- 928 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TRABZON’UN YAŞLI BAKKALI: MUMHANEÖNÜ
M. NİHAT MALKOÇ
Mimar-Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Reşat Sümerkan tarafından kaleme alınan “Trabzon’un Yaşlı Bakkalı: Mumhaneönü”, Heyamola Yayınları’nın “Trabzon’dur Yolumuz” serisinin 17. kitabı olarak okuyucuya sunulmuş. Okuru zaman içinde uzun bir yolculuğa çıkaran 158 sayfalık bu eser, şu başlıklardan oluşmaktadır: “Söze Başlarken, Çocukluk Yıllarıma İlişkin Birkaç Sözcük, Pazara Gidiyoruz, Klasik Rotamız; Kadınlar Pazarından Mumhaneönü’ne, Dam Altı ya da Kadınlar Pazarı, Peynir-Yağ-Pirinç Alıyoruz, Kışa Hazırlık, Sandıkçılar Arastası, İkinci Rotamız; Kadınlar Pazarı Yanındaki Dereboyu Sokak, Üçüncü Rota: Bit Pazarından Sonra Bir Yere Sapmadan, Sipahi Pazarı, Mumhaneönü Dediğimiz Yer, Burası Nasıl Pazar Yeri Oldu?, Mumhaneönü’nün İşlevi, Mumhane ve Mum Üretimi, Mum Üretiminin ve Mumhane’nin Sonu, Çocukluğumuzun Mumhane Meydanı, Balıkhaneler, Fırınlar, Lokantalar, Kasaplar, Et Arabası,Yağcılar, Sakız Meydanı, Tuzcular, Tenekeciler, At Hanları-At Arabaları-Atlar-At Arabacılar, Hamallar-Semerliler ve Aga Kâzım, Seyyar Satıcılar, Destancılar, Merhemciler-Tıraş Bıçakçıları, Tavuklar-Horozlar, Bıldırcınlar, Muz Olayı, Merhaba Pirinç-Merhaba Şeker, Teşekkür, Kaynakça”
Sümerkan Hoca, Trabzon’un görsel hafızası diyebileceğimiz yetkinlikte ve donanımda bir insandır. Çok zengin bir fotoğraf albümüne sahiptir. Kendisi, Trabzon hakkında fotoğraf arayanların ilk uğradıkları kişidir. Bilgi ve görgü olarak ne kadar doluysa, o kadar da mütevazıdır. Hayatının ekserisini bu şehirde geçirme bahtiyarlığını yaşamıştır. Zira eğitim öğretim hayatının tamamını bu şehirde geçirmiştir. Onun içindir ki bu şehrin son elli-altmış yılına tanıktır. Maddî ve manevî kültürüyle iyi bir Trabzon sevdalısıdır. Mimar olduğu için, şehrin yapısını ilmî bir gözle de okuyabilmektedir. Mimarlığın yanında halkbilim, etnografya ve fotoğraf sanatıyla da yakından ilgilenmektedir. Bu alanlarda kayda değer birikimleri vardır. Bu kitapta onun bu özelliklerinin yansımalarını görüyoruz. Bu durum kitabı zenginleştiriyor.
Sümerkan, “Beni Mumhaneönü ile tanıştıran babamın anısına...” diye başladığı kitabının ilk bölümünde Trabzon’daki hızlı değişime dikkat çekiyor. Fakat ona göre en az değişen yerlerin başında Mumhaneönü gelmektedir. Bunu “Trabzon’da değişen, başkalaşan pek çok yere karşın Mumhaneönü, onu tanımlayan özelliklerin önemli bölümünü günümüze aktarmış görünüyor. Kadınlar Pazarının loş ortamındaki renkler, uğultular çocukluğumdaki gibi duruyor. Fırınların önünden geçerken önümü kesen taze ekmek kokusu, seyyar satıcının ’yiri hamsi’ çığlığı, limon satan çocuğun ’limon verelim abi’ yalvarışı Hamaloğlu’ndan yayılan kavrulmuş kahve kokusu bana Trabzon’da olduğumu anımsatıyor.” sözleriyle ifade ediyor.
Mustafa Reşat Sümerkan, söz konusu bu nostaljik içeriklerle dolu kitabında çocukluk yıllarına ilişkin hatıralara yer veriyor. Ailesinden, çevresinden, arkadaşlarından, yaşadığı mekânlara dair izlenimlerinden, bu yerlerin kişiliği üzerindeki tesirlerinden bahsediyor. Kitabın en kapsamlı bölümünü “Dam Altı ya da Kadınlar Pazarı” başlığı altında yazılanlar oluşturuyor. Yazar, merhum babasının Kadınlar Pazarına “Dam Altı” dediğini okurla paylaşıyor. Bu kısımda Kadınlar Pazarı; içinde satılanlarla, satıcılarıyla, alıcılarıyla, mekân özellikleriyle, mevsimine göre meyve ve sebzeleriyle enine boyuna; hatıralarla irdeleniyor. Burada satış yapan belli başlı kişiler, geçen zamana rağmen bizzat isimleriyle anlatılıyor. Sabit yerlerde alışveriş yapanların adresleri ve mekânları tarif ediliyor. Bu da yazarın hafızasının ne kadar güçlü, izlenimlerinin ne kadar sağlam bir temele dayandığını gösteriyor. Sümerkan Hoca, kitabının asıl konusu olan Mumhaneönü’nün sınırlarını söyle çiziyor:
“Mumhaneönü’nü güneyde Maraş Caddesi ile Bit Pazarı, batıda surlar ve Moloz, doğuda Kemeraltı, Paşahamamı, kuzeydede deniz ve sahil yolu çevrelemiştir.”
Sümerkan, hatıralarla yüklü bu kitabında bizi bu zamandan alıp çok yakınımızdaki uzaklara götürüp mâzinin ikliminde soluklandırıyor. Bir bakıyorsunuz Sakız Meydanı’nda bir bakıyorsunuz ki Dereboyu Sokak’tasınız. Mâzinin bu temiz ikliminde arınmaya ne dersiniz?