- 1489 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
TANRI'dan ÖZÜR DİLEMEK
TANRI ‘dan ÖZÜR DİLEMEK
Pazar günü dahil, haftanın her günü çalışırım. Bu Pazar sabahı da erkenden uyanıp, seri halinde aldığım Falih Rıfkı Atay’ın kitaplarını bilmem kaçıncı defa okuyup hatmedeceğim diye ,sevinçle girdim tuvaletime.
Burası sabah okumalarım için özel hazırladığım bir yer. Kuvvetli beyaz ışık, önümde küçük bir kitap rafı ve içinde yeni okuyacağım veya ikinci üçüncü defa gözden geçirmem gereken kitaplarım, bir de radyom var, kendimce müzik dinlediğim. Okuma önceliğim her zaman gazetemde olur. Çok takdir ettiğim yazarların köşe yazılarını okur, ayrıca lehte veya aleyhte yorumlar yapmayı da ihmal etmem.
Tam düzeneğime uyum sağlamış, ’’Batış Yılları ‘’ kitabına ; ” Sen az bekle Falih Rıfkı, şu gazeteyi bitireyim , sendeyim. Zaten yarıya gelmedik mi, sabahın 02.00 de beraber değil miydik?” derken lanet telefon zırıl zırıl çalıyor. Bu gün pazar be, ölüm kalım mı var, kaza falan mı oldu bu saatte? Kimdir arayan sabah sabah?
“Kiranın yatırılması beş gün gecikti de , yani ben internete baktım da , hala yatırılmamış ta “ Yahu biliyorum, gecikti anasını satayım. İyi de Tanrının bana bahşettiği her şey gecikiyor. Ben bu kadar çalışıyorum da neden hakkımı alamıyorum? Bu gün büyük oğlanın doğum gününü kutlamak için bir yere gitsek, kelle başı 50 TL. yazacak. Beş kişi 250 TL. Yol mol 300 TL. Hediye yok bunun içinde. Kaçsan kaçamazsın , daha lisede okurken araba aldığın oğlandan. Cebimde 55 TL. var yeminle. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Yahu hiç adaletin yok mu be Tanrım? Kimine bol keseden veriyorsun, kimini de böyle evlatlarına , mal sahibine ,çocuklarına rezil ediyorsun?
Aaaa Dostlarım, telefonu sehpaya koyamıyorum. Ulu Ruh, Rab bim karşımda sanki. Kızmadan, o babacan yaratıcı hükmedici, olumlu tavrıyla konuşuyor benimle. Evet o an sadece benim Allah’ım mış , her şeyi o yapmış, o yok etmiş ve bana bu günü bahşetmiş olarak konuşuyor.
“Sen sevgili kulum, neden isyan ediyorsun ki? Dünyaya çıplak geldiğini, bir memur çocuğu olarak hiç aç kalmadığını , yatılı okullarda okuyarak babana bile muhtaç kalmadığını , sana sınıflarını geçecek, öğretmenlerini bazen şaşırtacak kadar zeka verdiğimi , hatta bazen birinci geldiğin pek çok zamanı unutuyor musun? Sonra henüz genç halinle yaşadığın vatana ve İslam alemine yararı olsun diye , güzel huylarla bilmeyenlere okuma yazma öğretmeni emrettiğimi, senin okur yaptıklarından pek çoğunun benim kitabımın Türk’çe sini okuyarak , size gönderdiğim kuralları daha iyi anladıklarını neden unutuyorsun?”
Öf anam öf. Bu öğretim demek ki senin emrindi. Her bayram onlarca tebrik almam , öyle ya… Affet Tanrım , ben de sanmıştım ki… Yani özür dilerim.
“Şu eski resimlere bir bak. Cıva gibi bir genç olarak yarattım seni. O bedeni almak için kaç para verirsin? Yani hem çirkin, hem eğitimsiz , hem de yoksul olsaydın, o bedene kavuşmak için , kaç para verirdin ?
“Doğrusu o yaşattığın delikanlılığı , hiçbir şeye değişmem. İçimde kaynattığın cesarete , kollarıma verdiğin güce , içimdeki vicdan , yüreğimdeki sevgiye , erkekliğime , şükürler olsun Tanrım.”
“Pek çok kız sevdi seni ,sen de onları. Yaşadığın bu kutsal aşkları satar mıydın? Mesela o öğretmen kızın , aşkına ne fiyat biçerdin? Söyle , o bölümü hayatından çıkartmam için ne kadar isterdin?”
“Asla Tanrım, Onların senin birer armağanın olduğunu çok iyi biliyorum. Her sevgiye binlerce kere şükrederim Allah’ım. Değil o yaşanası hatıraları satmak, mutlu hatıralarını bile unutmak istemem . Onlar yaşamımın en güzel sebepleridir . Anılardan vaz geçilir mi, ölünceye kadar aklımdan hiç çıkartma Yüce Rab.”
“Ama sen o aşka ihanet etmiştin sevgili kulum. Bu yüzden sana mutlu olamayacağın bir yansıma ile kötü bir evlilik cezası verdim. Evliliğin boyunca onu düşünerek, onu yaşayarak pişmanlık duyman için.”
“Çok haklısın Tanrım. Ani bir kızgınlıkla , çok hatalı bir kararla ayrılmıştım ondan. Buna hala çok pişmanım.”
“Sana mesleğinde ne çok kahramanlıklar nasip ettim. Aldığın onca takdir nameyi kaça satarsın?”
“Satmak olur mu Ya’ Rab . O yaşadıklarım çok az kuluna nasip olur. Senin müsaadenle bana nasip olmuş kutsal nişanlardır her biri. Hatıraları tam kalbimin ortasında saklı. Bu uğurda kaybettiğimiz her şehidin ruhuna armağan ettiğim Fatihalarla. Nasip eylediğin için şükürler olsun. Üstelik kaç kez, tehlikenin içinden ,ölümcül bölgelerden sağ salim çıktım. Sadece bir kez , o son yaralanmam sol bacağıma mal oluyordu. Çok çektim hastanelerde , o günlerde de bana çok yardım ettin”
“Sonra ticarete girdin ve sana epey para kazandırdım. Birden evlerin ,otellerin oldu. Ama sen iki gözyaşı dökene kefil oldun, yalan söyleyen herkese inanıp gelecek rızklarını bile ikram ettin. Hasta çocuklara, özürlülere , yoksullara ,öğrencilere ,yardımlarda bulundun ama ben bunları değil senden aldıkları parayı kumara veren akrabalarını, güvendirerek seni yok eden yakınlarını diyorum. Neden paran olunca ,saf bir çocuk gibi dağıtıyorsun. En güvendiğin kadınlar da kaçtı değil mi? Hep vereceğimi mi düşündün yoksa? “
“Ah Tanrım, en büyük suçum, her kuluna ayırımsız inanıp yardım etmek huyumdur. Çok doğru, bana bahşettiğin nimetleri onlarla paylaşıp, sonra da ihanetlerini setrettim. Beni affet .”
Seni biraz frenlemek için ,şekerini yüksek tuttuğumu biliyorsun. Yine de yaşına göre bir çok kulumdan daha iyi değil misin? Altında motor, cebinde az da olsa paran , etrafında kadınlar var. Geziyor, tozuyor, gülebiliyorsun. Hiçbir amansız hastalığı şu ana kadar sana ve yakınlarına vermemiş olmam , senin için para ile ölçülemeyecek bir lütuf değil mi?”
“Çok şükür Tanrım, gerçekten doğru. Üstelik ben elli iki yaşıma kadar babalı büyüdüm. Anam ise hala sağ ve başım üzerinde. Ya çok küçükken anayı, babayı kaybeden yetimler, öksüzler ne yapsın? Beni bunca yıl babama doyarak yaşattığın için şükürler olsun Tanrım.”
“İnsanlara bahşedeceğimiz rızk , sadece kağıt paralar, altınlar, evler , arabalar değildir. Sen hiç , çok parası olup, harcayamayan ,yiyemeyen, gezemeyen, hasta hane yataklarından çıkamayan ,zengin sandığın fakirler görmüyor musun? “
“Görmez olur muyum Tanrım. Her gün tuvalet ihtiyacını görmenin bile büyük mutluluk olduğunu bilirim. Ya özürlü bir çocukla yaşayan analar, babalar. Onlara tıp ben bulduracağın çarelerle, kolaylıklar bahşet Tanrım.”
“İşte sen , o kazandığın günlerde alman gereken rızkı almış ve elinde tutmamıştın. Yeniden bir şeyler istiyorsan, yine eskisi kadar çalışacak, Tanrı bana bir şey vermedi demeyeceksin. Anladın mı sevgili kulum.”
“Her bir şeyi anladım ya Yaratan . Kulun olmam nedeniyle bendeki zayıf olan her hissiyatı da biliyorsundur. Bundan böyle, gözüme getirdiğin bunca dersi asla unutmayacağım. Nankör kulunu affet. Verdiğin her nimete , yaşattığın her güzelliğe, bizi korumana, çocuklarıma , gösterdiğin hoşgörüye, beni affettiğini hissettirmene , verdiğin cesarete, çok çok şükürler olsun.”
Ne huzur verici bir Pazar günüydü. Hemen tıraşımı olup giyinerek, doğup doğmamak arası kaçamak ortaya çıkan güneşe, aydınlattığı güzel dünyaya merhaba demek için kendimi dışarıya attım.
Bu gün On Şubat. Otuz üç yıl önce verdiğin aslan oğlumun, doğum gününü kutlamak için yemeğe gideceğiz. Onun babası olmaktan çok mutlu ve gururluyum. Sigarası hariç tertemiz bir evlat.
Her şey daha mı güzel, daha mı üç boyutlu, daha mı parlak ne, az güneşli kış gününde.
Komşumuzun nemrut suratlı evde kalmış kızı bile, ne güzel gülümsüyor “Günaydın “ derken.
E. Yaşar Ovalı 10.02.2013
YORUMLAR
Bugüne kadar okuduğum yazıların arasında en farklı olanıydı... Bakış açısı olarak kendime çok yakın buldum, anlatım olarak ise özgün, akıcı ve gerçekçi somut bir dil ile beni hem güldürdü hem düşündürdü, hem de hiç sıkılmadan sonuna kadar sürükledi... Yazınız şu sözü aklıma getirdi, hayatın gerçeklerini görenler için hayat bir mizah, gerçekleri göremeyenler için trajedidir. Tebrik ederim, kaleminize, uzunuza ve yüreğinize sağlık.
kukurikuu
Bilmem Tanrıya ne derece inanır sınız?
Bir mutlak gücün yaşantımızı yönlendirdiğine, çok önceden yazılmış yazıdaki çizgi üzerinde gidip geldiğimize inanıyorum.
Evet hayatın gerçeklerini yaşayanlar için ,
içinde bulunduğumuz dün,gülümsenesi bir toprak parçası.
Hiç bir şeye imrenmiyorum, hiç bir şeyde en ufak gözüm yok,
tatmadığım bir şey de kalmadı. Sadece mutlu olmak , paylaşmak,
görmek istiyorum. Durmadan geziyorum motorumla, bazen
yabancı ülkelere de giderek. Çadırda yatmışım veya lüks bir otelde ,
çok fark etmiyor. Güzeli aradığım çok oluyor, kendimde hak görerek.
Sizin de yazılarınız dikkatimi çekiyor. Merakla okuyorum. Elinize sağlık, özgün, aldırmaz ve isyankar geliyor bana. Bu yüzden benzetiyorum galiba kendime.
Saygılarımla.
Sibel Kalaycı
güzeldir. İç sesiniz kendinize dürüst ve benim için güzel olan bu. İsyanınızın da çoğu kendinize aslında... Barışıklığınız da bu yüzden.
kukurikuu
Hani alış veriş fişleri, yemek fişleri falan verirler ya,
işte onları bir anda kullanmamak gerek.
Ama insanız , ne yaparsınız, zayıf irademize söz geçmiyor.
Saygılarımla.
kukurikuu
Oğlum da teşekkür ediyor.
Saygılarımla.