- 1006 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Uğurladık...
"Sanat dünyasının KAMİL insanı; Perşembe’ nin SÖNMEZ ışığı"
"Kamil Sönmez’ in geleceğini duyunca kapıya bacaya atardık kendimizi" diyordu arkadaşına orta yaşta bir kadın hemen yan tarafımda. "Konseri olsa gelecektik ya cenazesine de geleceğiz tabii" diyerek açıklama yapmak istedi nedense uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım bana. Doğru söylüyorsun dedim. "Can dosttu O" dedi yine biri diğerine. Herkes ona dair bir şeyler anlatmak ihtiyacındaydı.
Tatlı anılarıyla yad ederek uğurlamaya gelmişlerdi bugün buraya sanatçı dostlarını vefalı Perşembeliler. Mühim bir vazifeyi yerine getiriyorlardı seve seve.
Üzerinde ölümün o derin sessizliği ve dilsizliği olmasaydı sahneden şöyle bir bakar kolunu kaldırır: "Bu siste, yağmurda, soğukta sıcacık evlerinizden kalkıp taa buralara benim için mi geldiniz hemşehrilerim? Uşağım niye zahmet ettiniz? Beni mahcup ettiniz. Nasıl ödeyeceğim hakkınızı ben şimdi sizin? Uyy! Borçlandırdınız beni daa!" der sonra da içinde ölüm geçen bir temel fıkrası patlatırdı herhalde. Hep beraber gülerdik. Ondan sonra da gelsin "Oy Asiye Asiye", gitsin "Misiri kuruttun mi" türküsü. Osman Yağmurdereli’ nin de kulaklarını çınlatırdı. Ses düzeninin zayıflığına da bir kaç sitemi olurdu muhakkak.
Büyük boy bir posteri belediye binasına asılmıştı. Cami meydanı tıklım tıklımdı. Öğlen namazının peşinden cenaze namazına saf durulduğunda meydana bir sessizlik hakim oldu. Helalleşme faslından sonra naaş omuzlar üzerine alınarak ambulansa taşındı yeşil örtüler içinde. Acı siren sesi sadece Kamil Sönmez’ in değil bir gün hepimizin dünyaya veda edeceği anı ruhlarımıza nakşetme derdindeydi sanki.
Tabii ki kulaklarımızı tıkadık...
Kamil Sönmez’ i Fatihalarla uğurladık...