da denizler ile çevrilmiş olduğundan özellikle flora açısından, milyonlarca yıllık evrim sürecinde Anadolu’ya özgü avantajları da oluşturmuştur. Avrupa kıtasında olmayan, yaklaşık üçbin bitki türü Anadolu’da endemik tür olarak yetişmektedir. Çünkü bitkilerin doğal yoldan çoğalma ve yayılma biçimlerine baktığımızda, bitki tohumlarının rüzgâr, su ya da bu tohumları yiyen kuşlar vasıtası ile yayıldığını görmekteyiz. İşte Anadolu’nun üç tarafının yüksek dağlar ve üç tarafının denizler ile kaplı büyük bir yarımada olması, bitki tohumlarını yiyen kuşların başka ülkelere göç ederken yüksek dağları aşmakta zorlandıklarından ve sık sık çeşitli havzalarda mola vermek zorunda kaldıklarından, tekrar bu yedikleri tohumları dışkı yoluyla atmak zorunda kalmalarından dolayı, bu coğrafyada var olan bitki türleri, diğer kıtalara pek yayılamamıştır. Bahse konu yaklaşık üçbin çeşit endemik tür büyük bir BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE ZENGİNLİKTİR.
Günümüzde gerek süs bitkileri ile payzaj mimarisi alanında, gerekse eczacılık sektöründe olsun bitkilerden oldukça fazla yararlanılmaktadır. Özellikle Avrupa bu alanda bizi çok geride bırakmış, İsrail ise araştırma ve geliştirme projelerine, bilime verdiği önem ve ayırdığı fonlar ile ilerlettiği gen teknolojisi sayesinde bitki ve hayvanlardan elde ettikleri yenilikleri, yeni türleri yaşamın her alanında, gerek ilaç, gerek kozmetik sanayiinde ekonomik değere dönüştürebilmektedir.
Bir kaç örnek verecek olursak; ülkemizden kaçırılan bir arı cinsi, İsrailli uzmanlarca ıslah edilerek, seracılık sektöründe ’Arılı Domates’ diye tabir edilen domateslerin üretiminde, tozlaşma sağlayıcı (döllendirici) olarak kullanılmaktadır. (25 adet arının ederi, 150.- Amerikan Doları ve çalışma süresi 35 gün, sonra arılar ölüyorlar.)
Antalya Akseki yaylalarından kaçırılan kardelen çiçekleri bugün Avrupa’da seri olarak üretilip, pazarlanır hale gelmiştir.
Balıklı Çermik diye bilinen yerdeki kaplıca gölümüzdeki yaraları yiyerek temizleyen ve iyileştiren balıklar kaçırılmış ve Almanya’da bu balıklar çoğaltılarak tedavi merkezleri kurulmuştur.
Ülkemizde bolca miktarda doğal yetişen keçiboynuzu ağacınının çekirdeği Almanlar tarafından kozmetik sanayiinde kullanılmakta, bu ihtiyacını ise İspanya’dan sağlamaktadır. Yine keçiboynuzu, çikolata sanayiinde ve kokakolada, meşrubat temel katkı ve üretim maddesi olarak kullanılmaktadır.
Akdeniz bölgesinde bolca miktarda oldukça arsız(vahşi) biçimde üreyen Caper( Gebre otu) çiçeklerinden ve meyvelerinden yapılan turşu, iştah açıcı, kuvvetlendirici bir besin olarak İtalyan mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Bu türün ıslahına ve ihracaatına yönelik çalışmalar başlatılıp, pekalâ geliştirilip, yaygınlaştırılabilir.
Yine antik kaynaklardan öğrendiğimize göre Akdeniz bölgesinde tesbih ağacının (Latincesi: Styracaceae, almancası:Styraks) çiçeklerinden antik çağda çok değerli krem imal edilirmiş. Bugün bu ağacın nasıl bir ağaç olduğunu çoğumuz bilmiyor bile.
Geçtiğimiz yıllarda Antalya, Akseki bölgesinde Alman’ların yine yaygın olarak kekik üretebilmek için çok geniş arazileri kiraladıklarını ve zirai ürün olarak kekiği yaygın olarak üretip, hasat ettiklerini okumuştum. Keza kekik yağı, böceklerin sırtındaki kitin tabakasını eriten bir özelliğe sahipmiş. Bu nedenle Almanlar zirai ilaçlarda, zehirsiz, çevreci zirai mücadele ilacı geliştirmek için bu yönteme başvurmuşlar.
İşte bakınız, eller neler neler yapıyor. Oysa son günlerde ülkemizde özellikle Antalya - Finike - Elmalı bölgesinde doğanın akciğeri konumundaki, Çığlıkara sedir ormanlarının üst üste ve çok sık aralıklar ile açılan taş ocakları ile talan edildiğini okumak, Kazdağları’nın altın arayıcılarına peşkeş çekildiğini okumak, küçücük derelerin bile HES PROJELERİ ile halkın elinden, suyun kullanım hakkını sermayeye devreden yasalara hükümet eliyle onay verlidiğini okumak, beni yurttaş olarak son derece derinden üzmektedir.
Unutmayalım ki hiçbir kaynak, yerine yenisini üretip koymadığımız takdirde sonsuza dek sürmez.- Çiçekler yok olunca arıların, arılar yokolunca , insanların da yokolacağını bilmek zorundayız-. Oryantalist tembelliği ve miskinliği üstümüzden bir an önce atıp, kolayın esiri olma alışkanlıklarımızdan hızla sıyrılmamız ve çevreye karşı aşırı duyarlı hareket etmemiz gereken bir çağdayız. Elimizde doğanın sunduğu nimetlerin değerini bilmez isek, doğa bizi affetmez. O nedenle endemik türlerimiz hızla yaygın biçimde ıslah edilerek biyolojik çeşitliğimizin sürekliğininin sağlanması konusunda, gerekli yasal tedbirlerin yanısıra, ekonomik değere dönüştürme konusunda projeler hızla hayata geçirilmelidir.
Bu salt seçim kaygısına düşmüş, kömür ve makarna dağıtarak, siyasi iktidarı elinde tutma çabasından başka bir şeyle uğraşmayan, cami yaptırma derneği gibi çalışan bir hükümet ve politikacılar ile sağlanamaz.
Bu anlamda, bilimsel araştırmalara daha fazla kaynak ayrılması gereklidir. Hazırcılara dağlar bile dayanmıyor. deniz tükenir mi, tükenir, neden tükenmesin?!
Uyan millet, dünya uyandı, bizim insanımız neden hâlâ uyanmıyor?!
Tüm insanlığa saygımla.
Şaban AKTAŞ
18.02.2013
Finike- Alacadağ’daki sedir ormanlarında bir taş ocağı(!)
Resim kaynağı: www.kesfetmekicinbak.com/category/detay.aspx?haberid=3317&AspxAutoDetectCookieSupport
YORUMLAR
''Antalya’da Doğa Katliamına Savcılık Soruşturması
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
Kızılcık Yaylası’ndaki asırlık çam ve sedir ağaçlarının, 12 taş ocağının faaliyetleri nedeniyle kesilmesi olayı sonrası ortaya çıkan katliamın görüntüleri üzerine Finike Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Dünya mirası olarak kabul edilen ve koruma altında olduğu için bir tek dalını kırana dahi hapis cezası verilen sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilen ağaçlar ve bölgede yaşanan olaylara ilişkin haberler ve açıklamaları ihbar kabul eden Finike Cumhuriyet Savcılığı, mermer ve taş ocağı firmaları hakkında çevreye zarar verdikleri gerekçesiyle soruşturma başlattı.
BÜYÜKNOHUTÇU İFADE VERDİ
Sedir ve çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanda yaşananları ’dağ kanunu uygulanıyor’ diye eleştiren ve gündeme getiren Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, savcılık tarafından bugün Finike Adliyesi’nde ifadeye çağrıldı.
Savcılığın haberleri ihbar kabul ederek başlattığı soruşturmanın taş ocaklarının çevre suçu işlediği iddiaları üzerine olduğunu dile getiren Büyüknohutçu, savcılığın başlattığı dava çerçevesinde şahıs olarak da firmalardan şikayetçi olduğunu açıkladı.
UMUT VERİCİ GELİŞME
Büyüknohutçu, bölgede yaşanan çevre katliamına karşın savcılığın başlattığı soruşturma ve açılan davanın umut verici olduğunu belirtti.
Büyüknohutçu, "Çevrenin kurtarılması, katliamın durdurulması için önemli bir adım. Burada yaşanan katliamın, verilen mücadelenin doğru olduğunu gösteriyor. Sayın Bakan Veysel Eroğlu her ne kadar ’o bölgeyi biliyorum’ dese de bildiğini sanmıyorum. Eğer gerçekten bilse, görse ’orada ağaç kesilmiyor’ demezdi. Birileri yanlış yönlendiriyor. Sayın bakana önerimiz, gelsin kesilmiş ağaçların köklerini gösterelim. Fotoğraflarda da oldukça açık katliamın boyutu" diye konuştu.''
Alıntı:http://www.habergazete.com/haber-detay/1/11909/Antalyada-Doga-Katliamina-Savcilik-2013-02-19.html
Faydalı bilgiler sunduğunuz yazınızı dikkatle ve beğenerek okudum.
Tabiat zenginliklerimize ne kadar sahip çıktığımız ise fotoğrafta çok açık!
Bu manzara daha çok yerlerde var sanıyorum. Örneğin HES yapacağız diye
Karadeniz'in güzelliklerini yok ettiğimiz gibi...
Sayın AKTAŞ, duyarlılığınız sebebiyle sizi tebrik eder, saygılarımı sunarım.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Selamlar ve saygılar.
Şaban Aktaş (Homerotik)
''Antalya’da Doğa Katliamına Savcılık Soruşturması
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
Kızılcık Yaylası’ndaki asırlık çam ve sedir ağaçlarının, 12 taş ocağının faaliyetleri nedeniyle kesilmesi olayı sonrası ortaya çıkan katliamın görüntüleri üzerine Finike Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Dünya mirası olarak kabul edilen ve koruma altında olduğu için bir tek dalını kırana dahi hapis cezası verilen sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilen ağaçlar ve bölgede yaşanan olaylara ilişkin haberler ve açıklamaları ihbar kabul eden Finike Cumhuriyet Savcılığı, mermer ve taş ocağı firmaları hakkında çevreye zarar verdikleri gerekçesiyle soruşturma başlattı.
BÜYÜKNOHUTÇU İFADE VERDİ
Sedir ve çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanda yaşananları ’dağ kanunu uygulanıyor’ diye eleştiren ve gündeme getiren Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, savcılık tarafından bugün Finike Adliyesi’nde ifadeye çağrıldı.
Savcılığın haberleri ihbar kabul ederek başlattığı soruşturmanın taş ocaklarının çevre suçu işlediği iddiaları üzerine olduğunu dile getiren Büyüknohutçu, savcılığın başlattığı dava çerçevesinde şahıs olarak da firmalardan şikayetçi olduğunu açıkladı.
UMUT VERİCİ GELİŞME
Büyüknohutçu, bölgede yaşanan çevre katliamına karşın savcılığın başlattığı soruşturma ve açılan davanın umut verici olduğunu belirtti.
Büyüknohutçu, "Çevrenin kurtarılması, katliamın durdurulması için önemli bir adım. Burada yaşanan katliamın, verilen mücadelenin doğru olduğunu gösteriyor. Sayın Bakan Veysel Eroğlu her ne kadar ’o bölgeyi biliyorum’ dese de bildiğini sanmıyorum. Eğer gerçekten bilse, görse ’orada ağaç kesilmiyor’ demezdi. Birileri yanlış yönlendiriyor. Sayın bakana önerimiz, gelsin kesilmiş ağaçların köklerini gösterelim. Fotoğraflarda da oldukça açık katliamın boyutu" diye konuştu.''
Alıntı:http://www.habergazete.com/haber-detay/1/11909/Antalyada-Doga-Katliamina-Savcilik-2013-02-19.html
Oldukça istifade ettiğimi belirtmeliyim. kaleminize sağlık. her türlü konularda olduğu gibi, maalesef bu konuda da güdülen politikalarda belirsizlikler var. H.E.S ler ile ilgili fayda- zarar unsurlarının doğru hesaplanmadığı noktasında endişelerim var. toptan ret etme veya kabul etme noktasında değilim. fakat, geri dönülemez zararlardan da doğrusu endişe etmekteyim. basına yansıyan haberlerin doğruluğunu kabul edersek, yapılanların yanlış olduğunu da görüyorum doğrusu.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik)
''Antalya’da Doğa Katliamına Savcılık Soruşturması
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
Kızılcık Yaylası’ndaki asırlık çam ve sedir ağaçlarının, 12 taş ocağının faaliyetleri nedeniyle kesilmesi olayı sonrası ortaya çıkan katliamın görüntüleri üzerine Finike Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Dünya mirası olarak kabul edilen ve koruma altında olduğu için bir tek dalını kırana dahi hapis cezası verilen sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilen ağaçlar ve bölgede yaşanan olaylara ilişkin haberler ve açıklamaları ihbar kabul eden Finike Cumhuriyet Savcılığı, mermer ve taş ocağı firmaları hakkında çevreye zarar verdikleri gerekçesiyle soruşturma başlattı.
BÜYÜKNOHUTÇU İFADE VERDİ
Sedir ve çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanda yaşananları ’dağ kanunu uygulanıyor’ diye eleştiren ve gündeme getiren Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, savcılık tarafından bugün Finike Adliyesi’nde ifadeye çağrıldı.
Savcılığın haberleri ihbar kabul ederek başlattığı soruşturmanın taş ocaklarının çevre suçu işlediği iddiaları üzerine olduğunu dile getiren Büyüknohutçu, savcılığın başlattığı dava çerçevesinde şahıs olarak da firmalardan şikayetçi olduğunu açıkladı.
UMUT VERİCİ GELİŞME
Büyüknohutçu, bölgede yaşanan çevre katliamına karşın savcılığın başlattığı soruşturma ve açılan davanın umut verici olduğunu belirtti.
Büyüknohutçu, "Çevrenin kurtarılması, katliamın durdurulması için önemli bir adım. Burada yaşanan katliamın, verilen mücadelenin doğru olduğunu gösteriyor. Sayın Bakan Veysel Eroğlu her ne kadar ’o bölgeyi biliyorum’ dese de bildiğini sanmıyorum. Eğer gerçekten bilse, görse ’orada ağaç kesilmiyor’ demezdi. Birileri yanlış yönlendiriyor. Sayın bakana önerimiz, gelsin kesilmiş ağaçların köklerini gösterelim. Fotoğraflarda da oldukça açık katliamın boyutu" diye konuştu.''
Alıntı:http://www.habergazete.com/haber-detay/1/11909/Antalyada-Doga-Katliamina-Savcilik-2013-02-19.html
Bir amerikalı, bir iskoç, bir alman ve bir türk yolculuğa çıkarlar. Yolculuk sırasında amerikalı bir paket sigara çıkartır cebinden, bir tane sigara yakar ve geri kalanı trenin penceresinden dışarıya atar. Ötekiler ne yapıyorsun dediklerinde, bizim orada bunlardan çok var der amerikalı. İskoç, valizinden çıkardığı bir şişe viskiden bir yudum alır, amerikalı gibi o da atar penceredendışarıya. O da ne yapıyorsun sorusuna, bizim orada bunlardan çok var yanıtını verir. Az sonra alman karşısında oturan türkü kolundan tuttuğu gibi pencereden dışarıya fırlatır. Ne yaptığı sorulduğunda bizim orada bunlardan çok var demeye bile gerek duymaz, gülümser.
Tahminen almanyadaki aşırı göçe karşı yine aşırı ırkçı biriler itarafından üretildiğini düşündüğüm, veya bizim mizah yeteneğimizin mahsullerinden zülfiyare dokunan örneklerden biriyle açıklamaya çalıştım ki, gülümseyerek bölüşelim diye. Aslında gülümsenecek bir hal filan yok ortada. Durum gayet ciddi. Topraklarımızın altına üstüne bizden başka herkes sahip çıkmakta. Kendi zenginliklerimizin farkında bile değiliz. Sürekli görmeye alıştığımız bir cografya, o cografyada görmeye alıştığımız bitki örtüsü, sıradan ne de olsa. Kalıcı değerin o değeri korumakla eş olduğunu anlamamız için umarım tümden yitirmemiz gerekmez elimizdekileri. Uyanmamız konusunda size katılmamak mümkün değil. Hem de bir an önce uyanalım. Tebriklerimle.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik)
''Antalya’da Doğa Katliamına Savcılık Soruşturması
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya koyduğu çevre katliamına karşın Finike Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
Kızılcık Yaylası’ndaki asırlık çam ve sedir ağaçlarının, 12 taş ocağının faaliyetleri nedeniyle kesilmesi olayı sonrası ortaya çıkan katliamın görüntüleri üzerine Finike Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Dünya mirası olarak kabul edilen ve koruma altında olduğu için bir tek dalını kırana dahi hapis cezası verilen sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilen ağaçlar ve bölgede yaşanan olaylara ilişkin haberler ve açıklamaları ihbar kabul eden Finike Cumhuriyet Savcılığı, mermer ve taş ocağı firmaları hakkında çevreye zarar verdikleri gerekçesiyle soruşturma başlattı.
BÜYÜKNOHUTÇU İFADE VERDİ
Sedir ve çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanda yaşananları ’dağ kanunu uygulanıyor’ diye eleştiren ve gündeme getiren Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, savcılık tarafından bugün Finike Adliyesi’nde ifadeye çağrıldı.
Savcılığın haberleri ihbar kabul ederek başlattığı soruşturmanın taş ocaklarının çevre suçu işlediği iddiaları üzerine olduğunu dile getiren Büyüknohutçu, savcılığın başlattığı dava çerçevesinde şahıs olarak da firmalardan şikayetçi olduğunu açıkladı.
UMUT VERİCİ GELİŞME
Büyüknohutçu, bölgede yaşanan çevre katliamına karşın savcılığın başlattığı soruşturma ve açılan davanın umut verici olduğunu belirtti.
Büyüknohutçu, "Çevrenin kurtarılması, katliamın durdurulması için önemli bir adım. Burada yaşanan katliamın, verilen mücadelenin doğru olduğunu gösteriyor. Sayın Bakan Veysel Eroğlu her ne kadar ’o bölgeyi biliyorum’ dese de bildiğini sanmıyorum. Eğer gerçekten bilse, görse ’orada ağaç kesilmiyor’ demezdi. Birileri yanlış yönlendiriyor. Sayın bakana önerimiz, gelsin kesilmiş ağaçların köklerini gösterelim. Fotoğraflarda da oldukça açık katliamın boyutu" diye konuştu.''
Alıntı:http://www.habergazete.com/haber-detay/1/11909/Antalyada-Doga-Katliamina-Savcilik-2013-02-19.html