- 557 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Duygusal Şirk
Duygusal Şirk
Şirk, dini literatürde Allah’a eş koşmak, ortak koşmak manasında tarif edilir.
Bir şeyi Allah’tan değil de her hangi bir sebepten veya kişiden bilmek “Şirk” kapsamındadır. Evrensel işleyişte her şey Allah’ın kontrol ve bilgi dahilinde işler! Tüm işleyişin sebep, sonuç ilişkisi içersinde cereyan ettiği unutulmamalı. Evrende iyi, kötü olarak insan izafiyetinde tanımlanan her şey sistemin içinde işleyişe dahil. Bu anlamda “Hayır ve şer Allah’tan” denir ki insanlar işleyişi sebeplere ve insanlara verip şirke düşmesin!
Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah) ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. Nisa ﴾48) kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#4:48
Sebep olan yapmış hükmündedir!
O kadar iyi bir insandı ki asla kötülük yapmazdı. Kötülükleri onun hesabına, lehine başkaları yapar o da işlerinin rast gittiğine şükrederdi! Toplumda iyilikseverliği ve hoşgörüsüyle tanınan bazı insanlara yağcılık yapmak veya menfaat için yaklaşmak isteyenler olabilir. Bunlar kraldan çok kralcı olanlar. O kişinin istek ve söylemlerine göre bazı kötü eylemleri yaparlar! O kişi de bu eylemleri kendi yapmadığı için kötülükten sorumluluk hissetmez! Oysa ki rıza göstermesi hata o kötülükleri işine geldiği için önlememesi yeterlidir kötülüğe ortak (şirk) olması için!
Duygusala bağlamak; olması gerekenlerin olmamasına o kadar alıştı ki insanlar normal insani şeyleri dahi duygusala bağlayıp, doğal insan haklarını lütuf olarak algılıyor! Toplumsal alanda insan hakları fırsat eşitliğiyle değer kazanır, yoksa lokal duygusal çıkışlar ve toplumun bu duygusallığa yaklaşımı üzerinden yapılan popülizm vitrin düzenlemesinden öteye geçmez.
İyiliksever Kral hazretleri, toplumun tüm varlığını kendi adına kullanırken, yandaşlarına veya kendine yakın olanlara toplumun hakkı olan geliri dağıtırken fırsat eşitliğine özen göstermeli. Hoş günümüzde krallık eski manasında değil! Toplumsal kaynaklar kullanılırken kralın adına kullanılırsa zaten bu şirk kapsamında kullanılıyor demektir. Krallara kulluk eden toplumlar şirke düştüklerinin farkında bile olmazlar! Hani çok çok överler; Halife Ömer, toplumsal işlerinde kullandığı mumu bile kendi özel işlerinde kullanmaz imiş. Güzel! Sonradan kendilerine “Halife” unvanı verilenlerin saraylarda harem kurup toplumun gelirini kendi özel hayatına harcamasına ne demeli. Haremdeki cariyelere mücevher dağıtmasına… Yapılan dini mabetlere sanki cebinden harcamış gibi isimlerinin verilmesi! Hatta cariye kadınlardan bazılarının mabet yaptırdı diye övülmesi. Cariye olarak gelmiş zaten o andan sonraki tüm geliri zaten toplumsal gelirden aldığı pay. Yoksa boş zamanlarında bebe patikleri örüp pazarda satarak elde ettiği gelirlerle mi yapıyor bu muhteşem eserleri! Toplumsal hukuk açısından değerlendirmek gerek böyle popülist davranışları.
Tecessüs (insanların gizli ayıplarını açığa çıkarmak) haram. Tecessüsü birileri yapıp servis edince kullanmak helal mi? Haram para ile helal reyondan alınan ürün helal mi oluyor? Tecessüs haram ise herkes için haramdır. Kralı tecessüs edince ceza, hatta idam; halktan birini tecessüs edince maslahat. Yani olağan mı? Şirk her alana yayılmış. “Çifte standart “denen hal aslında bu…
Tarih bilgisi felsefeye benzemez. Felsefe insanın kendi özünde üretilebilir. Tarih bilgisi ise tamamen nakildir. Belge , kanıt ister. Efsanelerle tarih yazılmaz! Yazılırsa teselliden öteye geçmez! Tarihsel nakillerin pek çoğunda abartı bulunur! Topluma gaz vermek için bu abartı kullanılsa da tarihsel gerçekler açısından şirktir! Pek çok efsanenin ardından safsata çıkıyor araştırdıkça…
Yukarda ayette bahsedilmiş; şirk başka günah başka. Adam gizli günah işler, Allah ile kul arasında bir durumdur aslında… Tecessüs edenler ise birilerine yaranmak veya maksatlarına ulaşmak için bunu topluma yayar! Oysa gizli günahın yayılmasıyla başka günahlara kapı açılır. Örnek teşkil eder. Bu durumda günahı işleyen günahkardır! Umulur ki Allah affeder. Tecessüs edip gizli günahı açık eden ise Allah adına gizli günahkarları tecessüs edip yargılamaya kalkması yani ayıplaması “Şirk” hükmündedir! Zaten günah gizli değil de açık yapılsa, tecessüse gerek olmaz; açık yapılan kişisel günahın ayıplanmasında sakınca da yoktur! Toplumsal hakları çalan veya toplumun menfaatlerine uygun olmayan eylemler; kaçakçılık, hırsızlık, çete, terör gibi konularda tecessüs gerekir! Toplum menfaati açısından. Yoksa iki kişi bir odada bir halt yemiş, bu günahı da toplumsal alacak doğurmamış! Toplum bunu bilse ne olur, bilmese ne olur. Zihinler yalama olmuş insanlar tecessüsten zevk alır olmuş! Bakınız bu çok önemli tecessüsü kullanarak birilerini ayıplayanlar ölmeden aynı duruma düşerler! Onlar da ayıplanır. İşte Allah adildir! Sonuçlar, tercihlere bakar…
Son tahlilde; masum görünümlü zalimlerin toplumu fesada vermesi “Şirk” kapsamında! Günah ise “Af” kapsamında. İnsanların af kapsamında olan günahlarını diline dolayıp Allah adına insanları yargılaması, ayıplaması en hafifinden bile “Şirk” dir. Allah’ın, kendi affedeceği eylemleri kulların kendi aralarında menfaat elde etmek için kullanmasına rıza göstermeyeceği dini literatüre “Tecessüs haramdır” şeklinde geçer!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Son tahlilde; masum görünümlü zalimlerin toplumu fesada vermesi “Şirk” kapsamında! Günah ise “Af” kapsamında. İnsanların af kapsamında olan günahlarını diline dolayıp Allah adına insanları yargılaması, ayıplaması en hafifinden bile “Şirk” dir. Allah’ın, kendi affedeceği eylemleri kulların kendi aralarında menfaat elde etmek için kullanmasına rıza göstermeyeceği dini literatüre “Tecessüs haramdır” şeklinde geçer!....
Kalemin kuvveti zikrin ve fikrin inceliği algılayanın algısınca...
Değerli hocam kaleminiz varolsun,ışık olsun saygılarımla....
Ahmet Bektaş
Kusurları gizlemek hakkında katkıda bulunmak istedim izninizle :
(alıntı)
Sual: İnsanların kusurlarını gizlemek gerekir mi?
CEVAP
Evet gizlemelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allahü teâlâ da onu kıyamet günü sıkıntılardan korur. Kim, müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da onun dünya ve ahirette aybını örter. Kişi, arkadaşına yardımcı olduğu müddetçe, Allahü teâlâ da onun yardımcısı olur.) [Müslim]
(Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, zulmedilmesine de yardımcı olmaz. Kim arkadaşının ihtiyacını giderirse, Allahü teâlâ da onun ihtiyacını giderir. Kim, müslümanın sıkıntısını kaldırırsa, Allah da kıyamet günü onun sıkıntılarını kaldırır. Kim, müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da kıyamette onun aybını örter.) [Tirmizi]
(Bir mümin, arkadaşının aybını görmez, onu gizlerse, şüphesiz Allahü teâlâ bu hareketi sebebiyle onu Cennete koyar.) [Taberani]
(Kim bir ayıp örterse, diri diri kuma gömen suçsuz kız çocuğunu kurtarmış gibi sevap olur.) [Ebu Davud, Nesai, Hakim]
(Kötülük etmeyin, ayıp araştırmayın! Kim bir müslümanın aybını araştırırsa, Allahü teâlâ da onun aybını ortaya çıkarır ve böyle bir kimse, en gizli bir yerde sığınsa bile, onu rezil eder.) [Tirmizi]