SEVGİLİYE MEKTUPLAR: SENİ DÜŞLERİNDEN ÖPERİM
Ben aslında bir kuştum sana aşık, sen farkına bile varmadın, gözlerinin önünde dururdum bir yaş gibi, sen göremez düşürürdün gözlerinden beni. Ben aşkımdan cezme tutulurdum, yükselirdim aşkın göğünde sana doğru ve seni içimden severdim sevgili. Seni sevdiğim temiz zamanlarda, pis sakallı nice yazar soymaya çalışırdı düşlerindeki kadınları anadan doğma ve kim bilir kaç kadının üstünde söndürülürdü gidip gidip gelen sevda bir anlık tutkularda…
Saymadım kaç kadının gözlerinde yitirdim ben seni ve hesabını tutamazdım naylon bir hayatın ortasında sıcaklığı tüm bedenimi sardığında kaç neslimi helak etmiştim seni ararken sosyete naylon kızların ruhlarının içinde… Biliyor musun? Kulaklarımda yankılanan hiçbir çığlıkta bile sen yoktun ve hiçbir yankı seninkini tutmuyordu sevgili, inanmazsan ihanetin çıplaklığında giyinen aşkın çığlıklarını saklayan duvarlara sor.
İçten içe gülüyorum acemiliği gözlerinden okunan kızıl saçlı kızlara karşı, nedensizce savruluyorlar rüzgârımın önünde ve bir saç savuruşları var ki “beni al bu gece düşlerine” dercesine, oysa bilmedikleri bir şey var benim hakkımda, ben seçimimi kendim yaparım tıpkı öykümsü kadınlarımın kendi seçimlerinin farkında olduğu gibi, düşlerimse o yeni yetmelere kalmadı sevgili. Merak etme gündelik aşkların medcezirlerinde sevdanın beyaz yüzüne karalar çalmam ben, soyacaksam anadan üryan bir halde seni soyarım gecenin sarımtırak ışığının altında sensizliğin ortasında canımı acıtan bir hüzünle birlikte yazılarda… Hadi çıkar at üstünde ne varsa geçmişe dair… Hadi sil gözlerindeki o acıları hatırlatan çizgileri, kıracaksan aynaları kendin kır gerçeği haykırsalar da sesini kısacaksan sen kıs kadınım, sen düşlerimde bile hala çok güzelsin, yılları meydan okuyansın ki yıllar kıskanıyor seni güneş gibi ve ben seni alıp karşıma en masum uykularında öylece sereserpe yatarken izlemeye bayılıyorum sevgili. Sabah olmasın istiyorum hani, hani uyanmasam, az daha izlesem seni belki bir sigara içimlik…
Kadınım, kaç zemheri geçti şiirlerimin hüzünlerinin üstüne sensizliği çağrıştıran, kaç zamanı öldürdüm ben beklerken seni gözüm yollarda ve kaç treni küfür delisi etsim seni getirmedi diye ve boğdum onları kara dumanlarında, biliyor musun sen gökyüzünden yağmur yağıyor sanıyorsun ya! Yağmıyor, ben gökyüzümü sana dönüp ağlıyorum sevgili, sen benim gibi yanma diye serinletiyorum seni… Bilirim sende yağmurun ortasındaki çamurlara bulana bulana sevişmeyi seversin benim gibi…
Özledim seni, hem de çok özledim. Çünkü artık düşlerimin loş ışıklarında raks eden deri ceketli, kızıl saçlı kadınım gelmiyor artık benimle dans etmeye…
Bir odadan geliyor ince kıyım çelimsiz çığlıklar ve haykırıyor bir kadın hıçkırıklara boğularak “Seni içimde saklasam da sevmiyorum işte!” diye diye, sonra sağanaklar misali yağıyor o da, yaşları sevmediğin adamın göğsünü ferahlatırken, ben bir köşede gecenin karanlığına çekip ruhumu, aşka nazır bir gecede seni dinlerken yıldızlardan, masallardan çıkıp gelen bir kuşun kanadına tutunup sana geliyorum. Kapat gözlerini, soluğu az sonra koynunda alacağım ve sevdaya dair dudaklarını morartana dek öpeceğim seni, vuslatsız olmayan ve kavuşamayan tüm sevdalılar adına hem de.
Düşlerime gel bu gece, usulca yol al bana doğru ve kimselere verme adını, kimseler bilmesin gözlerinde sakladığın ay güzelliğindeki bakışlarının ışığını ve iki kelimelik anlık sevdalarına sıkarken bir anlık aşklarına veda kurşunlarını, biz onlara inat sarılalım birbirimize hiç ayrılmayacakmış gibi… Firakın ellerini bağlayalım, gözlerini bağlayalım sevgili, bulamasın bizi. Ve sen düşlerinde saklayıp içinde bir yerlerde hissettikçe beni her nerde olursa olsun, vuslatımız güneş kıskandırsın, ay küstürsün, yakamozlar aşka düşsün sevgili. Ben seni okyanusun içindeki damlalar kadar severim. Yeter ki sende beni kendin için sev, yeter ki ellerindeki kuşu severek öldürenlerden olma ey peri. Seni düşlerinden öperim.
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
Düşlerime gel bu gece, usulca yol al bana doğru ve kimselere verme adını, kimseler bilmesin gözlerinde sakladığın ay güzelliğindeki bakışlarının ışığını ve iki kelimelik anlık sevdalarına sıkarken bir anlık aşklarına veda kurşunlarını, biz onlara inat sarılalım birbirimize hiç ayrılmayacakmış gibi… Firakın ellerini bağlayalım, gözlerini bağlayalım sevgili, bulamasın bizi. Ve sen düşlerinde saklayıp içinde bir yerlerde hissettikçe beni her nerde olursa olsun, vuslatımız güneş kıskandırsın, ay küstürsün, yakamozlar aşka düşsün sevgili. Ben seni okyanusun içindeki damlalar kadar severim. Yeter ki sende beni kendin için sev, yeter ki ellerindeki kuşu severek öldürenlerden olma ey peri. Seni düşlerinden öperim.
kuşunu severek öldüren idmansızdır,inanan insan kuşun denizinde boğulmaz soyunmaz çamurlara,ve kuşunu sever büyütür en derinliklerde olsa da buğdayları unutmamalı çünkü o kuşun da bir canı var bizden daha ccanlı hatta(t).sevgiyle kalın güzeldi...kutlarım...