tırtıl ve kelebek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Pembe gri boyalı apartmanlar çisil çisil yağan yağmuru umursamaz ki. Pencerelerin birinden dışarıya başını uzatmış bir ihtiyar, sararmış yaprakların yer yer yıpranmış çimlerin üzerinde küme küme çürüdüğünü görüyor. Yağmur hayat vermek için önce çürütüyor. Bahar geldiğinde bu çürümüşlüğün altından yemyeşil otlar fışkıracak.
O yüzden yağmuru bağışlarım hep. Zaman zaman sel olup canlar aldığı zaman derin bir hüsrana uğrarım elbette. Çok geçmeden karşıma bembeyaz çiçekleriyle bir erik ağacı çıkar, unutuveririm hüznümü. Hüsranlar kalıcı olsalardı yüreğimizdeki hasarı tamir etmek mümkün olmazdı. Doğa karşısında kayıtsız olanalara şaşarım. Oysaki her gizin çözümü doğadadır. Pencereden bakan ihtiyar gülümsedi. Beyaz saçlarının gümüşi parıltısı düştü gözlerine. İçinden bir ses diyor ki ona, her şey gençleşir bir gün, yenilenir. Kırışmış teninin altındaki can asla çürümüyor, sararmış yaprakların çürüyerek toprağa saldığı öz su gibi.
Tezatlar olmasaydı yaşam yine yine, yeniden yeniden canlanmazdı. Tepeden tırnağa gelinler gibi bezenmiş bir erik ağacıyla karşılaşabilmek için binlerce yaprağın, otun, böceğin çürümesi gerekiyor.
Tırtıl artık her şey bitti benim için derken şahane bir kelebek oluveriyor.
Pencereden bakan ihtiyar kelebek olup uçacağı günü beklemiyor. Çünkü o gün nasılsa gelecek bir gün. Acelesi de yok üstelik, daha çok seyredeceği gökyüzü var. Çınar dallarının hışırtısı, hınzırca yağan yağmur, kışa inat cik ciklerini hiç kesmeyen serçeler varken hayat hep güzel nasılsa. Pembe gri boyalı bir apartmana rağmen yaşamın dalları el çekmiyor ihtiyarın üzerinden. Bir gün, eğer kara düşler gerçekleşirse ne olur bilmem. Doğa yok olacakmış diyorlar. Su, hava, tüm canlılar yok olacakmış yani. Demek ki o zaman doğa, bir tırtıl gibi, imdat her şey bitti benim için, diyecek. Ve şahane bir kelebek olup uçuverecek. Aklıma Nuh’un Gemisi geldi hiç nedensiz.
Kara ütopyacıları oldum olası sevmem bu yüzden. Bence gri pembe boyalı apartmanda oturan ihtiyar da hiç sevmiyor bu kara düşünürleri. Her şey kötü olacak diye güzel günleri de mahvedenler bizden uzak dursun o zaman. Savaş çıkacakmış, gdo her yeri sarmış, zamlardan sonra donacakmışız, tarım ilaçları hepimizi zehirleyecekmiş… dahası da var elbette. Kimse ihtiyarla beni suçlamasın lütfen. Bize duyarsız insanlar gözüyle de bakmasın. Biz diyoruz ki, kimse kelebek olup uçmaktan korkmasın. O kadar işte. Gerisini düşünen bulur.
YORUMLAR
Çekirdek varsa ağaç da vardır. Yani ağaç çekirdek içinde vardır. Çekirdek dahi bilgi data olarak evrende vardır. Kelebek bilgisi tırtılda var. Ve tırtıl kelebek olarak açılıyor. Çiçek gibi. Tohumdan aaçılıyor tekrar tekrar. Evrensel boyutlarda da paralel açılıyor her şey. Bir dega yaşanmışsa o ekilir. O güzellik ya da çirkinlikler tekrar açılır. Hiç bir şey yok olmuyor. Üretildiğinde ebedi olarak evrene yayılıyor. Maddesi çürüse de bilgi olarak var. Ve mutlaka o bilgiden açılacak. Bu anlamda yaşanan her şey tekrar karşımıza çıkacak. Paralel boyutlarda zaman ve mekan sınırı aldatmasın. Bu boyutta biten başka boyutta daha başlamamış ya da çok öncelerden bitmiş olabilir. O halde elde sadece "An" var. Andan yayılan geçmişi de geleceği de oluşturuyor. Kelebek hakikati her boyutta taşınır. Tırtılda saklanır,Kelebek olduğunda miraca ulaşır. Sınr yok. Güzel yazınız bana bunları hissettirdi. Teşekkür ederim.
Sevgili Müget, bu siteye geldiğimde, ilk fovarime aldığım yazarlar dansın. Senin kaleminden öğreneceğim öyle çok şey var ki, bunu kelimelere dökemem.
Her yazın ayrı bir ders, her yazın, ayrı bir öykü...
İşte bu yazın da öyle; doğaya nasıl baktığın değil, ne gördüğün önemli.
Kimimiz, sadece çürüyen yaprakları görürken, kimimiz, o çürüyen yaprakların hayata yeniden can oluşunu görürüz.
Senin gibi, öyküdeki ihtiyar gibi...
Tebrikler...
sevgimle...