- 650 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
BALKON ÇOCUKLARI
İlk balkonlu evi işimiz gereği misafirliğe gittiğim on bir yaşımda tanıdım. Mahkum hücrede nasıl yatar ? Bilemem; ama boğucu bir dünya olduğu muhakkak. Çevreyi iyi tanımadığım için korkup ayrılamadığım bir günümü o balkonda geçirmek zorunda kalmıştım. O anda yaptığım iş elime geçirdiğim bir tahta parçasıyla demir parmaklıkları dolanarak melodi tutturmak oldu. Arkasından ikaz edildim ve mahkumiyetim gün batımı son buldu.
Çocukluğumun böylesi bir mecburiyete mahkum olmadığına hala sevinirim. Çünkü ben gerçek bir çocuk gibi büyüdüm. Oyuncaklarım çamurdandı, teknelerim kağıttan, uçurtmamı kendi ellerimle yapmış, ilk bisikletimi kendi kazancımla almıştım. Bütün oyuncaklarımın ustası bendim. Ben sahici bir çocuktum. Bana beş yaşımda insan diye güvenip, önüme yirmi kuzu sürdüler, gönlümce otlattım onları, güvenip yedi yaşımda elime kürek verdiler bostan suladım. Haziran geceleri toprak işleme pahasına toprakla köyden kilometrelerce uzakta koyun koyuna yattım. Göğün derinliklerini keşfettim. Adam yerine koyup on iki yaşımda ev kiralayıp şehre okumaya gönderdiler.
Çocukken bunların birer fetih olduğunu tabiidir ki anlayamazdım. Büyüdüm ve çocukluğumdaki kadar hiç hür olmadığımı henüz anladım. Çünkü ben çocukluğumda bütün coğrafyanın hakimi idim. Ağaçlar benim için büyür, dereler benim için çağlar, koyunlar benim için kuzulardı. Vadiler benim için korkunç, dağlar benim için yüceydi. Güneşi benim için doğuyor diye bir sabah kucaklamak için yola çıktığımda beş yaşıma henüz basmıştım. Dağların ardında yine dağlar olduğunu, güneşin öteler ötesinden geldiğini o gün anlamıştım. Artık ninemin masallarını daha güzel dinliyor ve anlıyordum. Devlerin dünyasından da o gün ürkmüştüm.
Evet ben geniş coğrafyada Anadolu’nun biraz kavruk bir toprağında çocuk gibi ağlamış, çocuk gibi gülmüş, sevmiş, sevilmiştim. Sahici bir çocukluk geçirdiğimi çocuklarım olunca anladım. Delikanlılık çağına kadar daracık balkonlara mahkum edilen çocuklar...Etme, yapma, çıkma, bakma! Tekerlemesi ile uğuldayan, bunalan, daralan, oradan ders kitaplarının sığ dünyasına mahkum edilen çocuklar, çocuklarımız... Delikanlılık çağına gelince, yahut mekan değiştirince delilik vehmine kapılmış bir takım çılgınlıklara yeltenen gençlerimizi de henüz anlıyorum. Bu bir takım çılgınlıklara yönelme iç güdüsünü bu daracık balkonlarda yakaladım.
Bir tecritler dünyasında yaşıyoruz. Tabiatı üç beş çiçekle nasıl saksılara mahpus etmişsek, çocuklarımızı da coğrafyadan kopararak daracık balkonlara mahkum etmişizdir.
Çiçeklerin dili yok söyleyemezler, ya çocuklar?...
YORUMLAR
YÜREKTEN KUTLUYORUM KALEMİNİZ DAİM OLSUN ÇOCUKLUĞUNUZU ÇOK ŞANSLI YAŞAMIŞINIZ.
EVET AYNEN ÇOCUKLARIMIZI BALKONLARA MAHKUM ETTİK ETMEK ZORUNDA KALDIK OYUN OYNAMALARINA DA İZİN VEREMEDİK SES YAPMAYIN ALTTAKİLER ÜSTEKİLER RAHATSIZ OLACAK DUYACAKLAR VS. DİYE. CADDELERDE DAR SOKAKLARDA, KIT RASTLANILAN OYUN ALANLARINDA ÖZGÜRCE YAŞAYAMADILAR ÇOCUKLUKLARINI. SAĞLIK OLSUN, SAYGI VE SELAMLAR
Delikanlılık çağına gelince, yahut mekan değiştirince delilik vehmine kapılmış bir takım çılgınlıklara yeltenen gençlerimizi de henüz anlıyorum.
***
Sanırım bu cümle her şeyi açık ve net olarak açıklıyor... İçim sızladı yazınızı okurken. Ben çocukluğumu özgürce yaşadım mı diye düşündüm uzun süre. Bu soruma ne evet diye cevap verebildim ne de hayır diye...
Çünkü ben daha çok küçükken sokaktan eve girmeyen tehlike nedir bilmeyen yaramaz bir çocuktum, belki de sizin dediğiniz gibi ömrümün en özgür olduğum zamanıydı...
Ama ben büyüdükçe(büyüdükçe diyorum ama daha çocukken aslında) dünya değişmeye başladı, sokaktaki çocuklar yavaş yavaş balkonlara alındı. Ben de onlardan biri oldum...
Şimdi düşünüyorum da değişimin tam ortasında kalmış bir kuşaktık biz, hem özgürlüğün tadına vardık hem de mahkumluğu yaşadık...
Beni çok faklı yerlere alıp götürdü yazınız...
Söyleyecek çok şey var aslında bu konuda ama benim asıl üzüldüğüm bu dönemin balkon çocukları...
Kaleminize sağlık...
Yazı okumak bana ayrı bir lezzet veriyor bu yazınız da da....ah...o çoçukluğuma kırık dökük bir kayıkla yelken açtım.Sizin gibi babam beni erkek gibi büyüttü evde başka kız yoktu çünkü.Uçurtmamın ağaçlarda asılı kaldığı ve güneşi yakalamak için merdivenlere çıktığım günleri yaşattınız bana çok güldüm...sevindim o çocuk halime...sağol
tebrikler,
Güzel bir konu beton evlerin balkon çocukları.
Çocukken imrenirdim balkonlu evlere, evimiz bahçeli iki katlıydı ama balkonu yoktu sanki büyük eksiklikti o. Anneme niye biz kiracı değiliz diye çoook kızardım.Şimdi düşünüyorum da ne kadar şanslıymışız. Evim bahçeli yemyeşil hemde ama balkonları hala severim(neyseki balkon da var)
Tüm yazdıklarınıza katılıyorum insan doğanın bir parçası , onlarsız asla olmamalı.
teşekkürler, saygılar.
siz sahici bir çocuk gibi büyümüşsünüz. ne kadar da güzel. gerçekten de nedir bizim suçumuz??? bende gerçek çocukluğumu babaannemlere gittiğim 1 aylık dönemlerde yaşadım. damlardan, ağaç tepelerinden inmedim. çamurdan oyuncaklar yaptım. çamurdan yaptığım şekilsiz bebekler daha çirkindi belki babamın bana aldığı barbilerden ama o çamur bebekler benimdi, benim eserimdi... güneşte kurumasını beklemek bile farklı bir lezzetti... yazınızı okuyunca duygulandım. ben yılda bir ay dahi olsa sahici çocuk oldum. peki ya benim çocuklarım??
"Çünkü ben gerçek bir çocuk gibi büyüdüm. Oyuncaklarım çamurdandı, teknelerim kağıttan, uçurtmamı kendi ellerimle yapmış, ilk bisikletimi kendi kazancımla almıştım."
Sanırım sizden gencim 26 yaşındayım ve bu yazdıklarınızı ben de yaşadım. Bir öğretmen çocuğu olarak, yazınız beni yakaladı.Bir kez daha okudum. Nedir bilmiyorum beni çeken ama tebrik ederim.
...
Bir tecritler dünyasında yaşıyoruz. Tabiatı üç beş çiçekle nasıl saksılara mahpus etmişsek, çocuklarımızı da coğrafyadan kopararak daracık balkonlara mahkum etmişizdir. Çiçeklerin dili yok söyleyemezler, ya çocuklar?...
Yüreğinizin güzelliğini satırlara nakış gibi işlemişsiniz.
Yüreğinize ve kaleminize sağlık efendim.
Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Rabbime emanet olunuz.