Güliz sevgilisinden ayrıldı
Güliz sevgilisinden ayrıldı. Üç yıl süren bir ilişkiyi bitirmek çok kolay değildi. Hala içi kan ağlasa da bu sefer- zira birçok kez ayrılmayı denemişti daha önce- kararından emin. O sabah, üç parça cam eşyayı yere fırlatarak- birini duvara fırlattı- bu kararının kesinliğini belirtmiş oldu.
Şimdi evde günlük işleriyle uğraşırken, kendi kendine, daha iyisini başarabilirim, diyordu. İçine doğan bir umut ışığını hissediyordu yeniden. Nasılsa acelesi yoktu. Uzun süren bir evliliği bitireli on yıl olmuştu. İki harika çocuğa sahipti. Çocukları kendilerini kurtarmış sayılırlardı. Güliz’in yaşamının büyük bölümü çocuklarını büyütmekle geçti. Başarmıştı sonunda, iki oğlu da üniversitede okuyordu, yollarını çizmişlerdi. Fakat Güliz’in aşkta başarılı olduğunu söyleyemez kimse. Bunun farkındaydı Güliz. Elbette elinden düşürmezdi kişisel gelişim kitaplarını. Her geçen gün kendini geliştiriyordu ilişkiler konusunda. Evliliği bittikten sonra, birçok erkek tanımıştı. Birçok kez aşık olmuştu. Ya da aşık olduğunu sanmıştı. En son, tam aradığımı buldum dediği adam da onu derin bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Güliz, olgun güzelliğinin doruğundaydı. Aşkı araması doğaldı. Ununu eleyip eleğini asacak durumda değildi henüz. Ayrıca aşkın yaşı olur muydu hiç. Güliz’in amacı aşkına sahip çıkacak bir eş bulmaktı.
En çok sabah yaptığı yürüyüşlerde rahatlıyor, düşünecek zaman buluyordu. Açık hava zihnini açıyordu. Çevrenin doğallığı derinlerde güven veren bir huzur çağrısıydı. Bir de dostları vardı ve akrabaları. Ancak bu sefer kimseye söylememişti Güliz ayrılığını. Önce kendisine kanıtlamak istiyordu bunu. Telefonunu kapatmış, tamamen bir iç sessizliğine kavuşmuştu. İlk iki gece uyuyamadı. Kalbi sıkışıyor, midesinin üstünde kocaman bir kaya varmış gibi kasılıyordu karnı. Duygularına gem vurmak, gururlu davranmak için mücadele ediyordu. Geri dönüp, eski sorunların kördüğümünü tekrar yaşamak bu sefer gerçekten de salaklık olurdu. İçindeki ince sızıyı duyuyordu hala. Sevmişti. Ve yalnızlık en çok korktuğu şeydi.
Bir çok kadın gibi Güliz de, bu ayrılığın bilançosunu çıkarıyordu ister istemez. Yaşananlar film şeridi gibi geçerken kafasında hüzünlü anlar da yaşıyordu ama, farkına varamadığı kusurları açık seçik görmesi şaşırtıyordu onu. Meğer nelere katlanmıştı aşk uğruna. Şişman, kaba, kendine bakmayan bir bedeni sevmiş miydi gerçekten de. Sevişmeden önce değil de sonra yıkanan, dişlerini akşam değil de sabah fırçalayan bu adamın tersten işleyen bir temizlik anlayışı vardı. Vücudunun nahoş seslerini kontrol etmek umrunda olmazdı. Yaşının gerektirdiği beslenme ve sağlık kurallarını hiçe sayar, dış görünüşüne aldırış etmezdi. Son derece cimri, her cimri gibi de bencildi. Üç yıl boyunca Güliz’e aldığı iki hediyenin ikisi de defolu çıkmıştı. Arada çıktıkları yaz tatillerinde adam önceden Güliz’in payına düşen parayı alırdı ondan. Maddi durumu Güliz’den çok iyi olmasına rağmen ona hiçbir şey ısmarlamaması Güliz’i üzse de onun eşitlik anlayışına uyuyordu. Peki onu niye sevmişti Güliz? Bu sorunun cevabını belki de bir uzmanın doğru dürüst ortaya koyabilir. Hala Güliz gizliden de olsa ondan gelecek bir işareti bekliyorsa hakikaten de bir uzmana ihtiyacımız var onu anlamak için.
Güliz, bu sefer kararlı. İzleyelim görelim.
….
Devam edecek.