- 1807 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
KAMBUR KAMBUR ÜSTÜNE.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
2006 Yılıydı.
Yirmi sekiz senelik bir devlet hizmetinden sonra her senenin karşılığı olaraktan bin liradan toplam yirmi sekiz bin lira emek i ikramiyesi alarak emekliler sınıfına dahil oldum. Bir dönüm tarlanın beş yüz bin lira olduğu Fethiye gibi bir yerde ne yapabilirsiniz yirmi sekiz bin lira gibi parayla? Önce o güne kadar birikmiş olan banka - kredi kartı borçlarınızı kapatırsınız değil mi..Artan parayla da ikinci el bir otomobil alırsınız. Biz de öyle yaptık. Sekiz bin lirayı borçlara , yedi bin lirayı askerde olan çocuk ile diğerlerinin çeşitli ihtiyaçlarına harcadıktan sonra kalan on üç bin lirayla bir araba aldık.
Araba İstanbul plakalı olduğu için bir aracı kurum vasıtasıyla önce plaka değiştirme işlemine başladık...Bu arada da arabayı plakasız kullanıyoruz tabii ki..
Bir gün böyle plakasız bir şekilde araba kullanırken bir de lastik sönmesin mi? O vaziyette ilerlerken arkamızdan gelen bir trafik polisi ekip arabası önümüzde durdu. Önce hanıma’’ Ehiyet, ruhsat ‘’ dedi…Ehliyet var da ruhsat muameleci tabir edilen vatandaşta tabii ki…Anlattık durumu. Trafik polisi ‘’ O zaman trafiğe çıkmayacaksınız..Haydi şimdi ceza yazmıyorum ama bir daha görürsem karışmam…Hem bu yolda böyle kaplumbağa gibi gidilmez..Burası oto yol..Biraz daha hız yapın’’ dedi…Çeneni kapat da yoluna devam et değil mi? Ama ben duramadım. ‘’ Memur bey bizim lastiğimiz patladı da…Onun için yavaş gidiyoruz’’ deyiverdim…Adam arka lastiğe baktı. Gerçekten de patlak..Biz cant üzerinde gidiyoruz…’’’ Ohoooo….Kambur kambur kambur üstüne kardeşim siz de ‘’ dedi. Sağ olsun ceza yazmadı yine de.
Evet belki de kambur kambur üstüne deyiminin en iyi cuk oturduğu durumdu bizim o durumumuz. Lakin görüyorum ki bizim pek çok işimizde hep kambur kambur üstüne.
Eski, tarihi Türk filmlerinde , Bilhassa Kara Murat, Battal Gazi, Malkoçoğlu filmlerinde sıkça gördüğümüz bir sahne vardır: Hıristiyan vatandaşlar kiliseye giderler. Orada bir odaya girerler Odanın hemen yanındaki odaya da papaz efendi girer. Vatandaş bir kafesin arkasından işlediği günahı anlatır papaza.Papaz onu dinler ve en sonunda ‘’ Günahların affolundu’’ diyerek salıverir adamı. Ya da kadını..Her ne ise…
Geçenlerde biraz nostalji yapmak için Balat semtine gittim..Biraz ilerideki Ayvansaray’a kadar yürüdüm. Orada Aya Meryem diye bir kilise gördüm. Baktım kilise açık daldım içeriye…Müthiş süslü bir yapı.
İçeri girer girmez gözüm hemen günah çıkarma odasını aradı…Fakat öyle bir bölüm yoktu kilisede…Görevliye sordum…’’ Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinde günah çıkarma diye bir olay yoktur ‘’ cevabını alınca ağzım bir karış açık kaldı. Demek ki bizim filmlerde hep bizi keklemişler…Öyle ya Bizans, yani Rumlar komple Ortodoks Hıristiyan, Ermeniler de öyle…O halde bizim filmlerde o Hıristiyan tebaanın günah çıkardıkları kiliseler hangisi oluyor? Al sana bir kambur.
Eve geldim..İnternetten araştırdım..Baktım ki Hıristiyan dünyasında aslında günah çıkarma diye bir olay hiç yokmuş. Bir kez daha ağzım açık kaldı.
İşin aslı şuymuş: Hıristiyanlığın Katolik mezhebinde insanlar kiliseye giderek rahip ile kendileri baş başa kalmak suretiyle rahibe işlediği günahı anlatıyor.İşlediği günahtan duyduğu pişmanlığı itiraf ediyor. Sonra birlikte o günahtan ve işlenecek başka günahlardan tövbe ediliyor. Yani hiç bir rahip bir günahkarın günahlarını çıkarmıyor. ( Engizisyon dönemindeki Endülüjans olayı dışında yok günah çıkarma diye bir olay )
İslam dünyasında da vardır bu. Bu yazıyı okuyacak olan -erkekler özellikle- mutlaka rastlamışlardır…Özellikle Cuma ve kandil günlerinde bazen namazdan önce, bazen namazdan sonra topluca tövbe edilir günahlardan. Hatta daha da ileri gidelim. Bazı tarikatlara girebilmek için vatandaşlar o tarikatın şeyhinin elini tutar. ( Bazen de şeyhin halifesinin ) Birlikte önce günahlara tövbe edilir; daha sonra da o şeyhi, şeyhi olarak kabul ettiğini söyler vatandaş. Eğer Hıristiyan - Katolik dünyasındaki olay günah çıkarma ise bizdeki şeyhin elini tutarak tövbe etme olayı günah çıkarmanın daniskası olmuyor mu?
İşin ilginç tarafı ben ne Hz. İsa’nın ne de Hz. Muhammed’in( S.A.S) bir insanın elinden tutarak ‘’Gel birlikte tövbe edelim.’’ Dediğine dair hiç bir şey okumadım, duymadım bu güne kadar…Varsa bile ben bilmiyorum...Bilenler varsa açıklamalarını önemle rica edeceğim.
Türkiye’de yani %99u Müslüman olan bu ülkede İslamiyetle ve de Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olmayan bir konu da hülle meselesidir.
Bir adam karısını üç kez boşar…Üçüncü kez boşadıktan sonra artık o kadına dönmesi imkansızdır…Tek bir şartla dönebilir: Kadının başından bir nikah daha geçer . Bu yeni koca da kadını boşar..İşte o andan sonra eski koca , eski karısıyla bir daha evlenebilir. Bu aslında erkeğe verilmiş bir cezadır…Karısını boşamadan önce iyice düşünsün diye. Olay aslında gayet açık ve nettir… Kadın boşandıktan sora bir başkası ile evlenecek ve onunla mutlaka cinsi münasebette bulunacaktır. Lakin sonradan dinin içine de hileyi karıştırırlar. Koca karısını boşar. Daha sonra pişman olur.Kadını tekrar nikahına almak için onu seksenlik bir ihtiyarla evlendirirler.Seksenlik ihtiyar kadına elini bile sürmez. Ertesi gün de boşar ve eski koca kadını tekrar nikahına alır…Oh ne güzel nane şeker…Bunun adına da hülle denir… Ne hüllesi yahu.Bu düpedüz hile…Sahtekarlık…Dinin içine etmektir.
Konumuzla pek de alakası yok gibi görünen bu hülle olayını niçin mi ele aldım? Onu da izah edeyim.
Bizim - üzerinde kıyametler kopan dizi filmimiz- Muhteşem Yüzyılda geçen Çarşamba İbrahim Paşa öteki aleme uğurlandı…Uğurlanmasına uğurlandı ama Şeyhülislam Ebu Suut Efendi’nin o idam kararı ile ilgili verdiği fetva evlere şenlikti. Tam anlamıyla bir hülle.
-Hünkarım…Benden malumat istediğiniz o konu ile ilgili bir karar verdim…
-Aaaaa..Öyle mi? Çok merak ettim acaba nedir nedirrr?
-Bisküi denince akla…
-Tamam buldum..Eti Eti…Etiiii…
Ya pardon hatlar karıştı..Araya reklam girdi…Nerede kalmıştık?
-Hünkarım o kendinizden bile korumaya söz verdiğiniz zatın infazı siz uykudayken gerçekleştirilecek?
-Deme yahu..O zaman ben verdiğim sözü yemiş olmayacak mıyım?
-Yok hünkarım…Gargara yapmış olabilirsiniz ama yemiş olmayacaksınız…Çünkü insan uykudayken yarı ölü gibidir. Yaptıklarından sorumlu tutulamaz… Dolayısıyla siz uykudayken infaz edilirse sizin için şer’an bir sorumluluk yoktur.
-Afferin len..Tuttum bu kararı…Ben Allah katında yırtıyorum yani?
-Aynen öyle hünkarım..Yırtıyorsunuz ki hemi de Amerikan patiskası gibi.
-Sapıtma şeyhülislam…Amerikan patiskası da ne? Bizim Buldan’da, Şile’de bez üretilmiyor mu yoksa…
-Yav idare et sen de bre Padişah…Kırk yılda bir espri yapalım dedik resmen ağzımıza ettin ha.
-Neyse...Şimdi bizim malum kişiyi idam edebiliriz değil mi?
-İster idam et, ister kıçından çengele as, istersen de derisini yüz… Sana serbest…Yürü be koçum..Kim tutar seni.
-Anlaşıldı…Şimdi ben gidip malum şahsın idamı için emr-ü fermanımı yazayım.
Malum şahıs deyince aklıma bir fıkra geldi..Onu da araya sıkıştırayım bu vesile ile…
Trafik Polisi baş komiser sevgilisi ile sivil bir araçta yolculuk ederken bir telsiz anonsu gelmiş.
-Aloooo..Baş komiserim…E-5 kara yolu üzerinde iki tane orospu, gelen geçen arabalara otostop çekiyor ne yapalım?
Yanında sevgilisi olan baş komiser bozulmuş tabii ki…Cevap vermiş.
-Yahu kardeşim bu kadar kaba olmak zorunda mısınız? Niçin o kelimeyi aynen kullanıyorsunuz? Malum şahıs deyin ben anlarım…
Az sonra bir telsiz anonsu daha gelmiş.
-Alooo...Baş komiserim…Malum şahıslar orospu değillermiş. Ne yapalım?
Bizim olayda da durum aynı…Padişah biliyor boynuna kravat takacağı kişinin İbraam olduğunu, Şeyhülislam Ebu Suut Efendi de biliyor bal gibi ( Çünkü İbraam ona daha önce ‘’ Beni Hünkar bile kendisinden korurken kim zarar verebilir bana ?‘’ demişti …Lakin her ikisi de bildiği halde ‘’ Malum şahıs diyorlar. Neyse…Sonuçta İbraam boğduruluyor.
İbraaam boğduruluyor tamam da Padişah günahtan yırttı mı dersiniz?
Tamam.İnsanlar uykudayken yaptıklarından sorumlu değillerdir. ( Hoş uykudayken yellenmek, çiş etmek , sayıklamak ve de horlamak dışında neler yapılabilir onu da bilmiyorum ya neyse…Haaa bir de uyur gezerlik var ama Kanuni uyur gezer de değil ) Lakin İbrahim’in infazı için bir yazılı ya da sözlü emir gerekmez mi? Öyle ya bu adam koskoca bir sadrazam…Koskoca sadrazam padişahın fermanı olmadan infaz edilemez. Peki padişah o idam kararını yani emri uykusundayken mi veriyor? Uykudayken ‘’ İbraamı boğun..Kat’i fermanımdır’’ mı diyor?
Allah aşkına böyle bir saçmalık olabilir mi? Ebu Suut Efendi gibi biri böylesine bir hülleye baş vurur mu? Hani bu kambur bizim diğer kamburların hepsini solladı geçti.
Osmanlı Devletinin çökmeye başladığı zamanlarda şeyhülislamların zaman zaman saçma sapan fetvalar verdiği de olmuştur elbette. Ama Ebu Suut Efendi gibi birinin ‘’ Padişahım sen uyu, kalktığında bir bakmışsın ki İbraam yok ‘’ şeklinde bir fetva vermesi hem Ebu Suut Efendiye çok büyük bir hakarettir hem de İslam Dinine… İslam dini öyle katakullilere açık bir din değildir..Bu böyle biline.
YORUMLAR
Vallahi can bu yazıya nedemeli bilmem
Senin mübarek ellerinden öperim hocam
Bu güzel bilgilerini yürekten tebrik ederim
Yüreğinize saygı ve sevgiler
sami biberoğulları
Bir Tarih öğretmeni olarak üzerimize düşen sorumlululklar var. Ben de dilim döndüğü kadar , elimden geldiği kadar bildiğim ve gördüğüm gerçekleri anlatmaya çalıştım.
İlginize çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Sayın Hocam,
Hem her türlü gerçeğin içinde olduğu, hem de cok ciddi konuların işlendiği çok güzel bir yazı olmuş.
İnsan böyle kelime oyunlarına gülmeli mi yoksa ağlamalı mı bilmiyorum.
Ama tarihimizde de günümüzde de buna benzer ne çok komiklikler var, insanı gülümseten.
Kurdele nizi kutlarım,
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Her milletin tarihinde vardır elbet saçmalıklar..Ama burada yok olan bir şey var diye yutturulmaya çalışılıyor ve de buna dini bir kılıf uyduruluyor senaryoyu yazanlar tarafından.
İlgine teşekkürlerimle birlikte selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Güzel bir yazı , hem güldürdü,hem öğretti,hemde düşündürdü...Lakin ben dizilerdeki saçmalıkları pek kafama takmıyorum..Hangi birini takayım..hepsi birbirinden saçma...Malum dizi benim için eğlenceli ve çok güzel kadınlar var...ama tarihi bilmeyenler için yanıltıcı olmaması gerekir diye düşünüyorum..Sevgiler selamlar...
sareyaprak
sami biberoğulları
İşin doğrusu ben de takmıyorum dizilere...Neticede kurgu..Öylece seyrediyor ya da seyretmeden atlıyorum çoğunu..Lakin bu bölüm ile ilgili yorum yapmasam çatlardım.
Bu bir yanlışlık ya da hata filan değil...Düpedüz seyredeni enayi yerine koymak.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Turkish hocam Turkish
Aslında bu dizileri yapan Türk değil ama, çekenler Türk vatandaşı oldugundan hepsini bize mal ediyorlar..
yer yer gülümseten öğretici bir yazı
saygılarımla
sami biberoğulları
Bize yedirmeye çalışıyorlar bazı şeyleri...Hele bir baksınlar bakalım bende o göz var mı?
Selam ve saygılarımla.
Ne demeli bilemedim ki, muhteşem tesbit etmişsiniz, hem saçmalıkların sınırı olamayacağını,
insanın herşeyi sığdıracak bir kılıf bulabilmek adına ne derece küçülebileceğini gözümüzün önüne sermişsiniz. Çok teşekkür ediyorum bu detaylı anlatımlarınız için.
Eğitici ve düşündürücüydü benim için. Tekrar teşekkürler.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
teşekkürlerimi sunuyorum hocam paylaşım için
ebu suud efendi içinde bir yazı bekliyoruz sizden
kutlarım yazınız yerine yakışmış
saygı ve hürmetler
sami biberoğulları
Ebu Suut Efendi hakkında da bir şeyler yazarım inşallah...Unutmazsam tabii ki:)))))))))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Tebrik ederim Sami Bey Hocam.
Cuk oturmuş deyim.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan gibidir diyor Yüce Peygamber...Susmayacağız elbet.
Selam ve saygılarımla..
Yazınızı bir kez daha kutlamaya geldim hocam, kamburlarımız o kadar çok ki, herkes görmüş demek ki:)
sami biberoğulları
kalemi konuşturmuşsun hocam saygılar diliyorum ya ne güzel dizmişsin öyle hakikatları yazan kaleme içtenlikle teşekkür ediyorum
SAADET KILIÇASLAN tarafından 1/27/2013 10:37:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
SAADET KILIÇASLAN tarafından 1/27/2013 10:38:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sen beni anlarsın...Ne de olsa 600 bin kişilik haçlı ordusuna dünyayı dar eden Kılıçaslan'ın adını taşıyorsun soy adı olarak.
Selam ve sevgilerimle.
Yazının neresine dokunsam bir haklılık payı vardı hocam; o, Ebu suut Efendi'nin verdiği yanıtı ben de çok saçma buldum. Dediğiniz gibi, infaz uyurken gerçekleşse bile karar uyanıkken alınmadı mı?
Kambur!
Gelelim günah çıkarıp tövbe etmeye; benim gittiğim her mevlitte, hoca hanım önce tövbeye davet eder topluca tövbe ederek bir çeşit günah çıkarırız. İster tövbe de, ister günah çıkarma, adı her ne ise bu her dinde var sanırım.
Yazınız, her vakit olduğu gibi akıcı ve sıkmayan bir yazı idi. Bilgi verirken gülümsetti.
Tebrikler hocam, saygı ile...
sami biberoğulları
Burada anlatmaya çalıştığım aslında öyle bir fetvanın hiç olmadığı idi..Öteki konuları da öylesina aklıma geldiği için yazmıştım...
Faydalı olabildiysem ne nutlu.
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili hocam
Bİzde aynı diziyi izliyoruz çoluk çocuk. Aynı şeyleri bizde düşündük ve inandırıcı bulmadık. Dizni istedikleri kılıfa sokmak, istedikleri gibi kullanmak. Aslında Şehyülislamın suçu yok bence çünkü Hünkar ona bir çözüm bul dedi bulacak alternatif yok. Sanki Hünkar böyle bir şeyin gerçekten olabileceğine inandımı hayır o da işine geldiği için kabul etti.
Olan İbrahim'e oldu. Kelle gitti. Ne kadar kamburları olsada ne kadar absürt sahneleri olsada biz izleyeciler izlemeye devam edeceğiz.
Selam ve Sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ebu sümük efendi birde benim tefsirim diyor...haklısın hocam ağladıkça elimize hep ekmek verdiler...saygılar sevgiler
sami biberoğulları
Ebu Suut Efendi aslında hiç bir zaman öyle bir şey demiyor..Onu diyenler senaryo yazarları.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Sahtekarlık maalesef o dizinin senaryosunu yazanlarda...Yoksa gerçek kahramanlarda bu türden bir sahtekarlık yok.
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Evet..iNSANLARI KANDIRABİLİRSİNİZ AMA ALLAH'I ASLA...
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
hocam konu nerden nereye geldi en sonunda uyku halindeyken insanın neler yapa bileceğine kadar geldi ama ben kendimi tuttumtuttum sonunda tutamadım adeta gülme krizine girdim gecenin bu saatinde valla allah size ömür versin sağlık sıhhat versin siz gülünki hocam bizde gülebilelim kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Haklısın . Konu nereden nereye gitti..Dizideki saçmalığı anlatacaktım asıl ama hazır elim değmişken başka kamburları da araya sıkıuştırayım dedim.
Beğendiğine sevindim.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam bize olmadık şeyleri oldu diye sokuyorlarmış desene,tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Hep yaptıkları o zaten: Olmadık şeyleri gerçek diye sokuşturmak...Ama maymun gözünü açtı artık..Yutmuyor kimse.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Ya n'aapıyım...Damarıma damarıma basıyorlar...Yoksa ben kuzu gibi adamımdır:))))))))))
Selam ve sevilerimle.