- 676 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MAHALLEMİZDE YILDIZ VAR
Çocukken tüm sanatçıların aynı mahallede yaşadıklarını sanırdım.Ve oradan hiç çıkmadıklarını
Bizim dünyamız farklı derlerdi ya hep konuşmalarına başlarken ,bundan mı olsa gerek , bizlerden ayrı bir Dünyada yaşattım onları.Şehrimizden epeyce uzak sıcak mı sıcak hepsi içiçe bilinmedik bir yerde.
Mesela Fatma Girikle Filiz Akının karşılıklı,Erol Taş ile Aliye Rona’nın altlı üstlü dairelerde komşu olduklarını sanırdım.Manavın hep Cüneyt Arkın.’a çalıştığını çırağın yedi gün yirmi dört saat elma kasalarını soluk soluğa evine taşıdığını falan .Adile Naşitle Münir Özkul’un balkonda baş başa uzun uzadıya çay sohbetlerini yaptıklarını.
Kadir İnanır’ın geceleri hiç uyumayıp sokak lambasının altında sigara içme bahanesine etrafı teftiş ettiğine iyice inandırmıştım kendimi.
Detaylarda vardı tabiki bu düşlerimde .Mesela mesela sinema sanatçılarıyla müzisyenlerin sokaklarının ayrı olması gibi.O zamanlarımda müzisyenlerin adı şarkıcıydı türkücüydü.Ama sinema sanatçısı hiç değişmedi adı sinema sanatçısı...Ayhan Işık alkışlarınızla
Çocuk gözümde daha bir belirgindi sinema sanatçıları işte gizliden bir üvey evlatlık muamelesi zararsız tarafından.
Şarkıcıları yokuş aşağı bir sokakta ikamet ettirdim hep.Çok sesli oluşlarından olsa gerek
Çalgı çembelek
Darbuka dümbelek
Allah muhafaza ya hep bir ağızdan koro tuttururlarsa ,attırıverirseler Kanlı Nigarın tayfalarını
-Heyyyyttt ulan
-karada kaçan havada uçan
maazallah...
Elmayla armutuda hiç karıştırmadım bu arada ,itinayla yerleştirdim manavdaki renkli sandıklara hangisinden vazgeçebilirdim ki ?
Figüranları bile sokağın girişindeki ufacık ama bir o kadarda sevimli ,jönlerin kaloriferli dairelerinin aksine ,sobalı, bacası bir metre dışarıya uzanmış ,bacasının kurum akan yerlerine yoğurt kovası sıkı sıkıya paslı tellerle iliştirilmiş. kulübelerde yaşattım hep,sessiz sedasız.
Çoğu kez ansızın gecenin bir vakti kaçmak gelirdi bu mahalleye olanca cesaretimi toplayıp,ayaklarımın ucuna basıp bir ,iki üç vınnn...
Aşağı sokaktan girip yukarı mahalleden çıkmak.Duyar mıydım acaba İbo’nun ’ayağında kundura yar gelir dura dura’feryatlarını gizlensem bir ağaç altına.Sezen Aksu ’şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler ’ dediğinde kaybolur muydum yüreğimin diplerinde.
Ne bileyim
Cengiz Kurtoğlundan’ilk aşkım sevgilim liselim benim ’ dediğinde bir çığlık atıpta sarılır mıydım rugan ayakkabılarına
saklandığım yerden çıkıp.
Kim bilir
Kim bilir bu gidişimin dönüşü olur muydu
Kibariyenin bahçesinden atlarken yalın ayak kim bilir ?
Kim bilir ne iyi gelirdi parmak uçlarımdan saç uçlarıma kadar derin bir huzur içinde salınırken ruhum yavaş yavaş...
Bekçi amcanın son nefes üfürdüğü çığlık çığlığa düdüğü kaçırır mıydı düşlerimi
peki ya şimdi çağırsam gelir mi
_Bekçi amcaaa !mahallede yangın vaarrrr
yangınnn...
YORUMLAR
GÜLNUR ATEŞOĞLU
hiç bir şey düşlerimizdeki gibi değilmiş; büyüyünce anladık...
kutlarım değerli bir çalışma.
GÜLNUR ATEŞOĞLU
Bir nebze haksızda değilsin..
Leventte Cüneyt Arkın Orhan Günşiray Zeki Müren daha ismini saymak
istediğim on onbeş sanatçı aynı duvarlar içerisindeki villalarda yaşardı..
Figuranları görmek istediğimizdede yeşilçam sokağına giderdik tabi
bu dediklerim yetmişli yıllardaydı...
Çoçukların altıncı hisleri vede ön sezileri daha güçlü olur bu gücüde saf
ve masum olduklarından alırlar..
Güzel bir çalışma olmuş, okudukça geçmiş gözlerimin önünde asılı kaldı..
Kutlarım kalemini vede seni tebrikler..
yudumyunus..yunus karaçöp
GÜLNUR ATEŞOĞLU
...Kimsesiz zamanların yalnızlığında.............,aydınlık diyarların masalsı görüntülerinde,küçük bir çocuk yüreğinin annesine olan sevgisi değerinde merhaba kalem dostum..yazan yüreğe selam olsun...