Düş Perisinden Cevapsız Çağrılar

• 15 Şubat 2013 Cuma 18:53:02

Bu kadar yorgun düşmüşken uyanmaya hiç niyetim yok. Ve bu kadar düştükten sonra ayağa kalkmaya ne niyetim ne de takatim var.

Bu sadece bir düşken;

Öyle bir gömdüm ki onu karanlığa, artık aklıma gelmeye bile cesaret edemez...

Bugün veya yarın olması önemli değil aslında. Önemli olan yanlış zamanda bile olsa doğru kişiyi bulabilmek miydi yoksa doğru zamana kadar yanlış kişilerin sahteliklerinde boğulmadan yüzebilmek miydi?

Tüm geçmişi katlettim. Gözde rimel, vücutta kan. Ben 24 zamanın derisini yüzdüm. Her gün yirmidört parçayla birlikte bölündüm. Sonunda gördüğüm yirmidört parça benden ibaretti çatlamış boy aynamda. Çekik gözlü ejderha kuyruğunda sallanıyor ruhum tepetaklak. Yeryüzüne yerin dibinden bakar gibiyim oysa gökten yağmak vardı boynu bükük bir çiçeğin koynuna. Menzili şaşmış bir mızrağın rüzgar yiyen tüyleri gibiyim. Göğsüm açık...

Her çağrısına yetişmekti dileğim. Zerre inanmadığım Bendis sanki belirir oldu aya nazır. Pesimist ordular savaş boyalarıyla hengamenin ortasına siyah yaralar bırakıp leş kargalarının gözlerinde dağıldılar. Mor dumanlar dalgaların çığlığı vurduğu kayaların tepesinde tünedi. Zihnimin karşısında bedenim gönlümden nazikçe bir öğüt bekledi arştan.

Diyorum ki;

Dileklerim ısrarkar olsa da yetişemedim hiç bir çağrına. Kırmızı ojelerin sahibesi bir perinin düşünden çaldım beyaz sayfaları. Not defterimin en ucuna iğneledim dilimden bir sözü. Güçlü bir yemindi.

Şimdi özür dilenmiyorum ve buna zıt;

Her çalmadığında telefonun, ben arıyorum...



Bahattin BERKDİNÇ