- 857 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sen Sana Verdiklerimizle Yetin
Ey gece; haberim var yaptıklarından, senin o garibe ettiğin zulmünden. Gözleri dünyayı farklı görürdü; mevsimlerin değişimine takılırdı, geçiş anındaki derin ve çok sessiz incelikleri izlerdi. Düşmanlıklar giymezdi bedeni, kine yeri yoktu. İzlerdi oradan geçenleri, küçük bir tebessüm ederdi, tebessümü koşuşan o çocuklaraydı, çocuklar gibi koşmak, dünyayı farklı anlayabilmek, anlatabilmek içindi.
Derin oflar çekerdi; farklılaşan, soluklaşan, kirlere bürünen zaman için. "Off… offf…" derin oflar çekerdi... Arkasına baktığında çekmekte olduğu o of yangınlarını söndüren denizi görürdü, denizden kopma gözlerine dokunur, bir yudum gözyaşı akıtırdı çehresinin kırışmış yanlarına!..
Ey gece; o da bilir seni, içindeki kendin olmayan düşünceleri, vefasızlığını, duraksızca akan kinini. O bilirdi senden gelen her nefreti...
Ey gece; senin karanlığından uzayan bir el aldı onu, kırık, dökük zamanından zehirlerin resmini giydirdiler. Lakin ses etmedi, durup geçmişin aydınlıklarında kalan o mevsimlerin geçişine dalardı... Dalgınlığına vurup kinin açılmış kapılarını bir an olsun unuturdu... Sırtını dağlara verirdi, dağlardan esip gelen rüzgarın sesiyle mırıldanırdı ölümün kızgın şarkılarını... Ölümün sorgusuz, sualsiz hesaplarına karışır giderdi!.
Ey gece; o henüz var olmayan bir aydınlık parçasıydı, o devrimin, o haykırışın başlıca sebebiydi... O sevgilerin, aşkların gerçekleşmemiş haliydi...
Durup bir lahza arkasına bakardı, geride kalan zamanında incittiklerini, kırdıklarının olabileceğini düşünürdü. "Bir helallik sayın geçen zamanın içindeki olmuş kırgınlıkları, bir lahza sırt dönüp, sizden af buyuruyorum" der gibi ona kavuşan, ona yapışan karanlığa uzanırdı...
Karanlıklar boynuna dolanırdı, gözleri göğün maviliklerinden kaçmış kömür karasına takılırdı. Göklerden damla damla gözyaşları akardı yüzünün çatlamış toprağına!..
Nefessiz kalırdı ay. Dünya kara bir çarşafın içine gömülürdü. Karanlıklar olabildiğince hainleşir ve onu derin acıların içine sürüklerdi. Düşerdi yağmurlara karışmış toprağın cennet kokuları arasına... Yokluğa karışırdı... Giderdi...
Selamsız bir gece aldı onu; karanlığın hain kollarına... Ey gece, sen sana verdiklerimizle yetin, bil ki sen hep kapkara ve olmayanlarla kalacaksın...
Ondan kalan kanatlanmış düşlerdir, hayallerin rengârengi ve gözleri parlatan o mutluluk ahengi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.