BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 39. BÖLÜM
24 kasım öğretmenler gününde gençler değerli öğretmenlerini tek tek ziyaret etmek için sözleşdiler.
Edebiyat ,matematik ,kimya öğretmeni...derken en son Tarih Öğretmenleri Muhsin Bey’in evine geldiler.Hepsinin ellerinde birer demet karanfil vardı.Saygıyla ellerinden öperken o anda karşılıklı duygu dolu anlar yaşadılar.
" Hoş geldiniz yavrularım; beni ne kadar mutlu ettiğinizi şu anda anlatmam mümkün değil."
Müjdat.
" Efendim bize emeğiniz o kadar çok ki..."
Zeynep:
"Sizlerin hakkını hiç bir zaman ödeyemeyiz."
" Evet ."
" Çocuklar ,hadi buyrun içeri ."
Salonda herkesin ilgini çeken çok güzel düzenlenmiş kitaplıktı.
" Öğretmenim ne çok kitabınız var."
" Hepsi birbirinden güzel."
"Senelerin birikimi yavrularım.Hala da almaya devam ediyorum.Okumak beni dinlendiriyor."
Meral Hanım tepsiye koyduğu meyva suları ve ,kurabiyeleri ikram ederken Halide ile Zeynep ,Aysun hemen yardım etmek için ayağa kalktılar.
"Siz yorulmayın lütfen."
" Evet biz yaparız efendim."
Sağolun çocuklar,afiyet olsun,"
" Çok teşekkürler."
Sohbet öyle tatlıydı ki...
Murat:
" Ama ...konumuza kaldığımız yerden başlayalım ne dersiniz.?
Aysun:
" Bence de ."
Halide :
" Bugün Eğitim alanında yapılan yeniliklerden Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşunu anlatacağız."
Müjdat:
" Başlıyorum...
Türk inkılabının iki temel maddesi milliyetçilik ve laikliktir.
Milliyetçilik bir milletin kökü ve
zengin bir tarihe sahip olması ile büyük bir önem taşır.
Türk milleti ise dünyada en zengin tarihe sahip olan millettir.
Tarihte Türkler kadar çok sayıda devlet kurmuş bir başka millet daha yoktur.
Buna karşın Osmanlılar döneminde
Türk tarihi ne yazık ki sadece Osmanlı tarihinden ibaretmiş gibi gösterilmeye çalışılmıştı.
Zeynep:
Konuyu incelersek...
Osmanlı devletinde yazılmış olan
tarih kitapları İslam Tarihi özelliklerini taşımakta ve
İslamiyet’in kabulünden önceki Türk devletlerinden söz etmemekteydi.
Bu yönüyle teokrasi ile yönetilen (dini devlet modelinin bulunduğu)
Osmanlı’da Ümmetçi ve ümmete dayalı bir tarihsel yaklaşım benimsenmiştir.
Aysun:
Mustafa Kemal Atatürk Türk tarihinin İslamiyet’in kabulünden sonraki
dönemle asla sınırlandırılamayacağını aslında daha önceki dönemlerde
Türklerin binlerce yıllık bir geçmişi olduğunu ortaya koyarak
Türk tarihinin yanlızca dini motiflere bağlı kalmaksızın bir bütün olarak
incelenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Böylelikle Mustafa Kemal ATATÜRK bu yanlışlığı yok etmek
yani ümmete dayalı tarih anlayışını,
milli tarih anlayışına uygun hale getirmek istemiştir.
Murat::
"Bunun nedenlerini şu şekilde sırasıyla açıklayabiliriz :
• Türklerin uygarlıktan yoksun bir toplummuş gibi gösterilmesi
• Türk toprakları üzerindeki yabancıların tutarsız ve gerçek dışı iddiaları
• Türklerin sarı ırktan geldiklerinin söylenmesi."
Muhsin Öğretmen:
"Çocuklar;
işte sözü edilen bu nedenlerden dolayı 15 Nisan 1931’de
Türk Tarih Kurumu kurulmuş,
Türk Tarihinin araştırılması, aydınlatılması ve
bu olgunun genç kuşaklara aktarılması sağlanmaya çalışılmıştır.
İşte bu amaçla Atatürk çalışmalarına katılarak büyük önem verdiği
Türk Tarih Kurumunun şu konuları aydınlatmasını özellikle istemiştir:
• Türk kültürünün en eski uygarlıklardan biri olduğunun ispatlanmasını
• Türk tarihinin bir hanedan ya da din tarihiyle sınırlandırılmayıp
milli tarih anlayışıyla araştırılmasını
• Türklerin dünya medeniyetine katkılarının belirlenmesini
• Türk yurdu hakkındaki kuşkuların giderilmesi ve
yabancıların Türk yurdu üzerindeki emellerinin önlenmesini
• Türklerin sarı ırktan olduğu ve bu nedenle her türlü gelişme ve
kabiliyetten yoksun olduğu yolundaki iddiaların çürütülmesini
• Atatürk böylece tarih anlayışındaki bu değişikliklerle
ümmetçi tarih düşüncesi yerine “milli ve laik tarih anlayışını getirmiştir."
Halide:
Arkadaşlar bakın ;
Atatürk, 1 Kasım 1936’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 5. dönem 2. yasama yılının açılış konuşmasında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun geleceği ile ilgili dileklerini şu sözlerle dile getirmişti:
"Başlarında değerli Eğitim Bakanımız bulunan, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun her gün yeni gerçek ufuklar açan, ciddî ve aralıksız çalışmalarını övgü ile anmak isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş derinliklerini, dünya kültüründe başlangıcı temsil ettiklerini, kabul edilebilir bilimsel belgelerle ortaya koydukça, yalnız Türk ulusunun değil, bütün bilim dünyasının ilgisini ve uyanmasını sağlayan, kutsal bir görev yapmakta olduklarını güvenle söyleyebilirim. ( o anda büyük alkış vardı ) Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda, ortaya çıkardığı beş bin beş yüz yıllık maddî Türk tarih belgeleri, dünya kültür kahraman tarihinin yeni baştan incelenmesini ve derinleştirilmesini gerektirecektir. Birçok Avrupalı bilim adamının katılması ile toplanan son Dil Kurultayının aydınlık sonuçlarını görmekle çok mutluyum. Bu ulusal kurumların az zaman içinde ulusal akademilere dönüşmesini dilerim. Bunun için, çalışkan tarih, dil ve bilim adamlarımızın, bilim dünyasınca tanınacak orijinal eserlerini görmekle mutlu olmanızı dilerim."
" Çok anlamlı."
" Gerçekten "
Aysun:
"Şu bir gerçek ki...
Türk Tarih Kurumu Atatürk’ün eseridir. Türk ulusunun büyüklüğüne ve üstün uygarlık yeteneklerine içten inanmış olan Atatürk, onu en uygar milletlerin düzeyine çıkarmak için önce tarihini bilmesi ve bunun içinde onu ilk kaynaklardan kendisinin araştırarak öğrenmesi gerektiğine inanıyordu. Atatürk’ün yönergesiyle, 16 üye tarafından, 12 Nisan 1931’ de "Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" adı altında kurulan Kurum’un adı 3 Ekim 1935’te Türk Tarih Kurumu’na çevrilmiştir."
Müjdat:
"Türk Tarih Kurumu, ilmî araştırma ve yayınları yanı sıra, ilki 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde toplanan ve belli aralıklarla günümüze kadar XVI.’sını gerçekleştirdiği milletlerarası nitelikte “Türk Tarih Kongreleri” yapmaktadır.
Türk Dil Kurumu’nun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede Atatürk’ün öncülüğünde özleştirme akımı başlamıştır. Atatürk’ün ölümünden sonra öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmayı 1983’e dek sürdürmüştür.
Muhsin Öğretmen:
"Biliyor musunuz ?
Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile malvarlığının bir bölümünü Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na bırakmıştır. Fakat ne kadar acı ki... Ulu önderin vasiyetnamesi 1983’te bu kurumlar devletleştirilerek çiğnenmiştir."
Derin bir sessizlik olmuş,gençlerin hepsi üzgündü.
Aysun:
" Konumuza şimdilik burada son verirken hepimizin uygun olduğu gün ve saatte tekrar buluşalım diyorum."
Müjdat:
" Tabi."
Halide:
" Seve seve."
Zeynep:
"Anca beraber,kanca beraber."
Murat:
" Doğruuu."
Muhsin Öğretmen:
" Sizlere çok teşekkür ederim çocuklarım.Final de Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel anılarından biri benden.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
İngiltere kralı Edward İstanbul’a geldiği zaman, yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayı’na yanaştı. Atatürk de rıhtımda onu bekliyordu. Deniz dalgalı idi ve Kral’ın bindiği motor inip çıkıyordu. Kral rıhtıma çıkmak istediği bir sırada eli yere değdi ve tozlandı. O sırada Atatürk de Kral’ı rıhtıma almak üzere elini uzatmış bulunuyordu. Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği bir anda Atatürk:
“Vatanımın toprağı temizdir, o, elinizi kirletmez!” diyerek, Kral’ı elinden tutup rıhtıma çıkarıverdi."
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
Bu final beni bir anıma götürdü...
PTT'nin T'si ayrılmadan önceydi. Çalıştığım iş yerinde ellerimi yıkamak için lavaboya gitmiştim. Dönüşümde başmüdürümüzün geldiğini gördüm. Hani başmühendislerin, grup başmühendislerinin ellerini bağlayarak "efendim" diye hitabettikleri kişi...
Beni görünce hemen elini uzattı tokalaşmak için...
Ellerimin ıslak olduğunu söylememe rağmen "olsun" diyerek elimi sıktı...
GÜLDESTE
superbaba
Tekrar tekrar teşekkür ediyorum
Bu güzellikleri okumafırsatı verdiğin için
Yüreğinin sesi daim olsun dilerim
GÜLDESTE
GÜLDESTE
GÜLDESTE
can dostum maşallahın var
39 sayıdır zaman zaman tamamını
zamanla kısmen okuduğum seride
güzelliğin var olsun hep
sağlıcakla kalın
GÜLDESTE
Bugün bir sosyal paylaşım sitesinden okudum. Diyordu ki '' 5000 yıldır dünyaya adalet yayan, 1000 yıldır haçlı ordularına karşı İslam sancağını dalgalandıran, Peygamber efendimizin övgüsüne nail olan bir milletin adıdır TÜRK.''
Bu milletin bağrından çıkan ve tüm dünyanın takdir ettiği bir liderin ve hepimizin başöğretmeni ATATÜRK'ün anısına selam ve sevgilerimizi doyasıya yaşadık, on kasımdaki yeniden uğurlamalarda ve yirmi dört kasımdaki cehlin karanlığını bölen ışıklarımızla...
Ahde vefa dolu paylaşımlara imza atanlara selam olsun. Paylaşımını en kalbi duygularla kutluyorum can kardeşim. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle...
GÜLDESTE
hocam güzelliklerle dolu yazınızı keyfle okudum ve okumayada devam edeceğim siz devam edebildiğinizce atamızın açtığı bu aydınlık yolda daima gurur ve onurla yürüyeceğim siz hocalarımızın sayesinde her yapmış olduğu güzelliğe erişmeye nail olacağım çok sağolunuz hocam size kolaylıklar sağlıklı günler dilerim saygılarımla selamlar