PİREYİ DEVE YAPMAK
DENETİM GÜNLÜĞÜ
II
Rehberliğe gideceğimiz okul Polatlı merkezinde bir okuldu. Ankara’ya yetmiş beş kilometre uzaktaydı. Üç gün önce okula telefon edilmiş, rehberlik amacı ile geleceğimiz zamanı söylemiştik. Teftiş gurubumuz dokuz kişiden oluşuyordu. Üç özel araçla sözleştiğimiz saat :8.30’da Ankara’dan yola çıktık. Ankara Polatlı arası bir saat içinde gidildi. Okula vardığımızda saat 10’a geliyordu.
Müdür odasına girdik. Okul Müdürü ile tanıştık. Müdür Yardımcıları da gelerek, hoş geldin dediler. Sıcak bir ortam sağladık. Güler yüzlü olmak, güler yüzlü insanların oluşmasını sağlıyordu. Rahat konuşma ve kendini ifade etme gücünü veriyordu. Müdürün ikram ettiği çayı içtik. Gurup Başkanının öğretmen dağılımını yaptı. Her Eğitim Denetmeni branşına, yeterliliğine göre kendine rehberlik için verilen öğretmenle ön görüşme yapmak için Teneffüs saatini bekledi. Teneffüste yöneticilerin hazırladığı haftalık ders dağıtım çizelgesi el programlarına göre öğretmenler; öğretmen odasında ya da Eğitim Denetmenlerine Rehberlik süresince kullanacakları odaya çağrılarak ön görüşmeler yapıldı. Ders programına, zamana göre girilecek dersler belirlendi.
Ben Türkçe derslerine giriyorum. Okulda dört Türkçe öğretmenimiz var. Teneffüste çalışma odamıza dört öğretmenimizle görüşmüş, birlikte olacağımız saatleri birlikte planlamıştık. İlk olarak Hakan Beyin dersine girecektim. Hakan Bey aynı zamanda Türkçe Zümre öğretmenleri başkanıydı.
Teneffüs bitip, öğretmen zili çalınca, beni de çağırdı. Birlikte 5/B sınıfa gittik. Öğrencilerle selamlaştık. Ben arka öğrenci oturaklarından boş olan oturağa oturdum. Öğretmen Hakan Bey, mevcut yoklaması yaptıktan sonra, öğlencilere hitaben,
-Arkadaşlar, dün nerde kalmıştık?
Diye sordu. Bunu öğretmenler çoğunlukla yapıyordu. Bu durum öğretmenin doğru planlama içinde olmadığını, not almaya ve yazıya itibar etmediğini gösteriyordu Türkçe dersi hitabın da doğru yapılmasını gerektiriyordu.
Öğrencilerin bazıları, kelimelerdeydik, yok okuduk anlatacaktık gibi birbiriyle çelişen ve farklı yanıtlar verdiler. Öğretmen Hakan Bey, metin sorularının yanıtlanmasında karar kıldı. Soruyu okuttu. Tahtaya öğrenciler metin adını yazmıştı. Oradan öğrendim. Metinin adı: “Pireyi deve yapmak”
Hakan Bey,
-Evet, Pireyi deve yapmak nedir?
Öğrencilerden cevap gelmedi. Öğretmen soruyu yineledi. Ses tonu kızgındı. Öğrencilerin bu kadar basit bir soruyu nasıl bilemediklerine kızıyordu.
Hakan Bey,
-Hani dün okumuştuk ya metni. O metne göre cevap verin. Pireyi deve yapmak ne olabilir?
Öğrencinin biri çekinerek parmak kaldırdı. Öğretmen,
-Evet, söyle bakalım pireyi deve yapmak nedir?
Öğrenci,
-Şey öğretmenim. Deveyi biliyorum. Filmlerde, televizyonda gördüm. Fakat pire nedir?
Öğrenciler pirenin ne olduğunu bilmiyordu. Halbuki öğrenci çalışma kitabında pirenin resmi vardı. Sınıfta projeksiyon makinası, bilgisayar mevcuttu ve internet bağlantısı vardı. Hakan Bey kendisi açıklamalar yaparak, olayı geçiştirdi.Öğrencilere dersin sonuna doğru tekrar sordu.
-Anladınız mı?
Öğrenciler, öğretmenin hatırı kırılmasın diye, onu mutlu etmek için, Eğitim Denetmeni belki de öğretmene kızmasın, kötü demesin, eleştiri yapmasın diye, korumak amacıyla,
-Evet .
Dediler öğrenciler koro halinde. Bu durum da çok iç açıcı değildi. Öğrencilerimiz her zaman mazlumun yanında yer alarak aslında kendileri mazlum olmaya alışıyorlardı.
Diğer öğretmenlerin de derslerini dinleyip izledikten sonra müdür yardımcısı odasında, dört Türkçe öğretmeni ile ders bitiminde bir değerlendirme yaptık. En önemlisi 9-11 yaş ve 11-15 yaş çocuğunun eğitsel gelişim özelliklerini öğrenmemiz gerektiğini de vurguladım.
YORUMLAR
Boşa geçen zaman dilimi. Erkin Koray dı sanırım kızını okula göndermeyen, vakit kaybı oluyor diye. belki de haklıdır hocam:) ne dersiniz.
Duyarsızlık sadece öğretmenlik mesleğinde değil ki idealist bulmak zor.
Bunca yalpalama, sorumsuzluğun getirisi.
acun06
Öğretmenlerimiz münevver insanlardır. Öğretmen yetiştirme stratejimiz kusurlu, arızalı.Evet okullarımızda bir çok zeki insan telef oluyor. Tembellik adlı denememi okumanızı öneririm.
Selamlarımla.
Nilgün Akçay
Vebal büyük...
Okuyacağım en kısa zamanda çok teşekkür ederim.
ilgiyle okudum sayın Hocam.maalesef eksiklerimiz oldu görev sırasında.
önemli olan eksiklerimizi zaman içinde düzeltip yeterince başarılı olabilmek.
paylaşım için teşekkürler.
acun06
Ne yapalım, fakültelerde alınan eğitim teorik oluyor.İyi öğretmen yetiştiremiyoruz. Öğretmenlik ancak okulda öğreniliyor.Gençlerimiz beş yıldan sonra öğretmenlik öğreniyor.
Asla öğretmenlerimizi küçümsemem. Nasıl yardımcı olurum diye düşünürüm.
Saygıyla.
mehmetmacit
Ülkemin yazgısı bu.maalesef mesleğe aşık insanları korumasını bilmiyor.
Bana niye emekli oluyorsun diyen bile çıkmadı...çok yazık.
Saygılarımla.