BİR GAVURDAĞLI'NIN AMERİKAN MACERALARI -24
Yaklaşık yedi kişi kadardılar.Metruk bir binanın en alt bodrum katında olduklarını düşünüyordum.Dışarıdan arada bir uçak,helikopter ve kurşun sesleri olmazsa pek bir şey duyulmuyordu.Burası iyi korunaklı sığınak gibi bir yerdi.Bu sayı bazen on beşe kadar çıkıyordu.İsyancıların lideri olan kişinin isminin Mahmut olduğunu öğrenmiştim.Mahmut bazen gelen grupların tim liderleriyle yan odaya geçer saatlerce strateji belirler ve yapacakları eylemleri planlarlardı..Bozuk bir tv.den haberleri takip ederlerdi.Eski bir VHS videoda amerikan ve müttefik askerlerine karşı düzenledikleri başarılı olmuş eylemleri bana da izletirlerdi.Özellikle bir keskin nişancının bizim askerleri bir keklik gibi avladığı görüntüler hala aklımdan hiç çıkmaz.Ellerinde esir olarak bir tek ben vardım.Beni de ölü bildikleri için sanırım askerlerimiz beni kurtarmak için hiçbir zaman bir operasyon düzenlemeyeceklerdi.Bu durumu düşündükçe kahroluyordum.Hiç bir zaman Denton a geri dönemeyeceğimi,aileme kavuşamadan öleceğimi düşünüyordum.
..İsyancıların lideri Mahmut istediğim gibi çıkmamıştı.Daha ilk günden beri insanca davranıyorlardı.Kendileri ne yiyorlarsa bana ondan ikram ediyorlardı.Ebu Gureyb teki bizim askerlerin onlara yaptığı işkenceleri hatırladıkça Amerikalı olmaktan utanıyordum.Mahmut için isyancıların lideri diyordum ama,neye göre isyancıydı bunlar.Büyük medyanın piyasaya bilinçli bir şekilde sürdüğü isimdi bu.Ülkesini işgalcilere karşı koruyan insanlar neden isyancı olsunlar dı ki?Mahmut ve arkadaşları bu topraklarda doğup büyümüşlerse,bir şekilde ülkesini işgal eden güçlere karşı topraklarını savunması suçmuy du?İsyancılıkla hiç alakası yoktu bu durumun.Aksine bir vatanseverlikti bu insanların yaptığı.
...İleride bir İslam ülkesinin Amerikayı işgal ettiğini düşündüm.Esip gürleyen bu insanlar karşısında bende herhalde ülkemi bir şekilde savunurdum bu Müslümanlara karşı.Kimse de bana isyancı diyemezdi.Ben ülkemin ordusuna başkaldırmadığım halde,düşman ordusuna baş kaldırdığım halde kimin isyancısı olacaktım acaba?Demek ki Mahmutun dediği gibi işin içinde karalamalar,entrikalar yalan dolanlar vardı.Irakı ilk işgal rttiğimiz günlerde Saddam denize petrol akıttığında petrole bulanmış uçamayan martı resimlerini dünya medyalarına servi edip Saddamın ne kadar acımasız biri olduğunu duygu sömürüsü eşliğinde dünya kamuoyuna anlatmaya çalışmıştık.Oysa gece gündüz tepelerine bombalar yağdırdığımız,onlarca suçsuz bebe,çocuk,kadın ve ihtiyarların ölü bedenlerini hiç servis etmedik.Sadece zaferlerimiz anlattık.Sadece uçaklardan hedefleri nasıl vurduğumuzu göğsümüzü gererek anlattık.Biz hem güçlüydük,hem iyiydik.Kötü Iraklılardı ve biz onlara iyilik için gelmiştik.O yüzden bir milyon Iraklıyı öldürerek onlara çok büyük iyilik ettik!
…Anlattıkça o günler aklıma geliyor.Kızıyorum.Doğru her yerde doğru olmalıdır,adalet her yerde adalet olmalıdır.Kişiye göre,ülkeye göre adalet anlayışı,adaletsizliğin ta kendisidir.
-Doğru söylüyorsun Samuel evladım,dedi, Richard amca.Sarah teyze, ben,Monika pür dikkat Samuel in Irak harbindeki anılarını dinliyorduk.Çok ilginç tesbitlerde bulunuyordu Samuel.Dediklerine aynen katılıyordum.Meraklanmıştım o anlattıkça.
-eee daha sonra neler oldu Samuel dedim.
-Mahmut benimle ilgilenmesi için Abdülaziz adında birini özel olarak görevlendirdi.Görevi bana islamı anlatmaktı.Ben de yavaş yavaş ortama alışmaya başlamıştım.Hatta onların iyi niyetini anlayınca,yemek yapma konusunda,temizlik konusunda onlara yardım etmeye bile başlamıştım.
Aralarında dışarı gidip gelirken bir yer altı tuneli kullanıyorlar ve birbirlerini tanımak için özel şifreler kullanıyorlardı.Onlara benim atalarımın da Kenyalı bir Müslüman olduğunu söylediğimde ilgileri daha da arttı.Abdülaziz bana Kuran öğretmeye başlamıştı.Bu arada İslam akaidini anlatıyor karşılaştırmalı olarak,İslam ile hristiyanlığı anlatıyordu.Hristiyanlık hakkında anlattıkları pek te yalan sayılmazdı.Bütün ilahi dinlerde Allah bir olarak anılırken,eşi ortağı yok derken biz teslis inancı gereği Allaha baba,İsa ya oğul diyorduk.Abdülaziz, gizli bir yahudi olan Saint Pavlus’un hristiyanlığın akidesini nasıl bozduğunu bana çok güzel anlatmıştı.Hristiyanlık önce saf halinde iken bu adam gelmiş aziz olmuş,hristiyan dünyasının güvenini kazanınca da zehrini kusarak gerçek niyetini sergilemişti.Hristiyanlığa baba,oğul,ruhul Kudüs üçlemini sokmuştu.Hala biz hristiyanlar buna inanırız.Çok yazık..Müslümanlar Hz.İsa dahil tüm peygamberleri hak kabul ederken biz tıpkı Yahudiler gibi Hz.Muhammedin (sav).peygamberliğini asla kabul etmiyorduk.Aynı Allaha inanıyorduk ama aynı Allahın peygamberlerine inanmıyorduk.Burda bir yanlışlık içersindeydik.Daha bunları aşamadan diğer konulara girmeye gerek bile kalmıyor aslında.Sanırım bu inanç konusunda doğrusunu Müslümanlar yapıyor Talip bey.
-Evet söylediklerin doğrudur.Ama gel gör ki asırlardır süregelen bir gelenekçi anlayışı artık yıkmak çok zor.Umarım insanlar bir gün gerçekleri görür ve İslama dönerler.Bu arada siz Müslümanlığı seçtiğiniz mi Samuel?
-Güzel bir soru aslında..
(devamı gelecek...)
Talip KAZGI
7 Ocak 2012 P.tesi