- 508 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 3
Güncel dost toplantılı davetlerinin içinde entrikacı olup, methiye düzüşlerle; sömürüye açık yığınların itaati oluşla pekiştirilmeleri vardı. Ve bu sömürüye açık yığınlarımızı kontrol edici; yani ateşi maşa ile tutucu bir başka güç daha vardı. Bu güç, sömürüye açık geniş güç içi, gömlek farkından oluşmuşların bir tabak çorbacısı ve bir tabak fasulyecisiydiler. Çorbayla onurları, insanlık bilinçleri ve toplum bilinci yer değişmişti. İşte güncel kimi davetli toplantılar; bu muhtaçlıkları elde tutmanın hileleriyle, vardılar.
Çorbaya muhtaç kılınan el altı sosyal yapılar; bu mahcubiyet ve bağıllık altında akıllara pranga vurup; “siz ne iyisiniz ya, Allah sizden razı olsun” deyişin dilenci duasını yaparlar. Ve kendi veli nimetlerine (!) sığınmanın tazelendiği bu kabil gösterişli hercümerce içinde aldanış, aldatışlar vardı. İşte Antik Yunan dönemi dost toplantıları; şimdiki göstermelik tarikaların (yolların) kollandığı, istismarcı benzeri yerler gibi değildi. Birazdan istismarı aldanışları önlemenin akıl açarlarını ortaya konuşlu, toplantıda olacağız.
Antik dönem kimi dost çevreli ve aristokrat çevreli yemek davetli toplantılar; günümüzdeki davetlerle çağımızdaki kişi şirket hesaplı davet anlayışlarına pek uymuyordu. çağdaş toplumsal çözüm üretmenin akıl koyuşuna hiç benzemezdir.
Güncelin davetleri herkesin kendi çıkarını rakibine yaldızlı sözler altında, şifre yaptığı hinliklerle güya masumiyettir! Akademia dışı dost davetlerinin, düşünce davranış etütlerine sanki benzerlermiş gibi… Benzerlik sadece yemekli ve sohbetli oluşundandır. Başkaca Hiçbir kesişen benzerlikleri yoktur. Hoş, günceldeki davet biçimin birbirini ayartmaları dışında, pek sohbetinin olduğu da, hiç söylenemez ya...
İşte böylesine bir akılcı heyecanla, eğrilikle doğruluğun; erdemsizlikle erdemin, kıyaslandığı anlardan biridir, bu yemekli davet toplantımız.
Şu da unutulmasın ki, Aristo, Sokrates ve Eflatun(Platon) dönemi, bir köle düzeni ve köleci devletler dönemidir. Köle emeğinin, tükettiğinden fazlasını, artık değer olarak üretir olması, Atina Nüfusunun ¾ ünün köle nüfus olmasıyladır ki bu düşünürler, bozulan bu köleci düzeni düzeltmeye uğraşmakla meşguldürler. Bozuk köleci düzeni düzeltmek isteyen ahlakçılarıyla Sami, İbrani grupların monoteist anlayışları gibi uğraşçıdırlar. Ne var ki birinin kaynağı ilahilik iken, diğeri insan aklının müsademesidir.
Kocamış Kephalosun Daveti Sokrat’ın, o insanı kendinden geçiren efsuni anlatışı ile sürüp gidiyordu: “Toplumumuzu toplum yapan erdemlerimizdir” diyordu. Ve devamla ; “toplumumuz olmasaydı ne yapardık” diyordu. Sokrat, kendisini dinleyenlerin içtenliğinden öylesine emin oluşçu söylemleriyle, önce sözü yanlışlıklara getiriyor. Sonra da ikinci konu olaraktan paranın ne işe yaradığını, ballandıra ballandıra anlatmaktadır. Ve konu tamda doğruluğun ne olduğunu anlatmaya gelmişti ki, Koca Sokrat az bir soluklanır oldu.
Şöyle bir etrafına bakındı, memnundu pür dikkat herkes kendisine kulak kesilmişti. Kimler yoktu ki davetliler arasında. Kadıköylü Thrasymachus ve öğrencileri Kharmantides, Kleitophon ve diğerleri...
Sokrat konuşurken yerinde duramayıp, birkaç kez söze karışmak isteyen Kadıköylü sofist öğretmen Thrasymachus ’u dinleyiciler; Sokrat’ı sonuna kadar dinlemek arzusunda olduklarından ötürü durmadan engelliyorlardı.
Thrasymachus ’a göre: “Erdem güçlünün işine gelendir. Ve bu yüzden toplumu, güçlülerin yönetmesi doğa kurallarına uygundur” diyordu. Hak dediğimiz olgunun: “Zor kullanmaktan doğduğunu” özenle söyleyişlerle analizini sürdürüyordu: “Haklı ile haksızı, yasalar ayırır” deyip: “yasaları da egemeni olan güçlüler yapar. Neyin yasak, neyin yapılır olduğunu yine güçlüler bize söylerlerdi”, diyor.
Güçlülerin ÖLÇÜSÜ “yine güçlülerin YARARINADIR” diyordu. “Güçlüler bu kendi çıkarlarını, uygarlığa erişememiş toplumlarda yumruk gücü ile sağlarlardı. Uygarlığa erişmiş toplumlarda ise kanun gücü ile sağlarlar” diyordu. Bu söylemlerle ortam, bir anda buz kesmişti.
Onca töre, bilimsel açılıma karşın, bu söyleyişte neyin nesi idi? Bu sözler, duyulmak istenildiği gibi bir söz değildi de. Üstelik davetlilerin törelerini, akıllarını alt üst eden bir düşünceyi ortaya koyuştu bu.
Ve diyordu Thrasymachus ; “Her düzen güçlünün işine geldiği gibi kurulur. Tek gerçek güçlü olmaktır. Şu da var ki töre çenebazlarının olduğu her yerde, haksızlıkları, ya büyük ölçüde başarmak lazımdır, ya da gizlice yapmak lazımdır.”
“Ayıplanan haksızlıklar, küçük veya hemen sırıtır veren haksızlıklardır. Toplumlar haksızlık edeni sever ve başlarına getirirler. Halk büyük ölçüde başarılan haksızlıkları alkışlar. Haksızlık etmek başarı sağlar, kazanç sağlar. Bunun içinde haksızlık etmek iyidir” diyordu Thrasymachus.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.