- 441 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yakın Ma
Yakın Ma
İnsanların doğal ihtiyaçları için girdiği ortamlarda, rutin işleri için muhatap olduğu kişilerden yakınması belki akla uygun ama yakınmalar genellikle kendi özgür iradeleriyle ilişkide bulundukları kişi veya dahil oldukları olaylar olunca aklım karışıyor! Burada bir sorun var! Özgür iradesiyle yaptığı tercihinden yakınma konusu çok ilginç. Bu durum bir acizlik mi, yoksa samimiyetsizlik mi?
Herkes kendi ortamını veya arkadaşını, dostunu kendi seçtiğine göre; kendi görüş veya zevklerine uygun olmayanları da dışladığına göre kim kimden yakınıyor? Yakınanlar aynı ortam ve kişileri bırakmak da istemiyor, ama yakınmayanlar daha cesur karar alıyor gibi.
Şöyle bir durum var, insan genellikle önceden, ön yargılı algıladığı iyi / kötü ayrımıyla baştan ret veya kabul ediyor, sonra yakınıyor. Oysa reddettiği değerleri deneyimlememişti. Baştaki hatasını düzelteceğine girdiği durumu düzeltmeye çalışıyor ki bu yakınmaya neden oluyor. Kendini hapsettiği çerçeve içinden çıkamıyor. Din, dil, ırk, siyasal görüş, popüler akımlar üzerinden ön yargılı oluşturduğu bir duvarı var. Bunu aşamıyor, aşmayı da gerekli görmüyor. Önceden “İyi” olarak öğrendiği, tanımladığı kişi veya ortamlara hapis oluyor. Ve o ortamlardaki olumsuzluklardan yakınıyor! Mesela; doğuştan “İyi” olarak algıladığı bir ortamda ve kişilerle yaşıyor o ortamdaki kişilerin haricinde olanları peşinen dışlıyor. O kadar kesin ve keskin karar alıyor ki o ortamın dışında hiç “İyi” bir şey yokmuş gibi davranıyor. Ama farkındalığı gelişince içinde bulunduğu ortam onu her geçen gün eritiyor ve bitiriyor. Buna vicdanı itiraz ediyor ama aklı ve kabulleri, öğretiler onu hep durduruyor! Bu nedenle debeleniyor. Yabancı gelin veya farklı dinlerden olanların mutlu birliktelikleri bu duvarın aşk ile aşılmasıyla oluyor. Aşk olmasa o insanlar o duvarın arkasındaki güzelliği hiç fark edemeden kendi kozasında yakınarak eriyip gidecek, terakki ve gelişim de gösteremeyecekti.
Farkındalığı artan kişilerin hapis olduğu kozadan çıkmayı istemesi güzel ama sorun şu; bulunduğu koza dışında pozitif, iyi olarak algıladığı bir yer yok. Öğretisi gereği bulunduğu ortam ve kişileri en iyi; diğerlerini kötü, yanlış olarak benimsemiş! Kozadan çıkmayı ihanet olarak öğrenmiş. Bu nedenle bulunduğu ortamı düzeltmek adına vicdanen yakınıyor! Düzeltmesi mümkün olsa sorun yok da mümkün olmuyor genelde. Çünkü o ortam öyle sınırlı ki farklı eğilimleri “Yanlış” kabul ediyor! Çaresizlik burada saklı.
Peki çözüm ne?
Çözüm: Farkındalığı artanlar için bulunduğu ortam, kişiler ve öğretileri gözden geçirmek ve kısmen veya hepsiyle olan ilişkilerini sıfırlamak, resetlemek! Bulunduğu kozanın dışına başını çıkarıp diğer ortam ve kişileri incelemek! Rasgele başka benzer bir kozanın içine düşmeden kendi tercih ve seçeneklerine uygun ortam ve kişilere daha önceden ön yargı ile koyduğu duvarları, engelleri kaldırmak! Zaten kendi özünü fark ettiği için yakınıyordu, bunu başarabilir.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Hocam sizi şimdiye kadar fark edip takip etmedigime üzüldüm açıkçası çok idel değişik fikirleriniz var insan olmak başlı başına zorluk yoklukla yakınır varlıkla yerinir adeta tatmin olmaz hiç bir zaman insan olmak zor insanca yaşamak daha da zor...yüreğinize sağlık ....SAYGILAR ...