- 757 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANADOLU'DA KADININ ADI VAR MI
ANADOLU’DA KADININ ADI VAR MI ?
Dünyadaki tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım. Ben isterim ki kadınlarımızın bu anlamlı günü sadece 8 Mart ile sınırlandırılmasın. Her gün kadın sorunlarının giderilmesi için çalışılsın, çözüm arayışları bulunsun. Kadınlarımız hep gülüp, mutlu olsun diyoruz ama ne denli bunu uyguluyoruz. İşte ne yazık ki bazı gerçekleri göz ardı edemeyiz. Yapılan araştırmalara göre bazı istatistiklerden birer örnek vermek istiyorum. Sanıyorum bu gerçekler kadınımızın toplumda ne denli değer görüp görmediğini açıklayacaktır.
Türkiye`de 8 milyon kadın okuma-yazma bilmiyor, eğitim gören 100 kadından ise sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor. Kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evlenirken, yüzde 30 u dini nikâhla, yüzde 20’ si ise nikahsız yaşıyor. Kadınların yüzde 55’ ne doğum kontrolü uygularken, Yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktor yüzü görmüyor, yüzde 65’i eve gelen konuğa görünmüyor ki bu özellikle kırsal kesimde çok yaygın. Anne olmak için ülkemizde yılda 2 bin 500 kadın yaşamını yitiriyor. Berdel, başlık parası, töre ve namus cinayetleri, dayak, baskı ve gelenekler kadını hedef almaya devam ediyor. Yani 21. yüzyılda Türkiye’de ne yazık ki halen kadının adı yok.Türk kadını Ülkesinde hak ettiği değeri görmüyor, korunmuyor ve yasal hakları yeteri kadar savunulmuyor. Kırsal yörelerimizdeki kadınlarımıza yeterli eğitim verilmiyor, aydınlatılmıyor, halen kadın şiddet ve taciz görüyor.
Ne yazık ki TÜRKİYE`DE KADININ ADI HALEN YOK......
Eşinin saygınlığını, üstün başarısını, üretmesini, toplum için çalışmasını göz ardı eden, ailede kendisini tek egemen olarak gören bazı erkekler eşlerinin çalışmalarını engelleyip aile içinde kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayarak eşlerinin kendilerinden bir adım ileri gitmelerine tahammülleri olmamaktadır. Çünkü çoğunlukla toplumumuzda kadın ikinci sınıf vatandaş olarak görülmektedir.
Yapılan okuma yazma kampanyaları bence fazla başarılı olamamıştır. Bayan kaymakam sayımız çok azdır, Oysa bayan Vali ve Kaymakamlarımızın Kamu kurum ve kuruluşlarımızda bayan müdürlerimizin sayıları artırılsa işte o zaman kadın sorunlarını ancak kadınlar anlayacağından daha çok kalıcı çözümler üretilir diye düşünüyorum. Belki o zaman eğitim daha çok önemsenir.
Toplumun yüzde 50 sini oluşturan kadınlar, kendi mekanizmaları kendi özgüvenleri ile oylarıyla TBMM ye giderek orada kadınları temsil etmeyi başarabilirlerse o zaman kadın sorunları daha kolay ve çabuk aşılacaktır.. Kadın sorunlarının çözümü her zaman karşı cinse bırakıldığı sürece ne yazık ki sonuç alınamaz.
Ülkemizde kadın tabiî ki aşını, eşini, işini, yavrusunu, evini ocağını ihmal etmeyecektir. Ancak bütün bu hizmetleri esnasında da eşinden, yavrusundan da destek alması gerekmektedir. Ama ne yazık ki kadınlarımız cefakardır, fedakardır. Her yük onun omuzlarındadır.9 ay yavrusunu karnında taşır,ılgıt ılgıt emzirir , büyütür,hayata kazandırır.Ancak tüm bu süreçte hem eşinden hem çevresinden acaba ne denli destek görmüştür. Aile bireylerinin paylaşma, dayanışma sevgi ve saygı dolu bir paylaşımı o aile yuvasının daha mutlu ve uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.
O halde bence en önemlisi erkek ve bayan egemenliği zihniyetini bırakıp eşitlik anlayışı içinde olunmalı. Her iki cinste insanca yaşamalı ,hem ailede hem de toplumda bir şeye karar verileceği zaman cinsiyet ayırımı yapılmadan her iki tarafa da sorulmalıdır.İşte o zaman insan olduğumuzu fark ederiz.Eğer insan haklarına inanıyorsak o zaman bunu içselleştirirsek , her şeyin kadına da sorulduğunu görürsek o zaman kadın kadın olduğunu anlar.Aksi halde psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalan kadın üretken ve mutlu olamaz.
Sevgi ve saygının yaşamımızda vazgeçilmez etken olduğuna inanır ve uygularsak o zaman daha mutlu aileler ve mutlu, başarılı bir kuşak oluşur.
Ne yazık ki son günlerde ülkemizde kadın üzerinden siyaset yapılıyor.. Kadını bir obje olarak kullanıyorlar, işte bu da çok üzücü bir gerçek. Çıkar ilişkileri ile dolu bir dünyada yaşıyoruz. Oysa madem gelişmekten yanayız diyoruz o zaman ülke sorunlarını da kadın erkek ayırımı yapmadan, çıkar düşünmeden, sadece ülkeye hizmet anlayışı ile ortak çözmeliyiz.
Kadınlarımız tarihteki kahraman Türk Kadınlarımızı örnek alıp ülkesi için çok çalışmalıdır. Çok okuyup, eğitime ağırlık verilirse, kadın emeğinin ve gücünün üstünlüğü kanıtlanırsa her türlü zorluk aşılabilir. O zaman toplumun kadınlara saçı uzun aklı kısa, sen kadınsın sus, kadın milletinin sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, eksik etek, kadındır o ne anlar. v.s gibi haksız ve anlamsız, yanlış görüşler yok edilebilir yada azaltılabilir.
Ülkemizin her alanda hizmete ihtiyacı vardır. Kadınlarımız artık eğitimli ve güçlüdür. Desteklenip teşvik edildiği sürece her türlü hizmetin üstesinden gelecek kadar zekidir. O halde kadın, erkek, çoluk çocuk demeden, ayırım yapmadan Vatanımız, Toprağımız için, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için birlik beraberlik içerisinde tek yumruk olmalıyız diye düşünüyorum.
Atamızın izinde, onun ilkelerini savunan, yaşatan ve koruyan, Ülkesine, Bayrağına, Toprağına sadık bir toplum olup, sevgi ve saygının ilke edinildiği, kadın erkek ayırımının yapılmadığı,hoşgörü,,sevgi ve barış dolu bir ülkede sonsuza kadar eğitimin önemini benimseyen, çalışkan ve üreten ,başarı dolu,sağlıklı bir yaşamı soluyan mutlu, yüzü gülen, el ele, birlik ve beraberlik içerisinde toplum olmamız dileğimle…
Kadınlarımız her zaman mutlu olmaya,değer verilmeye layıktır.Yüzleri soldurulmayıp bir gül gibi sonsuza kadar demet demet çiçek açtırılmalıdır. İşte o zaman o anaların yavruları da daha mutlu ve başarılı olur,ülkemizi daha üretken ve çalışkan genç kuşaklarımıza gönül rahatlığı ile emanet ederiz diye düşünüyorum..
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk her zaman Türk Kadınını üstün görmüştür ve “ Şuna kani olmak lazımdır ki dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” demiştir.
Saygılarımla
SABİHA SERİN