lütfiye
LÜTFİYE
Benim iki Lütfiye’m oldu. Biri küçük Lütfiye ilkokul 1. Sınıf öğrencisi, öbürü büyük Lütfiye lise 1 talebesi.
Kayseri’nin Hacılar İlçesi’nde görev yapıyordun. 1999-2000 Eğitim Öğretim Yılı, 5. Sınıf okutuyordum. Birincin sınınftaki Lütfiye’yi herkes kısa sürede tanıdı. Bu okulda yalnız kalmak istemiyor; annesinin elini bırakmıyor; yanından ayrılmıyordu. Annesi onu bırakıp gittiğin de yerlere yatıyor; tepiniyor; koşarak okuldan ayrılıyordu. Babası okula getirdi, halası okula getirdi ikna etmeye çalıştılar mümkün değil. Okulda aileden biri yanında olmadan kalması imkansız. Sonunda ilgideki Rehberlik Merkezi’ne götürmüşler, verilen cevap “ Alışana kadar yanında olacaksınız.”
Öğretmeni benim fikrimi pek sormak istemedi. Ben de müdahil olmadım. Aylar, günler geçti ve Nisan ayı geldi. Uzun teneffüs dediğimiz yirmi dakikalık teneffüste bahçeye çıktım: Lütfiye’nin annesi bahçedeydi. “ Hayrola neden burdasınız? “ dedim. “Lütfiye halen alışamadı. Ben hergün gelip ya sınıfın kapısında ya da sınıfta oturup bekliyorum. Evde küçük çocuk var kayınvalideme bırakıyorum; çok zor oluyor, sizin gibi zaman ayırıyorum.” dedi. Haline üzüldüm. Binalar ayrı olduğundan daha önce gözüme ilişmemişti.
Her ne olursa olsun Lütfiye’ye el atacaktım. Zamanı gelipte çoktan geçmişti. Lütfiye’yi yanıma çağırdım. “ Sen büyünce ne olmak istiyorsun? “ dedim. “ Eczacı olmak istiyorum.”dedi. İşimiz kolaydı. İlçede Eczacı Pervin Hanım vardı. Lütfiye’yi aldım, Pervin Hanım’ın eczanesine götürdüm. Tanıştırdım. Lütfiye’nin büyünce eczacı olmak istediğini söyledim. Pek anlam veremedi, biraz kaldık, çıktık. Annesi olmadan, nereye götürdüğümü bilmeden benimle gelmişti.Lütfiye’nin ödülllendirilmesi gerekirdi. Pervin Hanım ‘en azından bir paket kağıt mendil verir’ diye düşündüm, aklına gelmedi. Dönüşte bakkaldan ben çukulata, gofret vs. aldım. Bir gün de evlerine gittim. Sofralarına oturdum, yer sofrasında babannesi, annesi, ben, Lütfiye yemek yedik. En sevdiği oyuncağını bana hediye etti. Ben de ona okul bahçesinde boydan çekilmiş bir fotoğrafımı verdim.
Bir hafta sonra Lütfiye okulda annesi beklemeden kalmayı kabul etti. Öğrencilerime de tenefüslerde ilgilenmelerini tembihledim.
İki ay önce TRT1 de Doğan Cüceloğlu’nu dinledim. Konuşmasında altını çizdiği satırlar “Çocuklarınızla sohbed edin, onlar şu mesleği seçmek istiyorum dediğinde yapacağınız en önemli şey: O meslek grubundan biriyle tanıştırmak; konuşmasını sağlamak; iş yerine götürmek olsun. Belki o mesleği tanıyınca bana göre değil diye vazgeçecektir” di. Birkaç saat sonra aklıma Lütfiye geldi, anılarım gözümde canlandı. Ben bunları Hoca’dan duymadan yaptım dedim. Fakat o yıllarda çıkan kitaplarını okumuştum. Kafamın içinde kendiliğinden bir formül oluşmuş, uygulamıştım işe yaramıştı. Lütfiye’yle sohbet etmiştim dost olmuştuk.
Yazdıklarım size çocukca gelebilir. Önemli olan da çocuğun seviyesine inip onu anlamak değil midir?
Büyük Lütfiye öğrencimin ablasıydı, tanırdım. İlçenin Meslek Lisesi’ne gidiyordu. Birinci sınıftaydı. Bir gün kapılarının önündan geçerken dışarıda gördüm, konuştuk. Tastikname almış okuldan ayrılmış. Okuması gerektiği konusunda biraz nasihat ettim, ayrıldık.
Okullar henüz açılmamıştı biz seminerler için gidip geliyorduk. Otobüste bir hanımla yanyana oturduk. Lütfiye’nin annesiymiş. “ Lütfiye okumak istiyor ama şehirdeki liselere yazdıracak kimse yok. Babası Erciyes dağındaki su deposunda bekçilik yapıyor.” dedi. Lütfiye: “Esma öğretmenin haberi olsa o beni yazdırır” diyor.” dedi. Deneyelim diye cevapladım.
Okul çıkışı buluştuk, önce benim mezun olduğum liseye Behice Yazgan Kız Lisesi’ne götürdüm. Müdürünü gıyaben dolaylı yollardan tanıyordum. İçeri ben girdim durumu izah ettim. “ Buraya gelmek için iki otobüs parası verecek külfetli olur, Kayseri Lisesi Hacılar durağının yanında. Orayı deneyin “ dedi. Kayseri Lisesi kolay aşılacak bir kale değildi. İki cumhur başkanı çıkarmış Rahmetli Turgut Özal ve şimdiki cumhurbaşkanımız Abdullah Gül orada okumuşlar.
Lise binasına girdik, koridorlar tıklım tıklım dolu, kayıt var. Kayıt işlemleriyle ilgilenen bir mütür yardımcısının adını öğrendik. Güç bela odanın kapısını vurup içeri girebildik. Yine durumumuzu açıkladım. İçimden ‘ İmkansız tastik nameli öğrenci ‘ diyorum. Müdür yardımcısı Hacılar’lıymış. Onlar birbirlerini çok korur, kollarlar, herkes tarafından bilinir. Hemşehrilik duyguları güçlüdür. Lütfiye’ye sahip çıktı. ‘Ben sizin buluşmanıza vesile oldum, aradan çekiliyorum.’ dedim. Müdür yardımcısı bu girişimimden dolayı bana da teşekkür etti. Evime döndüm.
Lütfiye o yıl teşekkür getirmiş, babasıyla karşılaştık o söyledi.
Benim ödülüm de onlardan bana kalan hatıralar oldu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.