- 722 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Kalıbında Yolculuk
Şehirler arası yolculuklarda ihtiyacın olmadan, zorla verilen molaları’m var. Hiç yorgun olmadığım halde adına mola verildiği için bir şeylere ara vermek. Ne kadar saçma. Başkalarının yorgunlukları sizi dinlendirmek zorunda.
Düşünmemeye ara vermişken, ilk molada düşünmek gerekiyor.
En kötü huyumu nasıl yenebilirim diye düşünmeye başladım. 1 lira için arabası yıkanan adamların arasında yaptığım en güzel ve en şerefli iş düşünmek olmalı.
İnsanlar konuşurken yada kendim konuşurken istem dışı duyduğum sözler gözlerimin önünde görsel bir yer ediniyor. Çok uzun zamandır rahatsız etmiyordu ama son zamanlarda fazla kitap okumaktan olmalı ki gözlerimin önüne görsel olarak kelimeler geliyor.
Bazen yanlış telaffuz edilen kelimelerde, altı çizili bir şekilde göz perdeme düşüyor.
Buraya kadar anormal durumu bir şekilde kabullendim. Yalnız düşündüğüm zamanlarda da, düşündüklerim bir şekilde yansımaya başladı. Edebiyatçı kimliğimiz olmamasına rağmen, bazen öyle okkalı laf etmek istiyorum ki, aforizma olacak diye korkuyorum.
Belli ki küçük dünyamdan bu evrene mesaj gönderirken, bir kısa mesaj bedeli olmadan hayatıma yansıyan ağır faturalar ödüyorum.Bazen mahkeme, bazen karakol. Allah’a can borcumuz var çok şükür. Kimse noktadan önceki kelimelerimize aldırmasın. İhtiyacı olan alır ve yola çıkar. Gerisi otobüs geçmeyen duraklarda otobüs bekler. Hayat bu kadar basit.
Büyüdükçe küçülürmüş ya hayaller benim ki de o misal…
Molalarda verilen anonslar içinde bir hediyelik eşyaların arasında, bir şiir kitabı yansıyor gözüme. Gördüğüm andan itibaren “Muğla’dan Konya’ya, Ankara’dan İstanbul’a, bilmem nereden bilmem nereye” seslerini duymaz oldum. Şiirleri karıştırdıkça aklıma sorular geliyordu. “Akıl’dan Gönül’e seferi” başlamıştı.
Birkaçı şu şekilde yer edindi hafızamda.
Annem şair olmamı hiç istedi mi bilmiyorum… Ama babamın, annesi şair olmasını isteyen adamın kitaplarını okumamı istemiştir. Ve ben şimdi sisli bir dinlenme tesisinde, onların verdiği öğütleri hatırlıyorum… İyi ki, o kitaplarda okuduğumu ve iyi ki okuduklarımı harmanlayıp bilinçaltıma atmışım diyorum.
Ve ben okumaya devam ettikçe o kitapları, içimden akan nehirler kıvrım kıvrım aktı. Tıpkı Sakarya gibi. Aktıkça girdi insan kalıbına ruhum.
İnsan, su misali her kalıba girdiği gibi.
Doğru bildiğimizi doğru söylediğimiz, iyi ana-baba kalıpları olmak dileğiyle, bir şiir ile veda edelim.
……..
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. ( Necip Fazıl)
Görüşmek üzere.
Sencer Gültuna
2012//Ankara
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.