- 1152 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZLIK PARADOKSU
İnsan ne kadar yalnız kalabilir? Kaç gün, kaç gece, kaç yıl?
Kanıksar mı yalnızlığı, alışılabilir bir şey midir yalnızlık?
Yanında kimse yokken mi yalnızlık zordur, yoksa herkesin içinde yalnız hissetmek mi?
Sonuç fark etmese de ikinci türden yalnızlığı hiç sevmem...Üşütür beni bu türden yalnızlık, ümitsizlik,melankoli, depresif bir ruhu çağrıştırır ki,ruh zaten bu moddadır..
Belkide bunların dışında daha da kötü olanı ne kadar yalnız olduğunun farkına varamamaktır..Bu seçenek her zaman kötü sürprizleri içinde barındırır.Bu sürprizler sen dimdik olduğunda sinsice gizlenir.Ne zaman ki yalpalar tökezlersin işte o zamana “ŞAKK” diye yüreğinde patlar..Hazır değilsindir bir darbe de o vurur; yalpalarken; YIKILIRSIN…
Yalnızlık bir tercih olabilir mi?
İnsan sosyal bir varlıksa olamaz diyesim geliyor, ama varını yoğunu bırakıp gözlerden ve geçmişinden uzak, ilkel denilebilecek koşullarda yaşamaya çalışan o kadar çok insan gördüm ki..Nedir bu insanları yaşamdan koparıp sosyal hayatın dışına iten neden? Zaten yalnızken daha çok yalnız kalma isteği mi? Yoksa zaten yalnız birinin en azından kendisiyle baş başa yaşamayı tercih etmesi mi?
Yalnız kaldınsa bir kere tüm bunların önemi yok..yalnızlığın şekli, nedeni,rengi önemli değil..Nedenini sorgulamak için gerekli gücü bulabiliyorsa kişi, zaten yalnızlığının farkında ve bundan kurtulma eğilimindedir. Bu kişiler için hep bir ümit vardır ama o ümide bile sahip olmayan kişiler hep üşür, hep savrulur, hep yıkılır..
ÜŞÜMEMENİZ,SAVRULMAMANIZ,YIKILMAMANIZ DİLEĞİYLE, SEVGİYLE KALIN…
EMEL YÜKSEL