YAŞAMDAN KESİTLER (2) AİLEDE YAŞ (DOĞUM GÜNÜ) MUHABBETLERİ
..........Bir köy çocuğu olarak dünyaya geldim. Şirin bir orta anadolu köyünde.
..........Evimizde, tam olarak doğuya bakan ön cephede, misafir odası olarak kullanılan bakımlı salonumuz vardı. Bu bölümün duvarları halı kaplı, zemini ahşap döşemeli, hemen üç tarafı üzeri halı yolluk ve halı yastıkları ile donatılmış sekilerle çevriliydi. Kapıdan içeri girildiğinde hemen sağda bugünkü gömme dolapları andıran ve evdeki tüm yorgan ve yatakların istiflendiği ahşap yüklük vardı. Yüklüğün dış cephesi ve kapı üstleri ise ince ahşap oymalarla süslüydü.
..........Yüklüğün en çok hatırladığım ve aklım başımda kaldığı sürede de asla unutmayacağım bir başka özelliği daha var ki, rahmetli babamla şaka yollu didiştiğim, onu kızdırmaktan haz duyduğum doğum tarihi kayıtları idi.
...........Babam evdeki doğumları bu yüklüğün beyaz tahtaları üzerine kaydederdi. Ama hangi doğumlar.
...........Çocuklar mı..?
...........Tabii ki hayır.
...........Evde beslenen ve sayısı 30-40 civarında olan hayvanlarımızdan bazıları ev halkı için özel önem taşırlardı. Onlara, tipine, durumuna yakışır hoş ve kalıcı isimler verilirdi.
...........İlk aklım erdiğinde, yılların emektarı Hatem adında bir kısrağımız vardı. Rahvan yürüyüşlü ve sahibine zararsız binek atımızın adı Necip, gösterişli iyi huylu ineğimizin adı Belkıs, kapıyı bekleyen emektar köpeğimizin adı Gümüş.
...........Babam zamanında bu hayvanlar yavruladığında yüklüğün üzerine notlar düşmüş. :))
--------------------“Hatem.......günü kunnadı-doğurdu”
--------------------“Belkıs........günü buzağıladı”
...........gibi ve bugün adlarını hatırlayamadığım diğer emektar hayvanlarımızın yavruladığı tarihler bu yüklüğün üzerine sabit kalemlerle kaydedilirdi.
************
...........Ya çocukların doğum kayıtları..?
...........Onların doğum kayıtlarına ne yüklüğün üzerinde, ne de bir başka yerde rastlayamazsınız. Muhtemelen hemen hepsi nüfusta yılın Eylül, Ekim veya Kasım aylarında doğmuş görünür. Bunun sebebi çiftçinin cinsel aktivite bakımından belli veya hesap edilebilir bir takvim uygulaması değildir elbette.
...........Çocuk yıl içerisinde hangi ayda doğarsa doğsun, doğum tarihi ekseriya bu aylar olarak geçer nüfusta. Çünkü, çiftçi İlçeye muhtemelen yılda bir defa gider. O da kışın kullanacağı gaz, tuz ve şekeri almak için.
...........Bu malzemeler o zamanlar sadece Tekel İdaresinden temin edilirdi. Ama çiftçinin dilediği zamanda değil. Tekel yılda bir defa köylere belli aylarda randevu verir, her köy ahalisi kendisi için belirlenen ay ve günde gider ihtiyaçlarını alırdı.
...........İşte garibim çiftçiler de ilçeye gittiklerinde çocuklarını topluca kayıt yaptırırlardı nüfusa. Çocuk mesela benim gibi Ocak ayında doğmuş olsa dahi, doğum tarihi tuz, gaz ve şeker için ilçeye gidildiği tarihtir artık. Bunun bir başka önemli sebebinin de çocuğun doğduğunun nüfusa geç beyan edilmesinden kaynaklanan cezaya muhatap olunmaması düşüncesi olduğunu sanıyorum.
...........Ama şurası muhakkak ki, köyde doğan çocuklar nüfus kayıtlarının ötesinde, esasen hangi mevsimde, hangi bayram arefesi veya ertesinde, kimin nişan, düğün veya ölümü zamanında doğduklarını bilirler de doğdukları günü yani hangi ayın kaçıncı gününde doğduklarını bilemezler. Daha da önemlisi bir büyük çoğunluğu doğdukları yılı da bilemezler. Zira doğduklarında bir deftere, bir kitabın boş bir sayfasına veya misafir odasındaki yüklüğün üzerine doğar doğmaz kaydedilmemişlerdir.:)))))))
...........İşte babamla cebelleştiğimiz en keyifli sohbetlerimiz bu doğum tarihi meselesidir.
...........Aramızda zaman zaman şöyle sohbetler olurdu.
...........Ortaya yüksek sesle soruyorum
...........- “Benim doğum tarihimi tam olarak bilen var mı Allah aşkına ?”
...........Annem
...........- “Sen Zemherinin yirmibeşinde doğdun” (Ocak yirmibeşten bahsediyor.)
...........- “Peki hangi yıl ?”
...........- “Yılı tam olarak bilemem. Ancak Safiye’nin gelin geldiği yılda doğdun.”
...........- “Peki Safiye hangi yılda gelin geldi ?”
...........- “Valla onu bilemem. Safiye belki hatırlıyordur. “
...........Bu konuyu sorduğum Amcamın gelini Safiye Bacı;
...........- “Aman kurban olayım oğul, bu iş güç arasında kim hatırlar gelin geldiği yılı”
der ve ben dönerim rahmetli babama,
...........- “Görüyor musun, bir kuzu veya danaya verdiğin önemi bize vermemişsin. Ne olurdu bizi de o yüklüğe kaydetseydin de her yıl doğru tarihlerde doğum günümü kutlasaydım”,
...........- “Yahu oğlum o kadar iş güç arasında zaman mı bulabilirdik”
...........- “İyi ama kuzuya, taya ve danaya fırsatınız olmuş. Tabii onlar doğar doğmaz ekonomik değer, kimini keser yersin, kimini satar para kazanırsın. Çocuk kaç para eder değil mi.?!!?”
............deyince, sıkılır, daralır
...........-“ Git başımdan lan eşşoğlueşşek “ der ve bu çok sıkıntılı hali savuştururdu.
...........Ancak biz tüm ailece kahkahalar arasında iptal vaziyetindeyiz tabii ki.
...........İyi bir babanın noksanı, varsın çocuğunun doğum tarihini günü gününe bir kenara yazmamak olsun.
...........Ben emsalsiz bir "insan-adam" olan babamı çok severdim.
...........Çok özlüyorum varlığını, sohbetlerimizi...
YORUMLAR
Allah babanıza rahmet etsin beni çocukluğuma götürdünüz annem çalıştığı için anneannem de çok kaldım köyde.Onun kese kagıdı ile alıp tahta dolabına kilitlediği gofretler geldi aklıma ,şimdi o lezzetlerde yok.O kadar adaletli bir kadındı ki bütün köyü toplamadan gofretleri asla açmazdı çok kızardım şimdi anlıyorum canım anneannem:))Allah rahmet etsin.
AYDINK
Tüm kayıplarımıza allah rahmet eylesin..
Esen kalın