- 760 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHİDİN TÜRKÜSÜ
ŞEHİDİN TÜRKÜSÜ
Mert çok zengin bir ailenin tek erkek çocuğuydu.2 ablası vardı. Kolejde okuyordu. Sadece kendisine tahsis edilmiş lüks araçla okula gidip geliyordu. Derslerinde başarılıydı. Derslerinin haricinde gitar çalmaya hevesli idi. Aslını isterseniz gitar çalmada da başarılıydı. Bir arkadaşı vardı kolejde. Adı Emin’di. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Kolejde burslu okuyordu. Babası işçiydi. Bir gecekondu da oturuyorlardı. Nasıl olduysa Mert’le iyi arkadaş olmuşlardı. Emin onu kendi çevresiyle tanıştırdı. Emin’in çevresindeki çocuklar da fakir aile çocuklarıydı. Çok iyi niyetli çocuklardı. Mert Cuma namazlarına gitmeyi onlardan öğrenmişti. Nedendir bilinmez Mert Cuma namazlarına gitmeyi kendine prensib haline getirmişti. Bir gün Cuma namazından sonra namaz kıldığı camiye güneydoğudan bir şehit cenazesi getirdiler. Mert’de cenaze namazına katılmıştı.
İmam efendi Şehitliğin faziletlerini anlatıyordu. Şehitlerin sorgusuz olarak cennete gittiklerinden, Peygamberlikten sonra en üstün makamın şehitlik olduğundan ve cennete giren kimsenin bir dünyaya asla dönmek istemeyeceklerini ama şehitlerin gördükleri itibar yüzünden tekrar dünyaya dönüp şehit olmayı isteyeceklerinden bahsetti. Çok kalabalık bir cenaze namazıydı. Namaz kılındı ve sloganlar eşliğinde kabristana doğru yola çıkıldı. Yolda Kalabalık “Şehidim hakkını helal et bize” diye slogan atıyorlardı. Mert cenaze töreninden çok etkilenmişti. Bir an için Allah’tan şehit olmayı diledi.
Cenaze töreninden sonra Emin ve arkadaşlarıyla bir kafe de oturdular. “ne muhteşem bir cenaze töreniydi” diye söze girdi. Mustafa “gerçekten güzel bi cenaze töreniydi.” dedi.Mert “keşke benim cenaze namazım böyle olsa” dedi Koray “senin cenaze namazın böyle olmaz” dedi. Mert “Neden” dedi. “Çünkü sen şehit olamazsın” Mert daha da kızdı. “neden şehit olamıyormuşum” “Çünkü sen zenginsin baban bir torpil yapar seni bir asker gazinosunda yada rahat bir yerde askerlik yaptırır. Hem sen zengin bir evden Şehit çıktığını gördün mü? Şehitler hep gecekondudan çıkar.” Mert çok bozuldu. “şehit olup olamayacağımı Allah bilir ama ben güneydoğuda komando olarak yapacağım” dedi. Evde babasına “ baba ben güneydoğuda askerlik yapmak istiyorum” dedi. Babası “oğlum deli misin sen, ne güneydoğusu oralar tehlikeli sen üniversiteyi bitir bakarsın paralı askerlik falan… ayarlarız bir şeyler” dedi Mert sesini çıkarmadı. Ama plan yapmaya başladı. Liseyi bitirdi.19 yaşındaydı babasına yurtdışında okumak istediğini söyledi. Bir sene İngiltere’de dil okuluna gitti. Babasından habersiz Türkiye’ye döndü. Askerlik yoklaması için Üsküdar askerlik şubesine gitti. İşlemleri yaptırdı ve askerliğini tecil ettirmedi. Oradaki memura “Askerlik şubesi başkanıyla özel olarak görüşmek istiyorum” dedi.Memur ona beklemesini söyledi 2 saat kadar bekledi. Akşam 5 civarı askerlik şubesi başkanı Ümit Yarbay odasından çıktı.
Mert’î gördü. Memur “sizinle görüşmek istiyor komutanım” dedi. “Gel bakalım asker” dedi. Odaya girdiler. “evet söyle bakalım asker” dedi Ümit Yarbay. “Komutanım ben zengin bir ailenin çocuğuyum güneydoğuda komando olarak askerlik yapmak istiyorum” “eeee” “bu konuda yardımınızı isteyecektim” “asker burası babanın işletmesi değil asker ocağı nerede ihtiyaç varsa ve kura da neresi çıkarsa orada askerlik yaparsın” “komutanım benimle yıllar boyu dalga geçtiler zengin çocuğuyum diye lütfen bana yardımcı olun” Ümit yarbay biraz durdu. “ben yardımcı olamam ama olacak kişiler seni arayacak” dedi. “ teşekkür ederim komutanım” dedi Mert tekrar İngiltere’ye döndü. Birkaç hafta sonra cep telefonu çaldı. “Mert Koloğlu’yla mı görüşüyorum” “evet benim” “ askerlikle ilgili yardıma ihtiyacınız varmış diye duyduk” “evet” biz belli bir ücret karşılığı yardımda bulunuyoruz.” “Ne gibi bir yardım” “her türlü askerliğini rahat yerde yapman ya da hiç yapmaman “tamam da ben komando olarak güneydoğuda yapmak istiyorum” haaa o konuda yardımcı olamıyoruz” “size 10 bin dolar ödeyebilirim bu işi hallederseniz” “ilginç askerliğini güneydoğuda yapmak için torpil isteyen birine ilk defa rastladık biz sizi arayacağız ve parayı nereye getirmen gerektiğini söyleyeceğiz”
Üç hafta sonra telefon geldi “acemilik burdur dağ komando okulu usta birliğin Şemdinli 10 000 doları Kadıköy minibüs duraklarından saat 2 de alacağız.” “Tamam” Mert denilen saatte Kadıköy minibüs duraklarında bekledi. Biri yanına yaklaştı. “Mert bey bir hizmet bedeli vardı”. “Mert montunun cebinden bir zarf çıkardı. “buyurun” dedi. Adam parayı aldı. Ve uzaklaşıp gözden kayboldu. Mert askerlik evraklarını almak için askerlik şubesine gitti. Denildiği Isparta dağ komando okuluydu acemi birliği.
Mert 32 gün acemi eğitimi yaparken babası onun İngiltere’de olduğunu zannediyordu. Sonunda acemi eğitimi bitmiş ve dağıtım söylendiği gibi usta birliği Şemdinli 34. Hudut tugay komutanlığı çıkmıştı.
İlk aylar çatışmasız geçmişti. Sonra birden çatışmalar başladı. Mert 4. Timdeydi 25 gün dağda kalıyordu. Herkesin morali bozukken o gülüyordu “olum askerlik bitince havamdan geçilmeyecek” diyordu. Bir gün yine intikal vardı apar topar yola çıktılar . bir grup PKK’lıyla sıcak temas sağlandı 20 kişilik bir gruptu. Pkklılardan 2’ si öldürüldü. Grup kaçmaya başladı Mert’in timi onları takibe aldı. İran sınırına yaklaştılar. Asteğmen Muhammet telsiz üzerinden karargahla irtibat kurdu “45 50 karargah 45 40 konuşuyor” “45 40 dinlemede” “bir grup teröristle temas sağlan dı takipteyiz şu an İran sınırını geçiyorlar” “45 40 bay akkanatın görüşünü almalıyız” “45 50 bekliyoruz” Akkanat yüzbaşı Kazım’ın kod adıydı. Kazım yüzbaşı aceleyle telsizin başına geldi. “45 40 durumunuz nedir” “İran sınırının yakınında 20 Pkklıyla sıcak temas sağladık, takipteyiz, sınırı geçmek üzereyiz, emirlerinizi, bekliyoruz. Yüzbaşı Kazım eliyle telsizin ayarlarıyla oynamaya başladı “sesiniz net değil 45 40” “dedi ve sonra kısık sesle “insiyatif sende komutan” dedi. Ve bağlantıyı kopardı”
Asteğmen Muhammet askerlere fikrini sordu” bakın arkadaşlar iran sınırını geçmek üzereyiz.isterseniz geri dönebiliriz.” Hikmet çavuş “komutanım sonuna kadar sizin yanınızdayız. Sizin kararınız neyse uyarız” “Muhammet asteğmen “ bakın İran tarafına geçtikten sonra bize yardım gelmeyecek ve belki İran makamlarınca tutuklanacağız.” “ Mert “komutanım devam edelim” Peki o zaman gazamız mübarek olsun.” Dedi ve takibe devam ettiler. Yarım saat sonra İran sınırını geçtiler. Pkklı grup 15 dakikalık yürüyüş mesabesinde idi.
Mert 200 metre atışlarında başarılı olduğu için Kanasçı olmuştu. Yanında mızıka vardı. Ara sıra çalardı. Komutanı asteğmen Muhammet idi.Muhammet asteğmen İlahiyat mezunu din kültürü öğretmeni idi. İran tarafına geçtikten sonra tekrar sıcak temas sağlandı. Komutan roket atış emri verdi ve 5 pkklı daha öldürüldü. 3 pkklı yaralıydı. Yaralıları orada bıraktılar.
Gece olmuştu. Pkklılar 500 metre mesafedeydi. İki grupta birbirini görüyordu.Mert Mızıkasını çıkardı ve Şehitler ölmez marşını çalmaya başladı.Marş şöyleydi:
“Bir kucak söz senin için
bir kucak dua bana
kirpiklerin ucundan süzülen
bir tutam bakış
birkaç damla gözyaşı
karagözlü hürriyetlerde dökülmüş
bir avuç mısra sana
hasretlerde düzülmüş
şehadetin özlemi
kuşanmış şehadetin hatırası
bekler yüreğim şimdi
……………………………….
………………………………
………………………………
………………………………
kör bakışına doymayı
şehit kanına doysun istiyorum
bulvarlar soğuk betonlar
mermiler yuva yapsın şehit yüreklerde
ölü demeyin onlara sakın
rab katında diri diriler
insan için bir kez daha kanlarıyla yazdılar
bak
ÖLMEDİK ÖLMEYECEĞİZ
Takip devam ediyordu.Bir an pkklı grubu gözden kaybettiler. Muhammet asteğmen “arkadaşlar pusu olabilir. Dikkatli olun. “ dedi. Devam ettiler bir kayalığın yanından geçerekn bir anda ateş başladı. Ve ilk ateşte pkklı Kanasçı Mert’i alnından vurarak şehit etti. Çatışma 2 saat kadar sürdü. Pkklılardan da ölü vardı. Çatışma bitti.Herkes çok üzgündü.
Mert ‘i gömmeleri gerekiyordu. Uzakta bir köy gördüler. Komutan kazma kürek alması için 3 askeri köye gönderdi. Askerler köyden kazma kürek alıp geldiler. Askerlerden birisi “komutanım Mert’in cenaze namazını kılmamız gerekmiyor mu?” dedi. Muhammet asteğmen. “Usul olarak şehitlerin cenaze namazı kılınmaz ve kefenlenmezler çünkü şehitlerin duaya ihtiyacı yoktur.” Mert ‘in ayakkabılarını çıkardılar ve üzerindekileri ailesine teslim etmek üzere aldılar. Mezarı kazdılar ve Mert’i defnettiler.
Takip devam ediyordu. Bir süre takip ettiler. Pkklıların kampına geldiler. Bu sırada telsizden bir anons duydular “ İran sınır komutanlığından ben albay Farid derhal İran topraklarını terk edin” Muhammet asteğmen besmele çekip şu ayeti okudu “kütibe aleykumul kıtalü vehuve kürhüllekum ve asa tekrahü şey en vehuve hayrullekum ve asa tuhibbu şey en vehuve şerrulllekum. Vallahu yağlemune ve entum tağlemun.” Ve ardından “ innemel muminune ihvetun lekum ….” ayetini okudu.
“isteğiniz nedir” dedi İranlı ses Muhammet asteğmen “Türkiye sınırının 60km yakınında pkk kampı var o raya hava saldırısı düzenlemenizi istiyoruz. “anlaşıldı” dedi telsizdeki ses. Aradan 1 saat geçmişti ki savaş uçaklarının sesi duyuludu ve bombalar atıldı. Kamp yerle bir edildi. Kalanlarda tim tarafından ateş altına alındı ve 75 pkklı öldürüldü. Sonra üç helikopter geldi. Timi bir karargaha götürdüler. Sorguya alındılar hepside sınırı geçtiklerinin farkında olmadıklarını söylediler. Albay komutan Muhammet’in eline bir metin verdi ve kameraya okumasını söyledi. Şöyle yazıyordu.” Biz Türkiye cumhuriyeti askerleri olarak İran İslam Cumhuriyetinden sınırlarını ihlal ettiğimiz için özür diler yaptıkları yardımlardan dolayı teşekkür ederiz.” Sonra banyo yapıp tıraş oldular kıyafetleri yıkandı 1 hafta sonra da en yakın türk sınır karakoluna helikopterle teslim edildiler.
Bu sefer Türk askeri savcılar tarafından sorguya alındılar. Bu sırada. Bir albay İstanbul da Mert’in şahadet haberini vermek için Mert’in evine vardılar.Zili çaldılar. Hizmetçi kapıyı açtı. Komutan “ Aynur Taşdelen’le görüşebilir miyiz” dedi. Hizmetçi “bir dakika haber vereyim” dedi. Aynur Hanım geldi. “Buyurun” komutan bir kutu içerisinde Mert’in nufüs cüzdanını cep telefonunu mızıkasını künyesini ve birkaç özel eşyasını teslim etti ve “ başımız sağolsun oğlunuz Mert Taşdelen şehit olmuştur.”dedi. Aynur hanım” yanlışınız var benim oğlum İngiltere de öğrenci “maalesef oğlunuz şehit oldu.” Aynur hanım kutuyu açtı. Eşyaları görünce birden feryat etti. “Oğlum ne yaptın sen”
Babasıda haberi aldı. Olay tüm TV kanallarında ve gazetelerde haber oldu. Manşetler şöyleydi HOLDİNG PATRONUNUN OĞLUŞEHİT OLDU.ZENGİN EVİNDEN ŞEHİT.
2 ay süren yazışmalardan sonra Mert’in naşı İrandan teslim alındı ve Süleymaniye camisinde cenaze töreni düzenlendi. Törene cumhurbaşkanı başbakan bakanlar ve üst düzey komutanlarda katıldı.çok kalabalık bir cenaze oldu.
Birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanlığı köşkünde Mert’in babasına kahramanlık nişanı takıldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.